Bu komik cezalarla Kovid salgını ÖN-LEN-MEZ!!!
Başkan konuşuyor.. Niye Başkan konuşuyor?. Çünkü Sağlık Bakanı'nın konuşmaları yetmedi.. "Başkan konuşursa, devletin aldığı önlemler daha sıkı takip edilir; valiler, emniyet müdürleri işi daha ciddiye alırlar" diye düşünüldü.
Oldu mu peki?.
Çok eskiye gitmiyorum.
Dünkü gazetem.. Yavuz Donat bütün köşesini Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile yaptığı konuşmaya ayırmış.
Bakan "Gençlerin kanları kaynıyor. Bir bölümünün kurallar ve kararlar umurlarında değil" demiş. "Ev buluşmaları en büyük bulaşma sebebi" demiş.. "Mutasyona uğramış virüsün bulaşma hızı daha büyük. Bu sebeple yakın temaslardan kaçınmalı, hareketliliği en az indirmeliyiz" demiş. Demiş, demiş de, ayni gazetede bir resimli koca haber..
"Dansözlü partiye korona cezası.."
Beyoğlu Asmalımescit'te, hem de hafta sonu sokağa çıkma yasağı varken bir meyhane kapatmışlar. Ne maske var, ne mesafe.. İçeri tıklım tıklım.. Bir de dansöz getirmişler, gece yarısı, çılgınca eğleniyor gençler..
Hemen altında mavi çerçeve içinde her gün yayınlanan Kovid tablosu var.
"50 bin 678 yeni vaka.. 237 vefat!." Bu neyi gösteriyor?.
Bizzat Başkan tarafından açıklanan karar ve kuralları kimsenin takmadığını..
Gerçek bu, kabul edelim.. Bu kurallar Kovid- 19'u asıl yayan "paralı cepler"in umurunda değil..
O Asmalımescit âlemini yapanları polis basmış.
Mekândakilere adam başı 3 bin 500'er lira ceza kesilmiş.. Yahu o devlete hem de nasıl kafa tutan, hem de yasak günde, yasak saatte, İstanbul'un dört bir yanından hiçbir engelle karşılaşmadan ellerini kollarını sallayarak Asmalımescit'e gelenler, 3 bin 500 liradan korkarlar mı?. Bahşiş parası bunlar için be..
Amerika'yı yeniden keşfetmedim..
Bu mücadelede en büyük silahın "ceza" olduğunu yazdım kaç defa..
Ne Sağlık Bakanı aldırış etti, ne İçişleri Bakanı..
"Suç işlendikten sonra kesilen ceza, ceza değildir. Cezanın amacı bedel ödetmek değil, önleyici olmaktır" diye yazmadım mı durmadan, Bakan Soylu?. Bakan Koca?. Nerde "önleyici" cezanız?
Garson bahşişi bile olmayan bu cezayı genç insan, cebi para dolu insan takar mı, Sayın Koca?. Sayın Soylu, hele bi cevap verin bana?.
Sayın Koca?. Bir yazıda adınız geçti mi, hemen aradığınızı ve uzun uzun konuştuğunuzu ertesi gün ayni köşede okuyoruz..
Bu köşede bin kez adınız geçti, beni aradınız mı?.
Aramadınız. Çünkü haklı olduğumu biliyordunuz..
Verecek cevabınız yoktu. Ne diyebilirdiniz ki?.
Hele de ben size "O zaman niye istifa etmiyorsunuz" dersem ne diyebilirdiniz ki?.
Bu işin bir, tek bir çaresi var..
Yasayı ihlal edenleri anında tutuklayıp, yargısız, savcısız, 10 gün "zorlama hapsi" uygulamak..
Yanına da, acı verecek, cep yakacak, ödenmediği takdirde gün başı hapse çevrilecek bir ağır para cezası koymak.. Mesela adam başı 50 bin lira..
O zaman bakalım umurlarında olur mu, olmaz mı?.
"Bir toplantı yasağı ihlali için bu ceza verilir mi" diyenler çıkacaktır.
Mesela, yasak saatte, yasak günde sokağa çıkmak, yasak toplantı yapmak değil ki. Ortada "cinayete tam teşebbüs" var..
O gece Asmalımescit'te 20 kişi varmış.. 10 da ahçı, garson, yamak olsa 30.. Yani 30 saatli bomba.. İçlerinden birinde, bir tekinde Kovid virüsü varsa, şu anda 30'unda da var. Yani o virüs, o gece 3 bin 500 lira ödeyip evlerine gidenler tarafından, İstanbul'un tam 30 ayrı semtine, mahallesine taşındı.
Gittikleri evdekilere bulaştı. Onlar ertesi sabah sokağa çıktılar.. İşe, okula, arkadaşlarına, alışverişe gittiler.. Gittikleri her yerde bu defa yüzlerce kişiye yaydılar. O yüzlerce kişi kapanmıyor ki?. Onlar da dağıldılar.. Binlere yaydılar..
