Yükselen Türkiye’de proje, reform biter mi?
Bu eleştirileri gündeme getirenlerin atladığı çok kritik bir detay var; o da 1988 ile 2000 arası, 12 yıl, dünyanın doğusundaki ülkeler, Güney Kore'si, Çin'i, Tayvan'ı, Malezya'sı, Singapur'u, 'Asya Kaplanları' olarak yükselirken, bu dönemi, bilim, teknoloji ve eğitimde daha iddialı modeli, daha iddialı bir sanayileşme, milli savunma, enerji, ulaştırma, havacılık ve uzay gibi stratejik sektörlerde milli ve yerli hamlelerle geçirirken, Türkiye'nin, rahmetli Özal'ın 1988'e kadar yapabildiği hamleleri sonrası, siyasi ve ekonomik anlamda büyük bir sıkışma ve reformsuzluk dönemine girmesiydi.
Siyasi ve ekonomik istikrarsızlık ve reformlara yönelik odaklanma sorunu, terörlü yıllar, Türkiye'yi 1994 ve 2001 krizlerine sürükledi.
Türkiye, dünya ekonomisine entegre olma, erişebilirlik, yüksek teknoloji üretme kapasitesi, daha girişimci, demokrat nesiller yetiştirecek eğitim sistemi, güçlü bir sermaye piyasası, küresel ölçekte rekabetçi bir özel sektör oluşturmak adına telafisi hayli zor bir 12 yılı 1988-2000 arası heba ederken, 1994 ve 2001 krizlerinde yaşam standartlarında 150 milyar dolarlık fakirleşme yaşar; bankaların yarısı batarken; Asya ekonomileri küresel ekonomik sisteme on binlerce yeni şirket, güçlü yatırımcı ve güçlü markalar kazandırdılar.
2000'le başladığımız ekonomik ve demokratik reform sürecini, 2001 kriziyle iki seneyi kısmen kaybettikten sonra, 2003'ten itibaren, AK Parti iktidarlarıyla ancak devam ettirebildik.
15 yılı aşan bir sürede, 1. nesil reformlarla, Türkiye'yi AB projesine resmi aday ülke statüsüne, G20 ülkeleri içinde önemli bir konuma, Avrasya'da 'oyun kurucu' bir ülke konumuna taşıdık.
Şimdi sıra, Türkiye'yi önümüzdeki 25 yıl, dünyanın ilk 10 ülkesi arasına taşıyacak 2. ve 3. nesil reformlarda. Bu 25 yıl, tam kapasite dijitalleşme, küresel ölçekte bir bilim- teknoloji- inovasyon- ar- ge ekosistemi, yeni versiyon bir girişimcilik ve teşvik ekosistemi, Türk yüksek öğretimini dünyada iddialı konuma taşıyacak, ana okulundan lisansüstü eğitime, dinamik modellemeye dayalı, demokrat, esnek bir eğitim modeli ve dünyanın gıptayla takip edeceği etkin, güçlü, adil bir yargı sistemini inşa etmeyi sürdürerek geçecek.
Yani, 1. nesil reformlarla inşa edilen 'sağlam temel'in üzerine, güçlü bir mimariyle, bir sanat eseri gibi, Milli Egemenlik ve Milli İrade'ye dayalı kurumsal yapıyı inşa etmeyi sürdüreceğiz.
2003-2018 arası, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, küresel erişebilirlikte, sanayide, 'milli-yerli' savunma hamlesinde, Avrasya'nın kalkınmasında hayati rol taşıyan uluslararası müteahhitlik hizmetlerinde, ihracatımızdaki ve uluslararası insani yardımlardaki büyük başarılarımızı, Türk Hava Yolları gibi global markalarımızın sayısını 100'e taşıyacak stratejik değerdeki gelecek 25 yıl için, 24 Haziran eşiğini sağlam geçelim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Küresel Güney’le işbirliğini derinleştirme dönemi (27.11.2024)
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)