O penaltıyı Burak Elmas verdi!..
Bu ülkede futbolun en rezili oynanıyor. En rezili yönetiliyor ve biz spor medyası, sanki hiçbir şey yokmuş gibi, sayfalar sayfalar ayırıp bu utanmazlığı, bu rezilliği yazıyoruz. Ben dahil.. Bu sayfalar, bu yazılar, evi rezil rüsva eden çöpü, halının ucunu kaldırıp altına süpürmek ve "Her şey nasıl tertemiz, görün" demekten farksız.
Maç daha başlamadan önce biliyordum, hakemlerin, VAR dahil yorum haklarını Fenerbahçe lehine kullanacaklarını..
Düşünün bir derbi oynanıyor. VAR'da da adını hepinizin ilk defa duyduğu biri. Kimdi, içinizde bilen hatırlayan var mı?.
Zorluk derecesi beşinci sınıf maçlara, Cüneyt Çakır başta FIFA hakemleri verilirken, bu çok kritik derbinin var hakemini düdük çalarken gören, duyan var mı?.
Niye o hakem?. Çünkü Fırat Aydınus'un yorumlarına VAR'dan "Gel bak" denmesin.. Hep söylerim, doğrudan, kör parmağım gözüne hata yapmaz hakem. Yapamaz. Hakemliği biter.. İyi hakem, gri pozisyonlardaki yorumlarıyla bir, görüp de görmezden geldiği, yani çalmadığı düdükler ve çıkarmadığı kartlarla taraf tutar, iki.
Fener-Beşiktaş maçında verilen penaltı işte tam da böyle.. Yarım penaltı bile değil.. Top kola değiyor.. Havalanmış düşen top, o topa çıkanlardan birine değecek tabii.
Yani..
1- Top kola gidiyor. Kol topa değil.
2- Bu kola değiş, Beşiktaş lehine bir avantaj sağlamıyor.
3- Kolun duruşu normal.. İtiraz ediyorsa Fırat Hoca, benimle bir kafa topuna çıksın bakalım. Kollarını vücuda yapıştırarak zıplayabilir mi?. Öyle zıplama mümkün mü Fırat Hocam?. Esas duruşta zıpla da görelim..
O zaman niye çaldı Fırat Aydınus hem de anında, zart diye o penaltıyı?. Çünkü VAR'dan uyarı gelmeyeceğini biliyordu.
Çünkü, TFF ve onun MHK'sı aslında o maçı Fener'in kazanmasını istiyordu..
Neden?.
Çünkü Galatasaray Başkanı Burak Elmas, sadece TFF Ceza Yönetmeliği değil, alenen ve resmen 6222 sayılı Futbolda Şiddet Yasası'nı da ayaklar altına almış ve Federasyon'a "harp" ilan etmişti. Hayır, simgesel değil, alanda savaş. Resmen savaş..
Şimdi bu derbide Fener aleyhine bir hata yapılır ve Burak ile Ali başkanlar ayni safta savaşa başlarlarsa, ki çok samimi, sarmaş dolaş resimlerini görüyoruz, o zaman Nihat Özdemir Başkan o çok sevdiği, onsuz yapamadığı koltuğundan ayrılmak zorunda kalabilirdi.
Anladınız mı, bu hakemler niçin özel olarak seçildiler?.
Fırat Aydınus, VAR'ın kendisini asla çağırmayacağını bildiği için tüm şüpheli, gri pozisyonlarda Beşiktaş aleyhine karar verdi.
Yani, o penaltıyı, Fırat Aydınus değil, Burak Elmas çaldı..
Hani futbol takımı perişan, yönetimi daha da perişan, gündemi kendi üzerinden kaldırmak için Federasyon'u hedef seçen ve bu ülkede bir, tek bir 6222 savcısı olmadığı için aklına gelen her türlü tehdit, tahrik ve teşviki yapan, "Takımı ligden çekerim" diyecek kadar gözü dönen ve tribünlere adeta "Sahaya girin. Herkese, her şeye saldırın ki, lig iptal edilsin" emri veren, genç, acemi Burak Elmas..
Derbiyle ilgili en doğru, en güzel ve en özel lafı Hürriyet'te Güntekin Onay etti.