Her gün 50 bin hasta ve 250 ölü nasıl çıkıyor sandınız siz, Sayın Soylu?.
Sayın Koca..
Dünyada milyonları öldüren Kovid, Vuhan'da 1, tek 1 kişiden çıktı. 1 tek kişiden..
Asmalımescit'te 30 tane işte o "1 tek kişi" var..
Şu anda İstanbul'un 30 ayrı yerine dağılmış, 30 saatli bomba..
Bunun adı "cinayete tam teşebbüs" değilse nedir?.
..Ve Bakan Soylu.. Bu polisin haber alıp bastığı bir parti.. Ya haber alınamayan ve basılamayan kaç parti yapıldı hafta sonu geceleri İstanbul'da sizce?.
50!.. 100!.. 500!!!
***
NE 'BÜYÜK'SÜN SEN, SABAHATTİN ALİ!..
Hayır, "A"yı uzatmayın.. "Büyük" anlamına gelen Âli değil, bildiğimiz Ali.. Ali Kocatepe'nin Ali'si.. Sabahattin Ali..
Niye bu örneği verdim..
Babamın çok zengin kitaplığında Sabahattin Ali de vardı. Özellikle kısa hikâyelerini okumuştum, ama onu asıl tanımam Ali Kocatepe sayesinde oldu.
Muhteşem besteleri vardı Ali'nin Türk Pop Tarihi'ne geçen.. Hepsi Sabahattin Ali dizeleri üzerine..
"Ben gene sana vurgunum..
Melankoli..
Dağlar dağlar..
Çocuklar gibi.
Benimsin, benimsin diyemediğim.."
Bunların bazılarını, İstanbul'a taşındığımda beraber yaşadığımız evde besteledi Ali.. Hepsi muhteşemdi.
O zaman işte, Sabahattin Ali ile ilgili ne bulduysam okudum..
Sonra asker arkadaşım, muhteşem yönetici Bedrettin Dalan İstanbul Belediye Başkanı oldu. Cemal Reşit Rey Salonu'nu yaptı ve bizlere armağan etti. Başına da, müthiş bir piyanist, ama aslı müzikbilimcisi Filiz Ali'yi getirdi.
Sabahattin Ali'nin kızı Filiz'i..
Nasıl dost olduk, o dost canlısı Filiz'le.. O sayede CRR'ye abone oldum.. Doğan Ağabey (Koloğlu) ve Mustafa Denizli, beraber giderdik..
Bir gün yanımıza geldi, Filiz..
"Siz futbol adamları bu kadar klasik müziğe geldiğinize göre benim de bir maça gitmem farz oldu" dedi. "Hadi beni götürün bakalım.." Hayatta en sevdiğim insanlardandır Filiz..
Gitti, Ayvalık'a yerleşti. Orda gençler için atölyeler, seminerler yapmaya başladı.. Uzun süredir göremedim Canım Filiz'i.. Ama yaptıklarını duyuyorum.
En büyük eserleri gençler.. Yetiştirdikleri..
Nisan başından beri gündemde babası.. 2 Nisan ölüm yıldönümüydü. Daha doğrusu öldürüldüğü gün.. O sebeple..
41 yaşındaydı öldüğünde..
O muhteşem dizeleri, o harika öyküleri ve defalarca filme çekilen romanları yazan adam 41'de değil, mesela 81, 91'de ölseydi, daha neler yaratırdı kim bilir?.
Neler kaybettiğini hiç bilmeyecek bu millet..
*
Geçen hafta İş Sanat Yönetimi "Sabahattin Ali Öyküleri çekimi yapacağız. Tek konuğumuz olur musunuz" dedi bana..
Koştum tabii. Benim o ünlü, dev kadrom, Tilbe Saran, Bülent Emin Yarar, Metin Belgin ve Hakan Gerçek, Birkiye kardeşlerin "Radyo Tiyatrosu" havasında canlandırdıkları Sabahattin Ali Öyküleri'ni yaşatacaklar bize.. Daha önce izlemiştim, ama o zaman kaydetmemişler. Şimdi kaydetmediklerini yeniden çekiyorlar. Bu pazar akşamından itibaren Youtube/İş Sanat'ta izleyebilirsiniz..
İzleyin de..
Harikaydılar çünkü.. Hanende Melek..
Gramofon Avrat.. Azime.. Hasan Boğuldu..
Bir de Serdar Yalçın'ın piyanosu eşliğinde onun seçtiği ve de bestelediği alaturka şarkıları Deniz Likos seslendiriyor.. Gürhan Eteke klarnet, Gizem Korkmaz keman çalarken..
Bayılacaksınız..
Selam Sabahattin Ali.. Kucak dolusu öpücük Filiz.. Teşekkürler Ali Kocatepe.. ..Ve tabii o muhteşem ekibiyle, İş Sanat!.
***
GİT ARTIK HOCAM!..
