HINCAL ULUÇ

Muharrem Dalkılıç kim, bilen var mı?..

Sanırım pek yok.. Neden!. Ya ulusça hafızamız çok zayıf.. Ya da.. Biz "vefa" nedir unuttuk.. Ya da..
Muharrem Dalkılıç, bu ülkenin yetiştirdiği en büyük atletlerden biri.. Benim gazeteciliğe başladığım yıllarda, o da atletizme başladı.. Gene zamanın efsaneleri Cahit'ler, Ekrem'ler, Osman'larla ayni mesafeleri koşardı.. 800, 1500, gerekirse 5 bin, kros..
O zaman atletizm, spor sayfalarının manşetlerini süslerdi.. Namık Ağabey, Milliyet'te gerçek spor müdürüydü. İnönü Stadı'nda (Şimdi Vodafone Arena diyorlar) Uluslararası Binicilik Yarışmaları yapılmış, Milliyet manşetten, tam sayfa vermişti, üç gün öylesi.. Ve tribünlerde 30 bin kişi vardı, Binicilik izleyen..

Muharrem ölesiye koşardı. Ciğerleri parçalansa, çizgiye kadar ölesiye.. Hele üzerinde "ay yıldızlı forma" varsa.. Bir Balkan Şampiyonası'nda ipi göğüslerken düşmüştü de, sedye koşturmuşlardı. Oradaydım. Gözlerimle gördüm. Forma aşkı bu işte.. Sportmenlik de bu..
Balkan Atletizm Şampiyonası gene İnönü Stadı'nda yapılmıştı.
Ben Ankara'dan özel gelmiştim. Basın tribünü de tıklım tıklımdı, stat tribünleri de..
Ok atıcısı Yücel Cavkaytar, "Yılın Sporcusu" seçildi, Milliyet okurları tarafından.
Neden?. Yazılıyordu çünkü..
"Millet sevmez, izlemez" değil..
Kimse iftira etmesin millete. Yazarsan, duyurursan öyle bir gelir ki.. Geldi de.. Ne zaman spor müdürleri Fener, Galatasaray ve Beşiktaş'a teslim oldular, bu hale geldik işte..
Manşette sordum.
Cevabı da verdim işte..
Bu ülke Muharrem Dalkılıç'ı hatırlamıyorsa, hâlâ ve hâlâ utanmadan, sıkılmadan Belhanda haberlerini, belki de adamın menecerinin kimbilir nasıl etkisiyle, her gazeteye durmadan koyan ve onu Burak Elmas Galatasaray'ına da kakalamak isteyen spor sayfalarının bir tekinde "Muharrem Dalkılıç" adı çıkmadı.. Üstelik Faruk Çekirge, Hürriyet'teki köşesinde "Efsane Atlete Vefa" başlığı ve resmi ile haberi duyurduğu ve tüm spor müdürlerini uyardığı halde, hiçbirinin kılı kıpırdamadı..
Ben haberi Fatih'in köşesinde okudum.
Muharrem Kovid olmuş, ağır geçirmiş, uzun süre yoğun bakımda kalmıştı.
Çıktıktan sonra bitmedi, ne yazık ki.. Bu defa, hele milli formayı giydiği yıllarda ölesiye zorladığı dizi sakatlanmış ve platin takılarak ayağa kaldırılmıştı ya.. İşte o ameliyatlı ve platin takviyeli dizde, Kovid'in ender yan etkilerinden bir mantar üremişti.
Muharrem'i yakından izleyen iki eski atlet dostu vardı. Necdet Ayaz ve Dr. İlker Çetin.. İlker onu hemen güvenilir bir öğrencisinin bulunduğu Ufuk Hastanesi'ne kaldırdı.
Derhal ameliyat edilerek enfeksiyon alındı.
Yayılması önlendi ve Muharrem'in hayatı kurtuldu. Ama tedavi devam edecek. En az 45 gün, o yaraya günlük maliyeti 5 bin lira olan bir ilaçla müdahale edilip mantarın kökü kazınacak. Ondan sonra, artık işe yaramaz hale gelen eski platin çivi alınıp, yerine yenisi takılacak.
