Sevgiliye her gün Sevgililer Günü zaten...
Sevgililer Günü/Valentine Day'i bana, ilk ve tek eşim Holly öğretti.. Ben de o sıra Erkekçe dergisini çıkarmaya başlamıştım. 1981 Ocak ayında.. Şubat, ikinci sayımızda.. Sevgililer Günü'nü kapak konusu yaptık. Sevgililer Günü'nün hikâyesini tatlı tatlı yazdık.. Sonra özetini haber gibi yazdık ve İstanbul gazetelerindeki dostlara elden verdik..
"Bunu kullanın" diye.. Hemen hepsi kullandılar..
Bir şey daha yaptık. Yakın arkadaşım, ülkemizin ilk mankenlerinden Deniz Adanalı, Vakko'nun PR danışmanıydı. (O zaman Beyoğlu, Beyoğlu idi ve Vakko'nun muhteşem binası da tam ortasındaydı.) Doğru Deniz'e gittim. Ona dergiyi götürdüm. Sevgililer Günü'nü anlattım. Deniz cin gibi.. Harika bir "Sevgililer Günü" vitrini yaptı Vakko, kadın, erkek, en güzel hediyelik eşyalarıyla.. Ona bakan öteki ünlü Beyoğlu mağazaları da benzer vitrinler yaptılar ve daha ilk senesinde gün ülkemize yerleşti..
Tam 41 sene geçmiş aradan.. Valentine Day, bugün değil.. Yarın.. Ama yarın pazartesi, yani dükkân kapalı.. Ne mahzuru var. Sevgiliye her gün Sevgililer Günü değil mi?. Bugün de kutlarız ne olur!.
Köşemi tamamen sevgililere ayırdım bu pazar günü.. İşi de Yasemin yaptı. Bir dosya hazırlamış, bugüne dek 14 Şubatlarda çıkan yazılarımdan seçmeler yapıp..
Tüm yazılar, Yaso'nun dosyasından..
Ayrıca.. Bir notçuk.. Kendilerini solcu sananlar ve de hayatta hiç "sevgilisi olmamış kıskançlar" bugüne "Kapitalist ekonominin oyunu. Satış için uydurulmuş gün" diye yazmayı ve çamur atmayı marifet sayarlar..
Boş verin onlara..
14 Şubat'ın 3 geleneği vardır.
1. Erkenden kalkıp sevgilinin yolunu gözlemek ve o sabah onun ilk gördüğü insan olmak..
2. Kimyasal formülünde beynin salgıladığı sevgi hormonu "feniletilamin" olan çikolata armağan etmek.
3. Tek bir gül vermek..
Hepsi o.. Alacağınız her hediye, tüketimi artırır ama bu fevkalade yararlı bir şeydir. Hele satışların iyice düştüğü pandemi günlerinde..
Diyelim Vakko'dan aldığınız en pahalı armağanın parasını kaç bin insan bölüşüyor, bir düşünün?.
O bir tek gül, Antalya'daki seralardan geliyor. O seralarda kaç bin insan çalışıyor.. Ya çiçekleri taşıyan TIR'lara kaç kişi taşıyor. TIR'ları kaç kişi yüklüyor, sürüyor, boşaltıyor. Çiçek halinde kaç kişi çalışıyor?. O halden kaç çiçekçi dükkânı alıyor?. O dükkânlarda kaç kişi çalışıyor?.
Ya çikolata.. Dünyanın en ünlü çikolata markası Godiva'yı artık biz satın aldık. Belçika'dan satın aldık üstelik. Ülker aldı.. Gururumuz oldu, Godiva.. O çikolata kaç aileyi geçindiriyor peki?.
Satın aldığınız her şey, bu ülke ekonomisine katkı.. Boş verin o sevgisiz palavracıları..
Sevgililer Günü'nüz kutlu ve de mutlu olsun, dostlarım..
***
ARKADAŞ... DOST... SEVGİLİ...
İki insan arasındaki yakınlığı ifade eden üç sözcük bunlar..
Arkadaş.. Dost.. Sevgili.. Sizinkisi hangisi.. Çoğu zaman karıştırılır.. Hatta çoğu zaman bilerek karıştırılır..
"Yok canım sadece arkadaşız.." Konumuz başkalarını aldatmak için söylenen bu laf değil.. Konumuz kendi kendimizi aldatıp aldatmadığımız..
