Üç sene neyi bekleyeceğiz ve niçin?..
İkinci yarı, ilk yarı biterken attığımız golle 2-1 başlamış.. Ama nasıl korkak ve şaşkın başlamışız, inanılmaz.. Maçın adını bilmediğim spikeri bile "Bütün hatlarımızla geri çekildik" diyor.. Öyle çekilmişiz ki, adamların iki stoperi bizim yarı sahamıza paslaşarak giriyor, hatta şut mesafesine kadar geliyor, durmadan çekilen bizimkiler önünde.. Güya savunma yapıyoruz. Ama bu kadar kötü, bu kadar aciz savunma da yapılmaz ki..
Muslera'nın önünde 6 kişilik bir hat.. Onun 5 metre falan önünde 4 kişilik bir hat daha.. Sahanın geri kalan tamamı PSV'de..
Kafamda, bu sütunlarda bin defa yazdığım Mustafa Kemal'in lafı var.. "Hattı müdafaa yoktur. Sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.."
Yani müdafaa yapıyorsak, çağdaş futbol oynayan her takımın yaptığını yapacak, savunmaya rakip stoperlere pres yaparak hatta rakip 18 üzerinde başlayacağız. Topu kaptırır kaptırmaz kendi kalene 30 metre kalana dek çekilmenin adı "savunma" olmaz.. Ne olur?. Siz tahmin edin..
Spiker bile bu aptal oyuna isyan ederken, ekranda Galatasaray kulübesi belirdi.
Ortada Fatih Terim oturuyor. Bir yanında Necati.. Bir yanında Selçuk.. Fatih Terim takımlarında çok oynamış iki harika hücum oyuncusu.. Oyun kurucu ve golcü olarak..
"Niye oturuyorlar ki, Hoca'nın iki yanında" dedim.. Bu akıllara sığmaz 6-4-0 oyunu için, iki hücumcu yardımcıya ihtiyaç var mı?. Ne işe yarar bunlar, o şaşkın futbola da itiraz etmiyor "Hocam ne yapıyoruz?" demiyor, hatta kalkıp tribüne çıkmıyor ve işi orda bırakmıyorlarsa..
Söyle Necati, söyle Selçuk, ne işe yarar, niye onca maaş alırsınız siz?.
İlk yarı boyunca bir, tek bir defa arka arkaya beş pas yaparak bir hücum geliştirdik. İlk yarıda yediğimiz iki golün sorumlularından biri Ömer, harika indi, harika adrese attı. İkincisi Emre Kılınç da muhteşem bir kafa attı. Tek akın, tek gol.. Ama üzerlerine gidersek, PSV savunmasının bizi durdurmasının çok zor olduğunu en kör gözlere bile sokan golü yorumlayamıyor ve en azından devre arasında Fatih Hoca'ya anlatamıyorsanız, ne işe yararsınız siz hücum oyuncuları Selçuk ve Necati efendiler..
"En iyi müdafaa hücumdur" demeye bile korkuyorsanız, 6-4-0 gibi dünya ödleği bir taktiği hem de sahaya yayılarak, alan paylaşarak değil, iki hat halinde dizilerek oynatan Hoca'nıza "Ne yapıyoruz biz?" diyemiyorsanız, söyleyin bana, Galatasaray gibi borç batağındaki bir kulüpten maaş almayı hak ediyor musunuz ha?.
Hasan Şaş ve Ümit Davala o Hoca'nın iki yanında oturdu sizden önce, gene tonla para alarak ama iz bırakmadan gittiler.. Siz niye geldiniz peki?.
Ve de sen söyle Sevgili Fatih Hocam?. Galatasaray bu kadar anlamsız bir savunma futbolu oynayacaksa, niye yanında savunma futbolunu iyi bilen bir yardımcın yok?. Uzman savunmacı bir yardımcı yok da boş oturan iki hücumcu var?.
Ben bunları düşünürken üçüncü golü yedik.. Göz göre göre yedik..
Fatih Hocamı dinledim, maçtan sonra Acun'a güvenmediğim için kayda aldığım aSpor'da..
"İlk golü erken yememiz takımı bozdu" diyor.. Suçu da futbolculara atıyor.. Ömer tacı yanlış yere atmış, bir.. Marcao'nun geri pasında Muslera müthiş bir hata yapmış, iki..