Hakemler için söylenecek çok şey var.. Söylüyoruz, söyleyeceğiz.. O ayrı.. Ama Galatasaray'ın durumu ayrı!.
Karagümrük maçında futbolun F'sini oynadı mı Galatasaray!.
Peki ondan öncesi Hatay maçında?. (Üç yediler). Ondan önceki küme düşen Rize maçında.. (Dört yediler). Ankaragücü maçında?..
Son beş maçlarında sadece hocasızlıktan başı dönen Kayseri'yi yenebildiler. 5 maçta tek galibiyet alabilen şampiyon adayı olur mu?.
Kabahat hakemde.. Kabahat çimde.. Kabahat havada.. Kabahat atamayanda.. Kabahat yiyende..
Kabahatsiz bir kişi var..
Fatih Terim..
..Ve Sabah Spor dün alay eder gibi, hâlâ Fatih'i temize çıkarıyordu, güya?..
Kabahat Belhanda'yı gönderen yönetimdeymiş meğer.. 8 sütuna manşet çekmişler.. Fatih Terim onaylamadığı halde, yönetim Belhanda'yı gönderdi ya.. Bu rezilliğin suçlusu Mustafa Cengiz, bizimkilere göre.. Başkan en büyük silahını elinden alınca, ne yapsın zavallı Fatih?. Yerseniz tabii..
Bence de amaç, aman Fatih Terim kalsın da, Galatasaray seneye daha beter olsun..
Bunlar âlemi kör, milleti sersem sanıyor olmalı!.
"Bu takım senin için oynamaz Hocam" dedim..
O zaman sustun.. Aradan işte bu beş maç geçti..
Şimdi sen cevap ver Fatih Hocam?.
Oynuyor mu bu oyuncular senin için?.
Sen bu kadar ruhsuz bir Galatasaray gördün mü hayatında?.
Senin için oynamazlar. Çünkü sana olan inançlarını yitirdiler Hocam..
Zorlama Hocam.. Zorlama.. Bırak!.
Çünkü ne doktorlarını, ne dostlarını, ne de ailesini düşünmeyip Başkanlığa devam hayallerine dalan Mustafa Cengiz Başkan'ın işine gelmez, seni yollamak!.
***
TRT DİZİLERİ VE AŞI!..
Bütün ana kanallarda her ama her gece, saat sekizde başlayıp gece yarısı bire kadar süren 180 dakikalık diziler oynuyor..
Her hafta yeni bölüm, 180 dakikalık dizi demek, her hafta iki Yeşilçam filmi çekmek demek.. Anlayın ne kadar nefes almadan çalışıyor, o dizilerin oyuncuları ve teknik ekibi.. Hadi teknik ekipleri 2 ya da 3 gurup halinde kurup vardiyalı çalıştırırsınız.. Peki oyuncular.. Onlara vardiya mümkün mü?. Devamlı sette olacaklar, 7/24!.
Kovid karantinası hepimizi evlere tıktı. Her akşam hemen her aile, bir kanalın başına geçip bu dizileri izliyor.. Halkın ortak tek eğlencesi, 7'den 70'e diziler..
Yani dizilere devam da şart..
Bir soruşturdum, tanıdığım sanatçılara "Aşı oldunuz mu" diye.. "Yaş sıramızı bekliyoruz" dediler.. Olur mu?.
Milyonların tek eğlencesi için nefes almadan çalışanlar nasıl "aşı" konusunda öncelik almaz?.
Ben evden çalışıyorum.
212 diye sıram geldi. Oysa dizi oyuncusunun sırası, "yaş"a bağlı.. Ne zaman 40'a, 30'a, hatta çoluk çocuk oynuyor 3'e 5'e iner ki..
Bir arkadaşım, "Teknik ekip maske ile çalışıyor.
Biz kamera önünde maske bile takamıyoruz üstelik" dedi..
Niye başlıkta "TRT" yazdım..
TRT çünkü kamu televizyonu. "TRT Genel Müdürü, sorunun ciddiyetini ve önemini Sağlık Bakanı'na daha kolay anlatır ve örnek olacak kararı çıkarırlar" diye..
***
TEBESSÜM
Borusan Senfoni ile Erzurum Üniversitesi'ne konsere gitmiştik. Gürer Aykal şefimle kahvaltı yapıyoruz otelde..
"Şefim" dedim.. "Bu Mozart 35 yaşında ölmüş, eserleri çal çal bitmiyor. Ya Verdi gibi 88 yaşında ölseydi, kim bilir neler kalırdı geriye?."
Gürer Şefim güldü.. "Belki bir tek Bach kalırdı" dedi.. Gerisi yoktu bugün!.
(Bu notu yazarken, 41 yaşında kaybettiğimiz Sabahattin Ali'yi düşünün istedim.)
***
SEVDİĞİM LAFLAR
İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşanmaya değer... Ne olursa olsun.. Sabahattin Ali
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)