G-20 ve ‘Anarşizm’

Cumhurbaşkanımızın kritik önemde temaslar gerçekleştireceği Osaka'daki G-20 Zirvesi'nde, önde gelen pek çok ülkenin gündeme getireceği konu ekonomi-politik arenada tırmanan 'anarşizm'. 1940'lı yılların sonlarından bu yana, mevcut küresel ekonomi-politik sistemi kurgulayan, adeta inşa eden ABD, bilhassa Trump Yönetimi döneminde, kuruluşuna önderlik ettiği küresel sistemi temellerinden sallayacak bir 'anarşik' yaklaşımla, ağır bir fırtınaya sebep olmuş durumda. Dünya Ticaret Örgütü'nün elini kolunu bağlayan tavrın da ötesinde, Çin ve AB ile yürüttüğü 'ticaret savaşları' hem dünya ekonomisine, hem de kendi ülkesine ciddi zarar verecek bir düzeye doğru ilerliyor.
Diğer taraftan, Kuzey ve Orta Afrika, Körfez, Orta Doğu bazlı, Doğu Akdeniz'in tam ortada yer aldığı bir 'anarşizm'i de her yönüyle yaşamaktayız. Türkiye'nin hem hukuki, hem tarihi, hem de coğrafi nedenlerle, 'tartışmasız' hak sahibi olduğu enerji kaynaklarına yönelik olarak; bölge ülkeleri arasında tırmanan 'enerji savaşları'na dayalı 'anarşizm'den, ABD, Rusya, Çin, İngiltere, herkes nasiplenmeye çalışıyor. Küresel ekonomi-politiğin 'hegemon' kurucusu olan ABD'nin, bir zamanlar kurulu sistemin en küçük noktasına dahi dokunulmasından hoşlanmayan ABD'nin, bugün aynı sistemin 'anarşist'i olması, Almanya, Fransa, Çin, Hindistan ve bir değer boyutta İngiltere'yi farklı düzey ve başlıklarda rahatsız etmekte.
Bu nedenle, başta G-20 platformu olmak üzere, ülkelerin büyük bir bölümü artan 'anarşi'den, küresel ticaretteki liberal kuralların örselenmesinden, ülkelerin uluslararası hukuka dayalı haklarının saldırı altında olmasından, adeta görmemezlikten gelinmesinden kaynaklanan endişelerini daha güçlü cümlelerle ifade etmekteler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, Türkiye de küresel ölçekte yükselen 'anarşik' ortamdan duyduğu rahatsızlığı ve Milli İradesine dayalı olarak, dünyadaki tüm yükselen güç merkezleriyle eşti platformda ilişki seti oluşturma kararlılığını dirayetle sürdürüyor. Artan 'anarşizm'in 'siyasi terör'ü 'kontrolsüz güç'e sebep olması bir yana, 'ekonomik terör'ü de tırmandırmasına yönelik endişeleri dikkatle takip edelim.