Yanlış Hocam, yanlış.. Bu ilk golün tek ama tek sorumlusu sensin..
Ben kaç kere yazdım bu sütunlarda, okurum ezberledi..
"En korktuğum şey, Galatasaray'ın kendi sahasında taç atması.. Taç atmayı bilmiyor ve tam da takım hücuma çıkarken topu rakibe atıp kendi elimizle rakibe kontratak ve gol imkânı veriyoruz" dedim, kaç kez.. Göstereyim mi sana?.
Çözüm de önerdim.. Bugün bütün büyük Avrupa takımlarının 'taç' hocası var.. Tacı doğru kullanmayı, sadece onu öğreten hocalar. Selçuk ve Necati gibi "Salla başını al maaşını" yardımcılar değil, sadece tacı atana değil, ötekilere bir taç sırasında ne yapacaklarını öğreten uzmanlar.. Onlar sayesinde golü kendi kalene değil, rakibe atıyorsun hatta..
Galatasaray'da biri taç atarken, öbürleri aval aval bakıyor.. Efendim Fatih Hoca "Topu merkeze atmayın" demiş de Ömer gene atmış.. Peki merkeze atmasın da kime atsın?.
Al Ömer'i yanına, Florya'daki büyük ekranda o sahneyi görüntüye getir ve sen cevap ver?. "Merkeze atmasın da kime atsın?. Taç atılırken kendini boşta gösteren bir adam var mı?."
Ben Galatasaray için "bin defa", TAÇ ÖZÜRLÜ diye yazmadım mı?.
Marcao topu Muslera'ya attı. Muslera da büyük, inanılmaz bir hata yaparak topu kaptırdı ve ikinci dakikadaki golü Zahavi boş kaleye attı. Fatih Hocam da ikinci suçluyu ilan etti. "Muslera!."
Hayır Hocam!. İkinci suçlu da sensin..
Ben gene bin defa "Topu yerli yersiz Muslera'ya atmayın. Muslera topu ayakla çıkarmada dünyanın en kötülerinden. Çünkü ayakla vurmayı bilmiyor. Onun vurduğu top hatta asist oluyor.. Florya'daki odaya kapan, rastgele bir maçı seç ve say.. Aut atışları dahil, Muslera'nın ayakla vurduğu topların kaçı rakibe, kaçı Galatasaray'a gidiyor, say" dedim sana bu köşede Hocam, onlarca, yüzlerce defa.. Dediğimi yapsan, bir kerecik yapsan, "Muslera'ya ayakla pas vermek yasak" diye ilan ederdin..
O ilk dakikanın "Takımı bozdu" diye ilan ettiğin aptalca kaleciye pas golüne rağmen, Galatasaray hatta, o muhteşem savunma taktiğin yüzünden pek az geçebildiği PSV yarı sahasından bile geriye, 60 metre geriye Muslera'ya pas attı..
Ben gene çözüm de öğrettim.. "Çağdaş takımlarda, kaleciye topu ayakla atma, hatta daha ileri giderek ayakla oyuna sokma ve kaleci ile başlayan hücum setleri kurmayı öğreten, işi sadece bu olan yardımcılar da var" dedim. Sezon başlarken gördük ki, gene "kös" dinlemişsin. Yanındaki "kafa sallayıcılar" değişmiş o kadar.. Gene "uzmanlık" isteyen konularda yardımcı almamışsın. Gene "Her şeyi ben bilir, ben yaparım. Siz Necati ve Selçuk her dediğime 'He' deyip maaş alacaksınız" demişsin..
Bu Galatasaray'ın Muslera'ya geri pas yüzünden yediği kaçıncı gol Hocam.. Sen zerre ders almıyor, söylenenleri de dinlemiyorsan, nasıl Muslera'da olur hata.. Adamın zaafları belliyken, nu zaafları düzeltecek özel hocan yokken, gelecek maç, öbür maç, öteki maç gene gol yerse Muslera, hata gene onda mı olacak?.
Hayır Hocam..
O "Takımı sıkıntıya soktu" dediğin gol, ne Ömer'in, ne Muslera'nın hatası..
"Her şeyi ben bilirim, ben yaparım" diyen senin hatan..
