Yükselen Asya ve Türkiye düşmanlığı
2000'li yılların başlarında, ihracatımızın yüzde 62'si, doğrudan yatırımların ve finans kanalının yüzde 90'ından fazlası Avrupa'ya bağımlıydı. 2002 sonunda, AK Parti'nin tek başına iktidarı ile geçen ve Türkiye'nin 'özgüveni'ni yeniden bulduğu 15 yıl, Avrupa'ya bağımlılığımızın azaldığı, ihracatta önemli bir pazar çeşitlendirmesi ile Avrupa dışı coğrafyanın payının yüzde 58.6'ya yükseldiği; Körfez ülkeleri, Rusya ve Çin ile finans alanında işbirliğini artırdığımız ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında dünya ekonomisinin yeni yükselen yıldızlarının Türkiye'de yatırım yapmak üzere adeta sıraya girdikleri bir dönem olarak geçti. 'Yükselen Asya'nın Türkiye ile yoğun ekonomik ve siyasi işbirliği girişimleri, Avrupa'yı ciddi anlamda telaşlandırdı. 1. ve 2. kuşak komşu ülkeler ile Çin, Güney Kore ve Japonya ile, uzay teknolojileri, haberleşme teknolojileri, raylı sistemler, enerji, nükleer enerji ve yenilenebilir enerji gibi alanlarda, petro- kimya gibi stratejik sektörlerde önemli yatırımları birlikte gerçekleştiriyoruz.
Türkiye, tek başına Afrika'nın kalkınmasında önemli roller üstlenmeye başladı. 2050'de Türkiye'nin milli gelir büyüklüğünün İsviçre'nin 15 basamak, Polonya'nın 12, Hollanda'nın 11, İspanya'nın 2 basamak üzerinde olacağı gerçeği; İtalya ve Fransa ile at başı bir milli gelir gücü veya bu ülkelerin bile üzerinde olabileceğimiz ihtimali, bu ülkeleri çıldırtıyor. Almanya'nın pek çok sektördeki avantajlarının, hızla yaşlanan nüfusuyla, Türkiye'ye geçecek olmasını hazmedemiyorlar. Bu nedenle, panikle, AB projesini birlikte tutacak bir 'düşmanlık', bir 'Türkofobizm' oluşturmuş durumdalar. Türk halkının iradesi ile Türkiye'nin yükselişini hiçbir güç durduramayacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Terörsüz Türkiye’ ve Büyük Kalkınma Hamlesi (29.11.2024)
- ‘Küresel Güney’le işbirliğini derinleştirme dönemi (27.11.2024)
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)