Türkiye’nin ‘küresel meydan okuma’ becerisi
Bu süreçte, yeni 'yükselen' çekim merkezlerinin de içinde yer aldığı G20 kulübü, ABD'nin çağrısıyla bir araya gelmiş olsa da, Doğu-Güney İttifakı, BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü'yle, Batı-Kuzey İttifakı, diğer bir deyişle Atlantik İttifakı'na karşı, 'Pasifik' ve 'Güney Yarımküre'nin önlenemez yükselişini başlattı. ABD, bu süreçte, Rusya ve Çin'in küresel 'güç merkezi' olarak öne çıkmalarından ciddi rahatsızlık duyması bir yana, 1990'lı yıllardan bu yana, Avrupa Birliği merkezli olarak, Almanya ve Fransa'nın 'Tek Avrupa' projesi kapsamında, yeni bir ekonomik, parasal ve askeri güç olma heveslerinden de hoşnut olmadı. Bu nedenle, 'Tek Avrupa' idealinin İngiltere'nin Brexit kararıyla ciddi yara almasından da, son NATO zirvesinde, Almanya ve Fransa'yı, Trump'ın küstah ifadeleriyle, askeri yetersizlikleri boyutunda ağır bir dille eleştirmekten son derece memnun.
ABD'nin, bu süreçte hesabının şaştığı ve bir türlü anlamamakta ısrar ettiği konu, Türkiye'nin 'küresel meydan okuma' becerisi. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e, birçok badireyi 'zümrüdü anka' kuşu gibi, küllerinden yeniden doğarak atlatmış olan Türkiye, 1071'den beri 'sömürgecilik nedir' bilmez; tersine, 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan yeni dünya düzeninin tüm kurumsal altyapısında 'kurucu ülke' pozisyonundadır. Bu nedenle, Atlantik İttifakı'nın en önemli müttefiki ve bir parçası olmayı her zaman bilmiştir. ABD'nin stratejik hatası, tarihi boyunca hep 'dik durmuş', küresel diplomaside her zaman ağırlığını hissettirmiş olan Türkiye'yi, 'tehdit' veya 'şantaj'la sıkıştıracağını zannetmesidir.
Aksine, son 16 yılda, 3 kat milli gelirle, 860 milyar dolarlık bir katma değerin yüzde 20'sini ihraç eden, tek başına 32 milyar dolar 'insani yardım' yürüten, sert gücü Türk Silahlı Kuvvetleri'yle, yumuşak gücü TİKA, AFAD, Kızılay, Yunus Emre Enstitüsü ve Maarif Vakfı'yla destan yazan bir Türkiye'den söz ediyoruz. Küresel sistemdeki tüm mazlumlara ilham, cesaret, enerji veren bir Türkiye. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vizyon ve liderliğiyle perçinlenen 'küresel meydan okuma' becerisini, bu becerinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle ulaşacağı düzeyi, Sayın Başkanımızın ifadesiyle, Türkiye'nin küresel ölçekte yükselen güç merkezleriyle derinleştirdiği ilişkilerine duyulan kıskançlık ve öfkenin kodlarını iyi okuyalım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Küresel Güney’le işbirliğini derinleştirme dönemi (27.11.2024)
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)