Kaldı ki, o ilk anda yenen gol takımı salladı ama yıkmadı. Hatta 42'de attığımız golle harika bir deplasman skoruna ulaştık. Bu son dakika golü ile aslında PSV'nin yıkılması lazımdı, senin suçu hep başkasına atan mantığınla.. Ama adamlar senin o korkunç "Yan/Geri" taktiğinin de yardımıyla, Galatasaray'ı 45 dakika top diye oynadılar.. Ve de "Beşlediler!."
Kendine bütün çağdaş takımlar gibi, özel durumlar için özel ve uzman yardımcı hocalardan oluşan bir yardımcı kadro seçmezsen, Galatasaray'a 3 değil, 10 yıl bile yetmez..
Ayrıca merak ettim.. Maçtan önce mazeret beyan etmişsin zaten "5'lere, 6'lara hazır olalım" diye.. Niye 3 yıl dedin Hocam.. Burak Başkan, sırf selefi Mustafa Cengiz'e inat seninle hemen 3 yıl sözleşme imzaladı diye mi?.
İki sene için seçilen başkan niye 3 yıllık sözleşme yapar ki, Hoca ile?. İyi ki, 5 yıllık yapmamış.. O zaman da maçtan bir gün önce "Bize 5 yıl lazım" mı derdin?.
Hocam kendi kusurlarını, kendi yanlışlarını, kendi eksiklerini görmez, "Her şeyi ben bilirim" inadından vazgeçmez, en azından Baba Gündüz gibi senede bir en büyük hocalardan birinin kulübünü ziyaret etmez ve hocanın 20 ile 30 arası "uzman yardımcı" kadrosunda herkesin bir özel görevi olduğunu gözlerinle görmezsen, bitersin Hocam..
2000 yılının Fatih Terim'i bile artık seni taşıyamaz!.
5-1'in tek sorumlusu Fatih Terim Hocamdır, başka kimse değil..
***
KAFA AYNİ KAFA!..
Sıradan bir Avrupa takımından öte görüntüsü olmayan PSV önündeki 5-1'lik rezilliğe (Evet rezillik bile az, skor için değil, futbol adına oynadığımız garip şey için) rağmen kafaların değişmediğini gösteren bir manşet daha vardı, hezimeti yazan manşetin üzerinde..
"Ve Van Aanholt Galatasaray'da.."
Efendim PSV maçına sağ beksiz çıkan Galatasaray, Van Aanholt diye bir sol bek almış..
PSV maçının en iyisiydi sol bek Ömer.. Galatasaray'ın bugünü.. Son dakikada alay eder gibi oyuna alınan Emre Taşdemir de yarını.. Elinde bunlar varken, niye yıllardır kadrosunda olduğu Chelsea'da sadece ve sadece 8, yazı ile sekiz maç oynayabilen bir adam, kulübün transfer konusunda bunca sıkıntıda olduğu yılda tercih edilir?.
Türk pasaportu taşımadığı için..
Ömer'i göreve geldiği günden beri ziyan eden, Emre Taşdemir'e şans bile vermeyen Fatih Hocam, elin Hollandalısına hemen euroları saydırıyor, "Ben Terim'in emir kuluyum" diye basın toplantısı yapan Burak Elmas'a..
Mustafa Cengiz'i çok arayacak Galatasaray!.
***
OLİMPİYAT UMURUNUZDA MI?..
New York Times (NYT) birinci sayfanın göbek haberi yapmış, bu gece açılış töreni ile başlayacak Tokyo Oyunları'nı.. Başlık..
"Olimpiyat umurunuzda mı?."
Yazı "İki yıl önce binlerce işçi Tokyo'nun en eski Budist tapınağı ve turizm merkezi Senso-ji'nin önünde toplanmıştı" diye başlıyor..
Yol boşaltılmış. İşçiler, tapınağın önünden başlayacak Olimpiyat Maraton Yarışları'nın parkuruna, sıcaklığı emen özel bir madde döşeyecekler. 2018 ve 2019 yazlarında Tokyo'da sıcaktan ölenlerin sayısı binin üstüne çıkmıştı. Olimpiyatlar da ayni yaz sıcağında yapılacaktı. Milyonlarca dolara mal olacak bu yolu kaplama kararı bu sebeple alınmıştı. Sonra akılları yatmadı. Projeyi durdurdular ve maraton yarışlarını Tokyo'dan alıp 800 kilometre kuzeye, daha serin bir bölgeye taşıdılar.
