KEREM ALKİN

Küresel faiz kıskacı ve 24 Haziran

16. yüzyıldan itibaren, merkantilizmle, 'batı' bazlı bir düzenin dünya ekonomi- politiğine hâkim olmak adına izlediği ana strateji 'maliyetlerin yönetimi'ydi.
Hammadde ve enerji maliyetlerine dayalı askeri ve teknolojik sömürgeciliği uzun süre devam ettirdiler.
Yetmedi, dünyanın az gelişmiş ve fakir ülkelerini, 2. Dünya Savaşı sonrası 'gelişmekte olan ekonomiler' olarak adlandıracakları ülkeleri, kendi kontrollerindeki bir küresel finans sistemiyle;
Uluslararası Para Fonu (IMF)- Uluslararası Derecelendirme Kuruluşları- Uluslararası Finans Kurumlarına dayalı bir 'küresel faiz kıskacı'yla kontrol altında tutmayı sürdürdüler.
Boyun eğdiremedikleri Türkler, Kurtuluş Savaşı sonrası, kapitülasyonları kaldırmış, kendi merkez bankasını kurmuş, milli sanayi hamlesini başlatmıştı. İlk hamlenin mimarı Atatürk sonrasında, ikinci hamlenin mimarı Adnan Menderes'i, acıdır ki, bir askeri darbeyle kaybettik.
Sovyetler Birliği'yle her ağır sanayi hamlesi, her Türkiye Ekonomisini bağımsızlaştıracak ekonomik model değişikliği, 1971 ve 1980'de askeri darbelerle kesildi.
Türkiye'de üçüncü hamleyi başlatan Özal suikast girişiminden mucizevi kurtuldu ve yine zamansız kaybettik.
1990'lı yılların siyasi ve ekonomik belirsizlik dönemi, Türkiye'yi, aynen Latin Amerika, Afrika ve Asya ekonomilerine yapıldığı gibi, küresel 'faiz kıskacı'na düşüren, makro ekonomik dengelerini çökerten bir sürece sürükledi. 2003'ten itibaren, 15 yıldır süregelen dördüncü hamle dönemini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği ve vizyonuyla yürütüyoruz.
Bu süreç, Türkiye'yi büyümede rekorlara, kamu mali disiplininde örnek alınacak ülkeler seviyesine getirdi ve Cumhuriyet tarihinde ilk kez, IMF'siz, faiz oranları yüzde 5'in altına düştü. Batı bazlı 'asimetrik düzen' Türkiye Ekonomisinin demokratikleşme, özgüven artışı ve bağımsızlaşma sürecinden, Avrasya'da 'oyun kurucu' bir ülke olarak öne çıkışından hiç hoşlanmadı; kendimizi 'Gezi', '17-25 Aralık', '6-7 Ekim' ve nihayet 15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimi 'seri' operasyonlarıyla karşı karşıya bulduk ve hepsini bertaraf ettik.
'Türkiye faizleri artırmalı' söylemleri üzerinden, manipülatif döviz kuru kotasyonları üzerinden sürdürülen 'küresel faiz kıskacı' operasyonuna en büyük darbeyi 24 Haziran'da vuracağız.
24 Haziran'daki yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi oylaması, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığına ve yükselen Asya ile birlikte, 'Batı-Sonrası' döneme hazırlanan yeni dünyaya 'Yeni Türkiye'nin eklemlenme ve beka mücadelesidir.
Önümüzdeki 60 gün bu temel gerçeği anlatmayı sürdüreceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.