Dün açıklanan sanayi üretim verilerinden almamız gereken ilk mesaj, üretiminçarklarında toparlanmanın başladığına dair ilk sinyaller olarak özetlenebilir. Çok net, bir önceki yılın aynı göre takvim etkisinden ayrıştırılmış sanayi üretim değişim oranı, 2018'in ocak ayından itibaren haziran ayı sonuna kadar hep düşüş gösterdi. 24 Haziran seçimlerinden sonraki ilk ay, temmuz ayında yükselme gerçekleşmiş olsa da, ağustos ayı başında ABD'nin alenen Türkiye'yeekonomik savaş açmasıyla birlikte, ağustos ayından aralık ayına kadar aylık değişim oranının hep gerilediğini; eylül ayında negatif eksene geçtiğini, aralık ayında bir önceki yıla göre daralmanın yüzde 10'a ulaştığını görüyoruz. Kasım ayına göre, aralık ayındaki aylık değişim oranı ise, temmuz ayındaki yüzde 3,6'lık artış sonrasında, ardı ardına negatif performans göstererek, yüzde -1,3'le yılı kapattı.
Bu nedenle, 2019'un ocak ayına, ağustos ayından beri ilk kez, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış aylık sanayi üretimi değişim oranının yüzde 1'lik artış oranı ile başlamış olması sevindirici. Bilhassa, ara malı üretiminin, ağustos ayında bu yana aylık bazda ciddi üretim gerilemesi göstermesinden sonra, ocak ayına yüzde 2.2 gibi yüksek bir üretim artışıyla başlamış olması; üstelik 2018'in ocak ayında gerilemiş iken, bu yılın ocak ayında artmış olması anlamlı. Ayrıca, ocak ayında Türkiye'nin ihracatı, 2018'in ocak ayına göre sınırlı bir artış oranı ile rekor kırmıştı. Şubat ayında ise, ihracat hacmi tüm zamanların şubat ayı rekorunu beklenenin üzerinde bir artış oranı ile yakaladı. Bu nedenle, ara malı üretimindeki toparlamanınhız kazanması, hiç şüphesiz Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın koordinasyonunda yürütülen 'dengeleme-disiplin' dönemine yönelik toparlanmanın başladığına da önemli bir işaret niteliği taşıyacak.
Bu doğrultuda, aralık ayına göre, sermaye malı, yani yatırımlar için gerekli olan makine ve teçhizat üretiminde de yüzde 0.8'likbir aylık artış, 5 aylık negatif gerilemeden sonra sevindirici. 2019 başında Avrupa Birliği genelinde yapılan bir araştırma, 28 AB üyesi ülkenin vatandaşlarının kendi ülkelerinin ve AB'nin karşı karşıya olduğu ekonomik ve politik sorunları gerçek seviyesinin ortalama yüzde 40 daha üstünde bir negatifliklealgıladıklarına işaret etmişti. İlginçtir, 31 Mart seçimleri sonrası Türkiye Ekonomisi'nin gerek yeni bir kur şoku, gerekse de yeni bir daralmaya sürükleneceğine dair endişe veyahurafeler, gerçek verilere dayalı olasılıkların yüzde 60 üzerine çıkmış durumda. Ekonomi aktörleri, önümüzdeki eylül ayına kadar 'dengeleme- disiplin' döneminin devam edeceğinin farkında. Bununla birlikte, küresel ve yerel 'algı manipülatörleri'nce pompalananlara kulak vermeyip, nisan-mayıs döneminiiyi yönetirsek; haziran ayıyla birlikte gözlenen ekonomik canlanma tüm negatif algıyıdarmadağın edecektir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.