Bunları Necdet'ten telefonunu alıp aradığım Muharrem'den öğrendim. Tam 60 senelik dostum, üstelik Gaziantepli hemşerimle birkaç defa konuştum. Nasıl mutlu oldu aradığım için.. Çünkü etrafında yüzlerce kişinin dolaşmasına, her gün bin kişi tarafından aranmaya alışmış birinin mantarla mücadelesi tamam da, böylesine "unutulmuşluk"a dayanması zor.
Milli atlet.. Milli Takım kaptanı.. Defalarca Balkan Şampiyonu.. Balkan Kros Şampiyonu.. Balkanİskandinav Karmaları Geleneksel Yarışmaları Şampiyonu.. Sayısız Atatürk Koşusu galibi..
Atletizm Federasyonu Başkanı adamı unuttuk işte.. Neleri unutmadık ki, Belhanda paçavrasının palavra haberlerini, hatta yorumlarını yazabilmek için, bu ülkede..
Pazar akşamı gene aradım Muharrem'i..
"Sabah'tan Fatma diye bir kız geldi" dedi. O da Fatih'ten almış olmalı haberi.
Dün sabah ilk spor sayfasına davrandım..
Üç tam sayfa spor(!) var. Ama Muharrem haberi yok.. Sonra.. Sonra Kovid haberleri yapan sayfanın en dibinde minnacık bir haber yapmışlar. Hastalığı Kovid ve Kovid devamı olduğu için o da.. Kovid faslından minnacık haber olabilmiş Koca Muharrem!.
Hastaneye kadar giden, Muharrem'in yatakta resmini de çeken muhabir onunla konuşmaz, iki satır "Okunan" bir haber yazmaz mı?.
Yazmıştır Fatma kardeş mutlak..
Ama birinci sayfanın göbeğine "Kaçak plaja tam kadrolu açılış" haberine neredeyse dörtte bir sayfa gömenler, Muharrem Dalkılıç'ın asıl o sayfada tepeden gösterilmesine ve spor servisi uyarılarak Fatma Göksu röportajının geniş yayınlanmasına gerek görmemişler nedense. Sporun zaten umurunda değil, Muharrem.. Bu ülkeye, milli formaya, ay yıldıza dünya çapında itibar sağlayan ünlüler.. Menecerinin getirip her gazeteye teslim ettiği Belhanda haberlerini yazıp Galatasaray camiasını karıştırmak dururken..
İşe de yarıyor ha çabaları... Bir haftadır her gün "Belhanda dönüyor" haberi var, birinde.. Ne Fatih Terim'den tık var.. Ne de Burak Elmas'tan "Belhanda ile ilgili değiliz" açıklaması. İkisi de sfenks..
Sezonun ve Burak/Fatih ekibinin ilk maçına Galatasaray'ın Feghouli kaptanlığında çıkması şifreli bir işaret değildir, umarım..
Geçmiş olsun Muharrem.. Ne mutlu sana ki Necdet Ayaz ve İlker Çetin gibi unutmayanların varmış..
Geçmişler olsun hemşerim..
Teşekkürler Fatih Çekirge dostum.
Sayende haberdar olduk.
..Ve Türk Spor(!) Basını..
Yazıklar olsun size!.. (Yahu Belhanda ne oldu, yarın onu yazsanıza.. Ama siz yazın, menecer yazdırmasın!.) Bugün o kadar konu varken, köşemin en büyük kısmını Muharrem'e ayırdım. Siz spor müdürleri, size ders vermek için değil..
Muharrem bu sayfanın hatta tamamını hak ettiğinden..