1964 Oyunları gene Tokyo'da idi ama, feci sıcaklar bilindiği için ekim ayında yapılmıştı. O zaman bu defa niye temmuz, ağustosta diyeceksiniz?.
Onu da yazıyor NYT..
Sebep televizyon, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'nin oyunlar için yaptığı masrafların yüzde 80'i TV yayınlarından geliyor. En büyük parayı veren de Amerikan NBC televizyonu.. Tokyo Oyunları için şimdiden 1 milyar 250 milyon liralık reklam satan NBC, "İlle de yaz aylarında" diye bastıranlardan.. Ötekiler de öyle.. Zaten yerel sporlarla dolu kış aylarında Olimpiyat'la çakışmayı kim ister?.
NYT yazarı, tamamen boş tribünler önünde yapılacak Tokyo Oyunları için "İki boyutlu ilk Olimpiyat" diyor. Sadece televizyon ekranlarından izlenebilecek ilk Olimpiyat için, hoş bir buluş, "İki boyutlu Olimpiyat!."
Japonya'da bir anket yapılmış, "Olimpiyatları umursuyor musunuz?" diye.. "Evet" diyenler yüzde 20!. İyi mi?. 2020'yi yapılan sonuncu oylamada bizden alan Japonların şimdi umurunda değil Olimpiyatlar.. Oysa o seçim sonuçlanınca ekranlarda izlemiştik, adamların nasıl bayram yaptığını..
Ayni ankete Amerikalıların yüzde 52'si "Evet" demiş..
Bizde yapılsa ne çıkardı acaba?.
Şu anda Otelciler Birliği Başkanı'na "Yeter artık gelmeyin" diye bağırtan, o Akdeniz ve Ege sahillerini tıklım tıklım dolduran insanlar denizi bırakır da Olimpiyat izler mi acaba?. Unutmadan, hem Eurosport, hem TRT verecek, bizde..
Reytingleri çok merak ediyorum.. Çünkü Tokyo 2020'nin bizim milletin ne kadar umurunda olduğunu o gösterecek..
1960 Roma Oyunları'na yerel Ankara gazetesi olarak biz Öncü bile muhabir yollamıştık. Cüneyt E. Koryürek iki güreşçimizin final maçlarını nakletmiş, İstiklal Marşımızı dinletmişti, Ankara Radyosu'nda, canlı yayınla..
Şu ana dek kimse yolladığı ekibi değil, muhabiri açıklamadı medyamızda..
Belli gene ekrandan yazacaklar.. Üşenmezlerse.. Ya da Anadolu Ajansı'ndan al, bas, bitti Olimpiyatlar!.
Kimin umurunda ki!.
***
MİZAHA KÜFÜR!..
"Espri yapamaz olduk" demiş, Yüksel Aytuğ kardeş dün.. Yeni değil, senelerdir böyle.. Tebessüm köşemde bir Amerikan "Hostes Fıkraları" kitabından bir şaka yazdım. Hostesler Derneği savcılığa gitti. Bir "Hemşire" kitabından fıkra tercüme ettim. Hemşireler Derneği dava açtı..
Yahu dünyada içinde bir meslek sahibi olmayan fıkra var mı?.
Şimdi sosyal medya devrinde de, kendilerinden bahsettirmek, gazetelere haber olmak isteyen troller, olur olmaz her şeye sövüyorlar ya.. Onları özetlemiş Yüksel.
"İroni yasak, teşbih yasak, espri külliyen yasak" diyor. "Herkes öküz altında buzağı arıyor!.."
Yanlış Yüksel..
Öküz altında buzağı değil, sıpa arıyorlar.. "Sıpa nedir" dersen.. Hani büyüyünce "Trol" olan yavru yaratık var ya..
İşte o!..
***
TEBESSÜM
- Fizik hocası ile biyoloji hocası neden birbirlerine dayanamazlarmış?.
- Kimyaları uyuşmazmış da ondan..
***
SEVDİĞİM LAFLAR
Politikacılar, halkın çıkarlarından farklı çıkarlara sahip insanlar topluluğudur.
Abraham Lincoln
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)