Ekonominin güvenliği ve ekonomistlerin yanılgısı
Oysa günümüzde, hammadde ve mal fiyatları o kadar küreselleşmiş durumda ki, merkez bankalarının tümünün işinin zor olduğunu ifade etmek gerekiyor. Bu nedenle, merkez bankaları fiyat istikrarından daha büyük çabayı finansal istikrar konusunda göstermekteler. Euronun 2014 yılı mart ayında 1,3914 doları görüp, tam bir yıl sonra, mart 2015'te bu defa 1,0496'yı görüp, son 1 yıl içinde 1,06 ile 1,25 dolar arasında dalgalanması buna örnektir.
Söz konusu dolar-TL kur hareketi enflasyondan kaynaklanıyor ise, dolar- TL kurunun 2013-2018 arası birikimli enflasyonla olması gereken seviye 2,89 TL'dir. Cemil Ertem'in ve M. Levent Yılmaz'ın geçen haftaki makalelerindeki kıymetli tespitleri, piyasa ekonomistlerinin basmakalıp tespit ve dayatmalarının ekonomi literatürü açısından ne kadar zayıf ve Türkiye Ekonomisi'nin güvenliği açısından ne kadar risk içerdiğini net şekilde ortaya koyuyor.
Gezi, 17-25 Aralık, 6-7 Ekim Kobani olayları, 2015'teki ağır terör eylemleri ve 15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimiyle, derecelendirme kuruluşlarının not indirimleriyle eşzamanlı olarak yürütülen Türkiye Ekonomisi'nin algısına yönelik vahşi saldırı, dolar TL kurunu 1,86'dan 4,5'lere kadar getirdi. Son 5 yılda birikimli olarak, dolar kuru artışı Türkiye'nin yıllıklandırılmış maliyet enflasyonuna, ÜFE'ye 14 puanlık negatif, artırıcı bir etki getirdi.
Ekonomik büyüme başarımız ise, tersine dolar-TL performansını olumlu yönde etkiledi. Yanılgı içindeki ekonomistler, küreselleşmiş bir dünyada görevini tamamlamış 'ortodoks' tedbirlerle Türkiye'nin büyümesine sekte vurmanın peşinde koşacaklarına, Türkiye'nin başını daha da belaya sokmayla uğraşacaklarına, 'asimetrik düzen'in Türkiye'nin ekonomik güvenliğine saldırısını daha ciddiye alsalar, bir duruş ortaya koysalar; ekonomimizde bugünkü gündemi konuşmazdık. Dönem Türkiye Ekonomisi'ni teknik olarak değerlendirme değil, ekonomi-politik duruş sergileme dönemidir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Küresel Güney’le işbirliğini derinleştirme dönemi (27.11.2024)
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)