Maske, bencil değil, sencildir. Maske sevgidir...
"Maske takmak kendinizi korumak için değil, siz hastaysanız etrafınızdakileri korumak içindir, ki hasta olabilirsiniz. O yüzden etrafımda maske takanları görünce bunu bir sevgi işareti olarak algılıyorum!."
İşte bu ülkede, herkesin ama herkesin mutlak ezberlemesi gereken bir laf bu.. Söyleyen dünyanın öbür ucunda, koronanın en ağır hüküm sürdüğü ülke Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan bir ünlü komedyen.. Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan türü, güldürürken, düşündüren bir komedyen.. Nick Offerman..
Amerika'nın en izlenen güldürü dizisini yaparken, korona ile ara verdi. Dizi geçen ay yeniden başlayınca, Jimmy Fallon, bizde de Digi 4'te yayınlanan çok popüler Talk Show'una onu konuk etti.
Nick orda söyledi işte, hepimizin bilmesi, ezberlemesi gereken lafları..
"Maske bizi virüsten korumaz.. Ama bizde varsa, ki olabilir, biz farkında bile olmadan virüs taşıyabiliriz, başkalarının bizden virüs kapmasına engel olur. Bizi değil, başkalarını korur.. Salgının hızını keser.."
Şimdi sokağa çıkın.. İster hava almak, ister iş, alışveriş için olsun.. Maske takan birini görürseniz, ona uzaktan sarılabilirsiniz.. Çünkü o maske size "Seni seviyorum dostum" diyor..
Maskesiz biri ise "Sen, o, ötekiler umurumda bile değilsiniz. Geberin isterseniz. Ben kendi keyfime bakarım" diyen bir bencil, bir egoist, bir sevgisiz yaratığın tekidir, gördüğünüz..
Jimmy Fallon ile Nick Offerman'ın bu konuşmasını, DigiTurk'u olanlar Bein Connect aracılığı ile izleyebilirler. İzlemeli ve izletmeliler..
Salgının yeniden hızlanmasına, bu maske takmayan ve sosyal mesafeye dikkat etmeyen reziller, iğrençler sebep oluyor çünkü..
Bunları engellemeye, salgının hızını kesmeye, Cumhurbaşkanı'ndan başlayan, ricalar, dilekler yetmiyor.. Cezalar da yetmiyor..
Yetmediğini görüyoruz.. O zaman iş İçişleri Bakanı'na düşüyor.. Herkesin başına bir polis dikemez, tamam!. Ama herkesin içine "ceza" korkusunu düşürebilir..
Can yakan ceza olmalı ki, korku düşsün.. Adam başı 10 bin lira mesela..
"O kadar da olur mu" demeyin.. İçinde canlı bomba taşıyan teröristten farksız dolaşan ve kim bilir kaç kişiyi öldürecek olan bu katilin canını yakmazsak, bir kişi zincirleme, yüzlerce, binlerce can kaybına sebep olur. Unutmayın Çin Vuhan'da korona 1, yazı ile "Bir kişi" ile başladı.
Cezanın amacı "Bedel ödetme" değildir. Ceza "Engellemek" içindir. Bebek'te sabaha dek maskesiz, mesafesiz partileyen ve içlerinde bir tanesi bile virüslü olsa, koronayı İstanbul'un dört bir yanına, orada bulaştırdığı yeni taşıyıcılarla yollayacak olan milyoner, milyarder çocuğu 300 liradan çekinir mi?. Arabasını getiren valeye bahşiş parasıdır, o koronanın yayılmasını önlesin diye konan ceza..
Ağır para cezası ve itirazsız, kesin zorunlu hapis.. Mesela 10 gün.. O Bebek Yalısı'ndan o kılıkla alınıp, doğru Silivri'ye, 10 gün..
Görelim bakalım bir daha partileyebilirler mi?.
Koronadan bizi sevgi kurtaracak..
Sevgisizlere acımayalım.. Kimse acımasın!.
*
En büyük dostundan, Fatih Terim'e...
Öcal Ağabeyim'in Türkiye'de üç gün yazdığı yazılar, cuma günleri artık sadece gazetenin internet sitesinde çıkıyor.. Bu cuma günü o da Fatih Terim yazmış..
Fatih Hoca ve de başta o muhteşem eşi Fulya, Terim Ailesi, aile dostumuzdur, yıllardır. Ağabeyim en kötü günlerde bile Fatih'i savunmaya ve inanmaya devam etti. Bu bakımdan, cuma yazısı çok ama çok önemli.. "Tüm Galatasaray camiası, en başta da Fatih Hocam mutlak okumalı" diye düşündüm ve bu dijital yazıyı, yazılı basına almaya karar verdim. Kendi köşeme..
Şimdi, en yakın dostunun kaleminden okuyun, Ankaragücü maçından sonra kaleme aldığı Terim yazısını.
