İstanbul Televizyon Kulesi'nin restoran katındayız. Burası ziyaretçilerin çıkabileceği en yüksek nokta.. Nokta lafın gelişi.. 360 adlı restoran var orda..
360.. Çünkü 360 derece dönüyor ve tüm İstanbul'u görüyor. Dürbünlü seyir terası bir kat aşağıda. "Ordan dürbünle bakarsak, (Seyir terasından dürbünle bakmak için de gelmem gerek yani) Gebze'yi, yani Anibal'in mezarının ve anıtının olduğu yeri de görebilir miyiz acaba?" diye düşündüm ilk.. "Ya bir yol bulacağız, ya bir yol yapacağız" diyen Kartacalı Komutan'ın lafı çalışma odamda asılıdır, yıllardır..
İşte bu sözü gerçekleştiren bir anıt yapıdayım şimdi.. Şimdiye kadar "Bir kule bulacağız" diyenlerin derme çatma çelik örgüleriyle dolu bir çöplüktü Çamlıca..
Şimdi işte "Bir kule" yaptık..
Dünyada kayıtlara geçen 291 kule var. Çamlıca TV Tower 30'uncu sırada.. Ama gördüğünüz manzaraya göre sıralarsanız, tek.. Çünkü benzeri yok. Çünkü dünyada başka İstanbul yok..
Ben demiyorum. Ünlü şair, gezgin Lamartine demiş..
"Dünyaya son kez bakacaksın deseler, bu bakışı İstanbul'un Çamlıca Tepesi'nden isterdim!."
Napolyon demiş..
"Eğer dünya tek bir devlet olsaydı, başkenti İstanbul olurdu."
Petrus Gyllius demiş..
"Dünyadaki bütün şehirler yok olabilir. Fakat İstanbul, insanlar var oldukça yaşayacaktır.."
..Ve Mustafa Kemal Atatürk demiş..
"İki büyük cihanın kesinti noktasında Türk vatanının ziyneti, Türk tarihinin serveti, Türk milletinin gözbebeği İstanbul, bütün vatandaşların kalbinde olan şehirdir."
Ulaştırma Bakanı'mız Adil Karaismailoğlu davet etmişti beni, "Sizi ilk ben gezdirmek isterim" demişti. Basın Danışmanı Cemal Öztürk aracılık etti.
Perşembe günü buluştuk..
Güzellikler kulenin girişinde başladı.
Çepeçevre dönümlerle bir bahçe.. Tonla bitki çeşidi..
Bu bahçeyi ayrı gezmek lazım. Karar verildi.
Sonra Sayın Bakan'la buluştuk. Nasıl mütevazı, nasıl içten, sıcak bir insan. 40 yıllık dost gibiyiz.. Asansör..
Manzara asansörde başlıyor. Çünkü kapısının karşısı cam ve Boğaz'a bakıyor..
Sonra restoran katı.. Dolaşma.. Ve masamıza oturduk, kahveler için.. Hatırı kaç yıl sürer derseler, cevabım "Allah'ın verdiği ömre bağlı" olur. Bu kule, bu manzarada kahve içmenin hatırı nasıl biter ki..
Kahveyi beklerken masa üstündeki karekodlu menüyü cep telime indirdim.
Vay..
Bir zengin kahvaltı menüsü var ki..
Olmaz böyle şey..
Öğle ve akşam yemekleri mi?. Cafe de Parisli Fransız, Penne Arabiatalı İtalyan, Taco ve Enchiladalı Meksika mutfağına dek çeşitler.. Tabii Türk mutfağı en başta..
Bu demek ki, ben bu kuleye çok geleceğim..
Bu kule ve bu manzara içinde, bir inat uğruna bir şeyler yemeyen ve bir kahve bile içmeyenlere de sadece üzüleceğim.
Karşımda Bakan var, ama ben manzaraya bakmaktan kendimi alamıyorum..
Nedim buradan görseydi İstanbul'u, bir taşına yekpare Acem mülkünü mü, yoksa dünyanın geri kalanını mı feda ederdi.
Bu şehr-i Stanbul ki bi-misl ü bahâdır
Bir sengine yekpare Acem mülkü fedadır
Bir gevher-i yekpare iki bahr arasında
Hurşid-i cihan-tab ile tartılsa sezadır
Altında mı üstünde midir cennet-i âlâ
Elhak bu ne halet bu ne hoş ab u hevadır.
(İstanbul şehri eşsiz değerlidir, paha biçilemez.
Onun bir taşına İran ülkesinin tamamı fedadır.
O iki deniz arasında tek parça bir elmastır.
Dünyamızı aydınlatan güneşle tartılmaya değer..
Cennet-i âlâ altında mı üstünde midir
Tanrım, bu ne güzel hâl, ne hoş su ve havadır.)
Ya da Yahya Kemal.. Bir gün bir tepeden baktığı aziz İstanbul'una bu kuleden çepeçevre bakabilseydi neler yazardı kim bilir..
Sana dün bir tepeden baktım Aziz İstanbul!
Görmedim, gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
*
Vazgeçtim.. Anlatamıyorum.. Bu İstanbul'a, bu kuleye sahip olmanın gururunu, ikisini birden yaşamanın keyfini ve duygularını anlatamıyorum işte.. Onun için gezimizi fotoğraflayan sevgili meslektaş, fotoğraf sanatçısı ve gazeteci Umut Biçici'ye sığınıyorum devamı için. Bana yolladığı yığınla resimden ötekilere kıyıp da güçlükle seçtiklerimle şimdi "UMUT" konuşuyor..Siz de ilk fırsatta görün mutlak.. Bir kahve için ve siz de konuşun..