Birisini severiz.. Gerçekten severiz.. Ama nasıl severiz, niye severiz?.. Dostumuz mu, arkadaşımız mı, sevgilimiz mi?..
Çoğu zaman kendimiz bile yanıt veremeyiz bu soruya..
Oysa hiç şaşmaz bir ölçü var..
Zaman..
Ona nasıl zaman ayırıyorsunuz..
Bakın..
Yapacak bir şey bulamadınız.. Vaktiniz bomboş.. Telefon defterine bakıp birini arıyorsanız, bilin ki o arkadaştır..
Kendinizi yalnız, çaresiz hissediyorsunuz.. Sıkıntıdasınız.. Başınız dertte.. Maddi olmasa bile manevi bir desteğe ihtiyacınız var.. Her neyse.. Özeti başınızı yaslayacak bir omuz arıyorsunuz.. O zaman ararsanız.. Onun adı, dosttur..
İki eliniz kanda.. Vaktiniz hem de nasıl dolu.. İşler, toplantılar, randevular, seyahatler, okul, berber, kuaför, terziler, daha aklınıza ne gelirse.. Kendinize ayıracak zamanınız yok.. İmkânsız.. Bir saniye bile bulmanız mümkün değil..
Eğer birisi için imkânsızı aşıyorsanız, eğer birisi için olmayan zamanı yaratıyor ve ona koşuyorsanız, kıymetini bilin.. O en güzelidir, o en harikasıdır. O muhteşemdir..
O sevgilidir..
Yaşamımda pek çok ilişkim oldu.. Ama birinin yeri ayrı.. Onun benzeri bir daha gelmedi..
ODTÜ'lü..
Biz dört arkadaştık.. Sadece arkadaş.. Daha doğrusu o güne kadar ben öyle sanıyordum..
Ankara Kızılay'da köşe başında öbür üçüne rastladım.. ODTÜ'lü kıza, "Sinemaya gidelim" diyorlardı ben yanlarına geldiğimde.. Kız, "İmkânı yok.. Öğleden sonra final sınavım var" diye diretiyordu.. Şeytan mı dürttü bilmem.. Müthiş bir şımarıklık yaptım.. "Benim hatırım için gelmez misin?" dedim.. "Senin için her şeyi yaparım.. Saat 2'de sinemanın önünde bekleyin" dedi, koştu gitti..
Üçümüz 2'de sinemanın önündeydik.. ODTÜ'lü yoktu. Bizimkiler güldüler.. "Sen de ne safsın, inandın.. Kızın final sınavı var. Sınıf geçme kalma meselesi.. Nasıl gelir?.."
"Gelecek" dedim.. "Alın biletleri siz girin. Ben bekleyeceğim.."
Beni inandıran neydi onu da bilmiyordum o zaman.. Şimdi biliyorum artık..
Film başladıktan yarım saat sonra sinemanın önünde bir taksi durdu.. ODTÜ'lü indi.. "Bekleyeceğini biliyordum" diye bağırdı uzaktan.. "Bekleyeceğini biliyordum.."
Nefes nefese yanıma gelince anlattı.. "Final sınavına girmezsem bütünleme hakkım da olmayacaktı. Girdim, kâğıdı boş verdim.. Hızla taksiye koşarken ayakkabımın topuğu kırıldı, önce yurda uğrayıp ayakkabımı değiştirmem gerekti. Bu yüzden geç kaldım.. Çok geç kaldım, ama senin beklemeyip sinemaya girmiş olacağın bir an aklımdan geçmedi. Bekleyeceğini biliyordum.."
"Ben de geleceğini biliyordum" dedim..
İşte bu..
Sonra mı ne oldu?.. Ayrı hikâye.. Yıllar önce okumuş olanlar hatırlarlar, o ayrı hikâyeyi..
Bugün demek istediğim..
Sevgilinize sakın vakit yokluğundan şikâyet etmeyin.. Vakit yokluğunu sakın ola özür yapmayın. Yapıyorsanız, sevgili değilsinizdir zaten!..
Sevmek o vakti yaratmak, sevmek o vaktin yaratılacağına inanmaktır!..
Biz ODTÜ'lü ile birbirimizi sevmiştik..
***
BASCHO'DAN...
Kumun üzerinde bırakılmış bir su tanesi
Denizin unutkanlığıdır.