***
"Galatasaray kötü oynuyor"; spor basını ulemamızın "ittifak ettiği" durum bu. Ne yazık ki, Hoca da bu "acı görüşü" kabul etti.Ben etmiyorum; "Galatasaray kötü oynamıyor"; zira "kötü oynamak" da, oynamaktır!..
Galatasaray oynamıyor, oynayamıyor; "gerçek bu!.." Neden; çünkü, Galatasaraylı futbolcu "Takımdaş olma uyumunu" kaybetti!..
"Takımdaş olma"; saha içinde de, saha dışında da "takım arkadaşlarıyla, hocalarıyla 'sevgi - saygı - güven' halkası içinde yaşamak, takımdaşlığın gereğini yapmaktır!.."
Ben, Galatasaray takımının son maçlarında "bu olması gereken bu sihirli uyumu" görmüyorum.
Bakın Galatasaray-Ankaragücü maçında atılan ve galibiyeti getiren tek golün sonrasındaki görüntülere... Bir iki futbolcunun "zoraki" sarılmaları dışında ne var?..
Elbette bu tablonun ortaya çıkardığı "neden" sorusunun cevabını verecek olan Fatih Hoca'dır. Ama o "Kötü oynadığın zaman kazanıyorsan, mesele yok. Memnunum" gibilerden sözler sarf ederek, taraftarın yaralı gönlünü almayı bile düşünmemiştir!..
"Neden" düşünmemiştir; zira "Takımdaşlığın neden kaybolduğunun sebebini" o çok iyi bilmektedir!..
Şimdi, okuyucularım bana soracaklardır; "Takımdaşlığın kaybolmasının nedeni" sence nedir?..
Takımdaşlığın kaybolmasının nedeni, "Hoca'nın forma dağıtımında adaletli davranmamaktaki ısrarıdır"; o kadar!..
Fatih Hoca, "Hangi sebeple olduğunu bir türlü açık açık söylemediği" bir oyuncuyu inatla "kazanma" pahasına, "koca bir takımı" kaybetmiştir!..
Bir Galatasaraylı taraftar "Galatasaray o kadar kötü oynadı ki, bizlere Belhanda'yı bile arattı" diyerek, sezon başından beri inat ve ısrar edilen yanlışın sonunun nereye vardığını bütün acılığı ile ortaya koymuştur!..
Bunları yazarken, gönlüm acıyor, "Bugünlere nasıl gelindi" sorusuna mantıklı bir izah şekli bulamıyorum.
"Bu takımı şampiyon yapacak tek hoca vardır, o da Fatih Terim'dir" düşüncemde bir değişiklik olmadı, olamaz da... Ama...
Bunun ön ve tek şartı; Fatih Hoca'nın forma dağıtımında "artık" adaletten en ufak taviz vermemesidir!..
"Belhanda" denilen vurdumduymaz adam, "Galatasaray'ın kaptanı olmak" bir yana "oyunculuğuna bile" layık değildir.
Ben ve benim gibi milyonlar böyle düşünürken, Galatasaraylı futbolcunun "böyle düşünmemesi" mümkün mü?..
Mesela, stoperde, orta sahada, santrforda "joker olarak kullanılan" Donk, stoperler hata üstüne hata yapacak kadar dökülürken, orta sahada Taylan "tek başına kalırken", santrforlarından beklenen verim alınamazken, yedek kulübesinde oturmaktan bıkmaz ve kırılmaz da, ne yapar?..
Diğerlerini tek tek yazmama gerek yok; "gönlü yaralı" çok futbolcu var, o kadroda... Bilhassa ve başta da "transfer edilen, U'lardan (Alt yapı) gelen pırıl pırıl gençler!..
***
Bir ilavem var, ağabeyime.. Kulübün içinde bulunduğu büyük sıkıntı yüzünden, her profesyonelden istenen "Yüzde 15 indirim"e iki kişi dışında herkes uydu.
Şimdi siz, yüzde 15'ten anında vazgeçen biri olarak kenarda bile değil, tribünde otururken "Hayır" diyen sahada sadece kendisi için oynayan ve "Bende Galatasaray'a feda edilecek tek kuruş yok" diyen bir ruhsuzu, ilk 11'e almak yetmezmiş gibi, bir koluna Galatasaray'ın o Kutsal Kaptanlık Bandını takan Fatih Terim için, artık canınızı dişinize takar mısınız?.
..Ve aklıma bir şey geldi, Fatih Hocam!. Yıllar, yıllar evvel Galatasaray, Erdal Keser'i Almanya'dan renklerine katabilmek için, takımdaki dengeleri bozan bir yüksek ücret (Galiba 25 milyon lira, o zaman) ödemişti..
Erdallı takım, berbat bir oyundan sonra en alt sıralardan bir rakibe yenilince, bir sarı kırmızılı futbolcuya "Bu maçı nasıl kaybettiniz?. Galatasaray hiç bu kadar kötü oynamamıştı. Gol bile atamadınız" dediğimde "25 milyonu kim aldıysa, golü de o atsın" demişti..
O futbolcuyu hatırlıyor musun, Hocam..
