Büyümede ‘ılımlı’ toparlanma
Gerçekleşen veriler üzerinden tüm gelişmekte olan ekonomiler ortalaması yüzde 3.7 gözükürken, 2016 sonu itibariyle yüzde 4.1, 2017 ve 2018 için ise yüzde 4.5 ve yüzde 4.8 bekleniyor.
Ancak, Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ekonomiler ortalaması yüzde 0.9 düzeyinde. Türkiye'nin 2016'yı yüzde 2.2 ile 2.5 arasında bir büyüme ile kapattığını varsaydığımızda, Çin ve Hindistan gibi iki istisnai ülkenin hariç tutulduğu büyümenin 2.5 katı üzerinde seyrediyoruz. Türkiye Ekonomisi'nin 2017'de yüzde 2.4 ile 2.8 arası, 2018'de ise yüzde 2.8 ile 3.2 arası bir büyüme trendi yakalayacağı beklenmekte.
Küresel ticaretteki toparlanmanın devam etmesi, Türkiye'nin net ihracatının büyümeye katkı sağlaması ve bilhassa anayasa halkoylaması sonrasında özel sektör yatırımlarının toparlanması ile birlikte, Türkiye Ekonomisi'nin 2017'de yüzde 3 ve üzerinde bir büyüme yakalaması da mümkün. Rusya'nın yüzde 1.1- 1.2, Brezilya'nın 0.2-1.5, Meksika'nın 1.7-2, Suudi Arabistan'ın 0.4-2.3 ve Güney Afrika'nın yüzde 0.8-1.6 aralığında büyüme gerçekleştirebileceğinin beklendiği bir dünya ekonomisinde, Türkiye'nin 2017 ve 2018 için yüzde 3 ve üzerinde büyüme trendine geri dönmesi, Türkiye Ekonomisi'ne yönelik küresel algıyı da güçlendirecektir.
Nitekim, Türkiye Ekonomisi'nin 'büyüme hikâyesi'ni sürdürdüğü ve sürdüreceğine dair beklenti, Borsa İstanbul'da işlem gören hisse senetlerinin endeks değerini 25 ayın zirvesine taşıdı. Bu nedenle, referandum süreci tamamlandığı noktada, yeni bir büyüme modeline yönelik çalışmaları da yoğunlaştırmamız gerekiyor.
Yeni bir büyüme modelinin sacayaklarını ise, girişimciler ve KOBİ'lere yönelik yeni stratejiler, sanayi ve istihdamına yönelik yeni stratejiler, tarıma yönelik yeni stratejiler, enerji politikalarına yönelik yeni stratejiler ve makro ekonomi yönetimi ile ekonominin finansmanına yönelik yeni stratejiler oluşturmakta. Bu başlıklar çerçevesinde, büyümenin motoru olan iç pazarı güçlendirip, net ihracatın büyümeye katkısı anlamında, üretim kapasitemizi ve mal çeşitliliğimizi güçlendirerek, Avrasya Bölgesi'nde üretim üssü olarak, bölgesel etki alanımızı genişletmeliyiz.
Güçlü bir iç pazar ve güçlü bir üretim performansı ile hedefimiz dünya ekonomisindeki payımızı yüzde 3'e çıkarmak olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Terörsüz Türkiye’ ve Büyük Kalkınma Hamlesi (29.11.2024)
- ‘Küresel Güney’le işbirliğini derinleştirme dönemi (27.11.2024)
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)