"İki teknik adam ve Aydınus sınıfta kaldı.."
Fırat'ı anlattık.
Fener medyası yüzünden şaşkına dönen Pereira, bir golünü hakem, ikinci golünü Beşiktaş stoperi Vida ile attı. Bütün değişiklikleri geç, adeta alay eder gibi yaptı. Bu Pereira'dan artık hayır gelmez. Ligin en iyi hocasını medya maymununa çevirdik. İftihar edelim.
Yedek hoca Önder Karaveli, maç boyu da bir puan hangi halta yarayacaksa, beraberliğe razıydı.. Kaleciden başlayarak her Beşiktaşlı zaman çalmaya oynadı. Kayseri maçında oyuna girip maçın kaderini değiştiren Güven'i 80 dakika kenarda tutması neydi peki?.
Ahmet Nur Çebi Başkan, medyadaki adamlarını kullanarak Şenol Güneş'i işbaşına getirmeye çalışıyor. Hürriyet'i, sabahı, her gün "Şenol" haberi yapıyor. Ben de geri zekâlı değilim.. Çünkü ikisi de yarın "kupür" basacak.. "İşte biz haftalardır yazıyorduk" diyecekler..
Ali Koç'un işi biraz daha zor. Çünkü ilk defa "Ali Koç istifa" sesleri duyuldu, Fenerbahçe stadında..
***
HAFTANIN FUTBOL FOTOĞRAFI
Bu resim, Kasımpaşa-Sivas maçı sırasında, ekrandan çekildi. Semtin tam da ortasında, yani tüm Kasımpaşalılar için yürüyüş mesafesindeki stat nerdeyse boştu. Ama futbol sahasını gören civar apartmanların balkon ve pencerelerinde insanlar vardı. İşte o pencerelerden birinde bu hanım teyzeyi yakaladı kamera.. Lig sonuncusu olarak 1 numaralı küme düşme adayı Kasımpaşa'sının maçına aynen böyle bakıyordu.
Yüz ifadesini daha iyi görmek için o köşeyi büyütünce, karşımıza haftanın fotoğrafı çıktı. O yüzde bu ifadeyi yaratan duygular, acaba Kasımpaşa futbolcularında, teknik heyetinde, Yönetim Kurulu ve Başkan'ında var mıydı?.
"Bir Cumhurbaşkanı çıkaran Kasımpaşa, bir futbol takımını ligde tutamıyor" diye düşünüyor olmalıydı, hanım teyze.. Bu resmin anlamını, üç adım atıp, üç kuruş bilet parası vermeyen Kasımpaşa camiası dahil, saydıklarımın hepsi düşünmeli.
***
ADALET'İN BU MU TÜRKİYE?..
Adam alkollü.. Adam direksiyonda.. Adam, elinde makineli, okula dalan manyaklar gibi, yollarda dolanıyor.. Polis de, ceza da umurunda değil.. Ne yaparlar?. Alt tarafı ehliyetini alırlar. Alkollü olarak direksiyona geçen, ehliyetsiz kullanmaktan mı korkacak?. Alkollü ve ehliyetsiz adam ezen, kaç ay yatıyor ki?.
Polis çevirmiş. Adam sarhoş. Kelepçeleyip Devlet Hastanesi Acil'e götürmüşler. Niye üfletmiyorlar da kelepçeleyip hem de acile götürüyorlar?. Yoksa narkotik de mi kullanmış, ondan mı şüphe ediyor ve kelepçe ile acile götürüyorlar?.
Ceyhan Torlak, meraksız polis-adliye muhabirimiz. İki telefonla işin içindeki işi öğrenir, ama kim uğraşacak.
Neyse.. Ayni haberi üç defa tekrarladığı için ezberledik. Acilde sarhoş adam doktora kafa atıyor. Kanlar içindeki kaşa 5 dikiş atılıyor. (Yoksa 4 mü?. Sağlık Bakanı öyle demiş, ama muhabirimiz onu bile sormamış kimseye.. Yaz gitsin sana ne?. Editör de zaten okumamış, belli.)
Neyse.. Polis işlemleri yapmış ve mahkemeye çıkarmış.. Savcıya değil, mahkemeye.. Nasıl oluyorsa..