*
İşte Jimmy Fallon ve Nick Offerman!..
İkisi de güldürürken düşündüren iki ünlü komedyen Jimmy Fallon ve konuğu Nick Offerman'ın konuşmasından bazı bölümleri naklediyorum.
***
Jimmy- Seni görmek harika dostum. Geldiğin için çok teşekkür ederim. Şu an nereden Zoom yapıyorsun, bana?
Nick- "Making it" programımızı çektiğimiz çiftlikten bağlandım.
J- İşe geri döndünüz, bu harika. Nasıl bir his ? Acayip mi? Güvenli mi? İyi mi? Nasıl bir his?
N- Sonunda normal insanların ağladığı çok güzel bir filmin sonu gibi.. Çok güzel bir his çünkü bu kadar zaman kimseye faydam yokmuş gibi hissettim.
J- Amy ve yarışmacılar, yapım ekibiyle birlikte oradasın.
N- Bunu başaran yapımcılarımızdan biri... Bilime başvurmuşlar ve de doktorların dediklerine uymuşlar. Bu yüzden herkese maske taktılar. Sosyal mesafeye de uyuyoruz.. Çok işe yarıyor hepsi. Yani etrafınıza bakıyorsunuz, biz program çekiyoruz, herkes maskeli ve herkes bu bilim fikirlerini aynen uyguluyor.. ve programımızı başarılı bir şekilde çekiyoruz. Kimse koronavirüs kapmıyor. Dileğim... Yani bunu nasıl buldular, bilmiyorum ama keşke bunu ülkeye, hükümetimize falan anlatmanın da bir yolu olsa çünkü bence onlar da bunu bilirse herkese anlatırlar ve şöyle derler.. "Millet, bu bilimsel fikirlere uyarsanız işe gidebilir, güvende olabilir ve ölmeyebilirsiniz. O saçma şeyler olmaz."
Şöyle bir şey var etrafımıza bakıp güvende olduğumuzu görünce şu fikrin tam aşılanmadığını görüyorum.. Maske takmak kendinizi korumak için değil, siz hastaysanız etrafınızdakileri korumak için, ki hasta olabilirsiniz. O yüzden herkesin bunu yaptığını görünce bunu bir "Sevgi işareti" olarak algılıyorum. Ben, komşularım ve çalışma arkadaşlarım. Kimse bize siyasi görüşlerimizi sormuyor. Birlikte çalışıyoruz ve birbirimize "Seni seviyorum" diyoruz, "Beni sevdiğin için teşekkür ederim" diyoruz. Maske takarak, mesafeye uyarak, yani birbirimizi severek işimizi yapabilir, para kazanabiliriz. Ailelerimizi doyurabiliriz.
J-Nick, insanlara hem yardım edip hem de onları eğlendirebiliyorsun. Çünkü tüm komedi özel gösterimlerini web sitene koydun ve kârın tamamı hayır kurumlarına gidecek. Bence bu müthiş bir hareket. Bunu yapmana karantina mı sebep oldu yoksa...
N-Hayır , bir nevi... gurur duymam gereken bir şey değil bu. Yıllardır mizahçı olarak turneye çıkıyorum. İnsanlar "Gösterilerini nerede izleyebiliriz?" diyorlardı. Resmen yıllar sonra bunları insanların izleyebileceği bir web sitesine koydum. Ama o kadar geç kaldım ki.. Mesele şu: Öyle bir zamanlama oldu ki web sitesi yayına girmeye hazır olduğunda pandemi çıktı, herkesin başı sıkıntıya girdi. İnsanlar işsiz kaldı. Bütün ülke, bütün dünya sıkıntı çekiyor. "Tanrım, ne yapayım?" dedim. Şöyle demek pek de iyi bir zamanlama olmayabilir.. "Hastanede yatanlar için çok üzgünüm ama benim şu süper komedi gösterilerimi izleyin." Ben de şöyle dedim. "İnsanlar bunları izlemek istediğini söyledi. O insanlar için bunları oraya koyacağım. Ama tüm gelir... Gösterimi izlemek birkaç dolar. Ve tüm gelirler America's Food Fund'a (Amerika Yiyecek Fonu) gidecek." Beni izlemek isteyenlerin paralarını alıp, aç insanlara hiç değilse birer sandviç dağıtabileceğiz.
*
TEBESSÜM
Pandemiden evlere kapandık. Hareketsizlikten nasıl kilo aldım bilemezsiniz. Ben de aldıklarımı vermeye, yani diyet yapmaya karar verdim.
Şu dolu tabağı da bitirdikten sonra başlayacağım!.
*
SEVDİĞİM LAFLAR
"Altın bir kural vardır.. Eğer yaptığınız bir iş yürümüyorsa, başka bir şey yapın. Eğer kapı bir tarafa açılmıyorsa diğer tarafa açın. Ama önce kapının arkasındakinin gerçekten size gerekli olup olmadığını kendinize sorun."
Valeriy Sinelnikov
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)