***


NEYİ KAÇIRDIK ANLADINIZ MI?..
2016 Avrupa Şampiyonu Hollanda, bu defa çeyrek finale bile kalamadan sıradan Avrupa takımı Çekya'ya 2-0 yenilip elendi. Dahası yarım asırdır ilk defa bir maçında isabetli tek şut atamadı Hollanda. Yani Çek kalesinde ben bile durabilirdim.
Son 16 finallerini izliyoruz, her gün iki tane..
Şimdi futbol yazan ve yöneten tüm spor, pardon futbol yazarı kardeşlerime soruyorum.. Bizi eleyen Galler'i 4-0'la paçavra eden Danimarka dahil, "Şu takımı yenemezdik" diyeceğimiz biri çıktı mı?.
Öyle bir kuşak yakaladık ki, Avrupa Şampiyonu olur.. Ama daha sahaya çıkışında mağlup vücut dilli Şenol Güneş'in yerine, artık Batılı hocalar gibi geniş teknik kadro kuran, futbolcuların moralleri başta her şeyleri ile meşgul olan bir menecer ve mentör ile "taç atışından rakip analizlerine dek uzmanlardan oluşan bir çağdaş ekibi olan hocamız olsaydı", Türk Milli Takımı, bu "Boşvermiş" futbolu oynamazdı.
Şimdi hiçbir şeyi değiştirmeden Dünya Kupası 2022 elemelerine devam edeceğiz, iki ay sonra, güya spor müdürleri..
Siz ne zaman müdahale eder, ne zaman "Dördüncü Güç" olduğunuzu hatırlarsınız beyler?.
Hayatınız sorumluluktan kaçmakla geçiyor.
Bir kere işe yarayın, ne olur?.

***


GAZİ KOŞUSU BU MU?..
Hem Gazi'yi, hem de Türk'ün ata sporu, hayatta en değer verdiği ilk üç şeyden birini, "At.. Avrat.. Pusat"ı senede bir güzellikler içinde anmak üzere düzenlenir Gazi Koşusu, 95 yıldır.
Hayatta ilk gittiğim at yarışıdır, Gazi.. Ankara'da ağabeyim götürmüştü. O gün bugün denk geldi mi hep giderim.. Bir bayram, bir şölendir Gazi Koşuları çünkü..
Bir hafta önce, Jokey Kulüp Kanalı (TJK) yayınlamıştı. İngilizlerin bizim Gazi'ye benzer geleneksel (300 yıllık) Ascot Yarışları'nı.. Tüm öğleden sonra ekranın başından ayrılamadık, birader Kemal ve Caner'le..
Silindir şapkalı ve jaketataylı erkekler, mutlak şapkalı, abiye kıyafetli kadınlar, rengârenk tribünler.. Harika bir sunum..
..Ve bizde.. Üç kadın spiker şapkalı. Erkekler günlük kılıkta. Tribünler, görmedik ama boşmuş.. Korona bahane.. O zaman iki hafta ertele kardeşim. 1 Temmuz'dan sonra yap ki "GAZİ" olsun.. Kaldı ki, tüm gün yarışan atların sahipleri ve aileleri orda. Bir, tek bir kere o tribünü göstermedi TJK Televizyonu..
Yarış dışındaki görüntüler nasıl sıradan, nasıl boş, nasıl laf ola torba dola.. Belli Jokey Kulüp "GAZİ" için zerre hazırlık yapmamış.
Güzel olan tek şey, Gazi Koşusu ödülleri verilirken TJK Başkanı'nın sağında Spor Bakanı Dr. Mehmet Kasapoğlu, solunda İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun durmasıydı. İkisi de gülümsüyordu ve ikisi de birbirlerini alkışladılar..
Bu millet böyle sahnelere hasret.
Ben de onları alkışladım, ekran başında..

***


TEBESSÜM
Tebessüm, Müjdat Gezen dostumdan..
Askerlik çağı gelmişti. Şubeye başvurdu. Sordular..
"Karacı mı, Denizci mi, Havacı mı olmak istiyorsun?."
"Denizci!."
"Yüzme biliyor musun?."
"Niye?. Bizim Bahriye'de gemi yok mu?."

***


SEVDİĞİM LAFLAR
"Yüzünü kıbleye dönen, ama sırtını dolara yaslayan o kadar çok ki.."
Sadık Albayrak (Trabzonlu kıdemli gazeteci/ Teşekkürler Yavuz Donat)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.