Mahkeme de, bir doktoru, kendi hastanesinde hastanelik eden adamı serbest bırakmış.
Dava açıp da, tutuksuz yargılanmak üzere mi serbest bırakmış, yoksa "Bu suç dava bile gerektirmez" mi demek istemiş, bilemedim, haberi üç defa okuduğum halde..
Ama şimdi Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit Gül'e soruyorum. Sizinle görüşmek için bakanlığa gelsem ve beni karşılayan Özel Kalem Müdürünüze kafa atıp hastanelik etsem, ben de serbest kalır mıyım?. Kalmazsam nasıl eşitlik, kalırsam nasıl adalet olur bu?.
Adınızı anmışken..
Geçen hafta içinde Başkan Burak Elmas, pazar günü ise onun da üstünde yer alan "İmparator" Fatih Terim, yaptıkları konuşmalarla 6222 sayılı Futbolda Şiddet Yasası'nı allak bullak ettiler. İstanbul'da bir 6222 Özel Savcınız var. Yani işi sadece bu yasa ihlallerini ve uygulamalarını izlemek. Özel Savcımızdan "gık" çıkmıyor.
O zaman, bu ülkeye gereken adalet reformu içinde göstermelik gibi duran ve devleti küçük düşüren 6222'yi kaldırmayı da düşünür müsünüz?.
Not: Dün akşam saatlerinde bu adamın tutuklandığını duydum. O zaman insanın aklına şu soru geliyor: Acaba bu tepkiler olmasa yine tutuklanır mıydı? Bu sorunun sorulması bile adalet üzerinde şüphe yaratıyor.
***
YAŞA MEVLÜT!..
Sevgili Mevlüt Tezel gene benden evvel davrandı..
"Alkol zehirlenmesinden ölümler" Kovid'le yarışır hale geldi ya, "Her yıl ayni şey" diyor Mevlüt.. "Yılbaşı yaklaşırken kaçak içki imalatı artar. Çünkü içki tüketimi artar. Eee!. Fiyatlar da pahalı.. Maliyetten değil, vergiden. Bu yüzden bire bir ayni imal edilen kaçak içki çok daha ucuz.."
Peki ölümler?.
İçki, kolonyada da kullanılan etil alkolden yapılır. Bunu tedarik zor. Devletten tahsis almak gerek.
Türkiye'nin en eski ve en ünlü Eczanesi Rebul'ün ortağı Müderrisoğlu ailesinin üçüncü kuşağı, Mehmet Müderrisoğlu kardeşim Fransızlardan da güzel parfüm yapmaya karar verdi. Harika örnekler de üretti, ama çalışmalarına devam için alkol tahsisi almalıydı. Zamanın hükümeti vermedi.. Nasıl yazık olduğunu en iyi ben bilirim. Onlarca yazım çıktı o zaman bu konuda.
Türkiye'ye şan, döviz getirecek parfüm için alkol vermeyen devlet, içki için verir mi?.
O zaman birtakım cani ruhlu kaçakçılar, etil değil, doğrudan öldürücü metil alkolden içki üretmeye başladılar.. Ölümlerin sebebi işte bu..
Mevlüt şöyle bitiriyor yazısını..
"Alkollü içkilerde vergi düşürülürse, devlet daha çok kazanır. Sahte içkiden ölümler de azalır."
***
TEBESSÜM
Cemal çocuklarını toplamış, uyarıyordu..
"Evlatlar, yılbaşı yaklaştı, kaçak içki kol geziyor gene.. Sakın ola üç kuruşa tenezzül edip almayın. İçerseniz, bir.. iki.. üç adım atarsınız ve pat diye yere ölünüz düşer."
Oğul Temel fırladı..
"Peki ya adım atmazsak?."
***
SEVDİĞİM LAFLAR
Bir isim sizi gülümsetebilir, pembeleştirebilir, duygusallaştırabilir ve mutlu edebilir.
Evet, hayat bütünüyle o tek isimdir. Bir paha biçilmez insan ve sonsuz anılar..
Anonim (Vaktiniz varsa Youtube/ Nesrin Sipahi/ Kalbe dolan o ilk bakış)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)