Uzak dağlarda kalmış bir bulut,
Rüzgârın unutkanlığıdır.
Toprağa düşmüş gümüşlü bir tüy,
Geçen kuşun unutkanlığıdır.
Hayale dalmak ve ağlamak ihtiyacı
Gençlik yıllarının unutkanlığıdır.
***
SEVGİ
Sevgililer Günü için sevgi kutumuza gelen şiirlerden biri...
Eee.. Bugün de Sevgililer Günü değil mi?
Dün de.. Yarın da...
Ebru Gürsoy bakın ne şirin yazmış.
***
Sevgiyi göstereceksin dostum
Söylemek yetmez
Sevgiyle dokunacaksın dostum
Düşünmek yetmez
Sevgi ağzında olacak dostum
Gözünde yetmez
Seveceksin, hem de öyle ki dostum
Senin bile gücün yetmez.
***
ÜÇ TANE SARI GÜL...
Süpermarkete alışveriş için girmemiştim aslında. 37 yıllık kocamı kaybedeli bir hafta olmuştu ve bu dükkânda onunla ne tatlı anılarımız vardı..
Ben alışveriş yaparken ortadan kaybolurdu. Nereye gittiğini bilirdim... Elinde üç tane sarı gülle dönerdi hep..
Rudy sarı gülleri çok sevdiğimi bilirdi.
İçim hem sevgi, hem hüzünle doluydu... Birkaç şey alıp sepete attım... Tek kişi için alışveriş, iki kişiye alırkenden daha çok düşündürüyor insanı, nedense..
Et reyonunun önünde bifteklere bakıp, Rudy'nin bunlara nasıl bayıldığını hatırlarken bir genç kadın geldi yanıma.. İnce uzun, güzel bir sarışındı... Bir kocaman pirzola paketi aldı, sepetine attı.. Sonra durdu, düşündü, pirzolaları sepetten çıkarıp tekrar rafa koydu..
Ona tebessüm ederek baktığımı fark etti aynı anda..
"Kocam pirzolayı çok sever, ama bu fiyatla da alamam ki.. Bilemiyorum.."
Dokunsalar ağlayacağım.. Mavi gözlerinin taa içine baktım.
"Kocam sekiz gün önce öldü" dedim, sesimin titremesini kontrole çalışarak.. "Alın bu pirzolaları ve birlikte olduğunuz her anın hazzını yaşayın..."
Başıyla evetledi.. Pirzolaları tekrar sepetine koydu ve yürüdü..
Ben de süt, peynir reyonuna doğru gittim. Şimdi artık hangi büyüklükte süt almalıyım, diye düşünürken, bana doğru gelen yeşil elbiseye dikkat ettim. Oydu.. Sarışın kadın.. Yüzünde o güne dek rastlamadığım kadar güzel ve anlamlı bir tebessüm vardı... Göz göze geldik..
"Bunları size aldım" dedi.. "Kasaya vardığımızda, parasının ödendiğini göreceklerdir.." Uzandı, yanaklarımdan öptü ve..
Ve sepetime, uzun saplı üç sarı gül bıraktı..
Ona ne yaptığını, bu güllerin benim için ne mana ifade ettiğini söylemek istedim, ama mümkün mü?.. Hıçkırıklara boğulur ve gözyaşlarım görmemi hızla engellerken, uzaklaştığını hayal meyal seçtim..
Sepetimdeki sarı güllere baktım.. Hem de üç taneydiler..
Nerden biliyordu?..
Birden anladım..
Bilmiyordu ki.. Dükkânda yalnız değildim..
Gözlerimde yaşlarla yukarı doğru baktım..
"Rudy.." dedim.. "Rudy, beni unutmadın, beni hâlâ bırakmadın değil mi?"
Rudy, yine benimle gelmişti alışverişe... Bu sarışın kadın onun perisiydi...
*
"Ağlamak güzeldir..
Süzülürken yaşlar gözünden,
Sakın utanma.."
Aynen öyle.. Geliyorsa içinizden aldırmayın.. Ben de öyküyü çevirirken ağladım zaten...
En iyi ağlamayı en çok sevenler bilir!..
***
TEBESSÜM
- Kimler, Sevgililer Günü hediye parasından tasarruf eder?.
- Yalnızlar..
***
SEVDİĞİM LAFLAR
"Aşkı aramayın. Bulamazsınız.. O sizi bulur!."
Suzy Kassem
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)