Bir Türk dehası “daha” yetişiyor!..
Sevgili Okurlar,
Haftaya güzel girmek, size de "Bakın bu ülkede ne güzellikler var" demek istediğimden, günlerdir kafamda olan bu yazıyı, haftanın ilk yazısına taşımak için beklettim..
Önce sizi bir sergiye davet edeceğim.. Yok canım ne yoracağım, ne vaktinizi alacağım. Sergi YouTube'da, tıklayarak gireceksiniz ve topu topu 3.5 dakika bakacaksınız..
Şimdi hemen, cebiniz ya da tabletinize girin ve tıklayın ve sergiyi görün.. Yazının devamını ondan sonra okursunuz.
https://youtu.be/S-vynPD_Xj8
Sevgili Dostum, Borusan Kuartet viyolacısı Efdal Altun verdi bu adresi bana..
Girdim, izledim.. Gördüklerim aklımı durdurdu.. Bizim ailenin Sanat Amirali, büyük Rus Ustası Nimetullah Gerasim okulundan mezun kız kardeşim Serpil'dir. Yıllarca Ankara'da resim atölyesi yönetti..
Ona yolladım adresi, "Hele bi bak" diye..
Anında mesajı geldi..
"Kim bu çocuk?. Çizgi ve fırçadan vazgeçtim de, ya kompozisyonlar?."
Sadece Serpil değil, "Bunlar ne" diye şaşkınlığa düşenler..
Efdal, adresle birlikte notlar da yollamış..
Bu 3.5 dakikalık YouTube sergisini, ya da yapıtların orijinallerini gören "Ustalar" var..
Efdal'e "Resimler müthiş.. Bu ressamla tanışmak isteriz" diyenler ve destekleyenlerin işte bir kısmı..
Devrim Erbil, Mehmet Güleryüz, Bedri Baykam, Ekrem Kahraman, Ahmet Oran, Ahmet Doğuipek, Neriman Polat.
Artık daha fazla merakta kalmayın..
3.5 dakikalık sosyal medya sergisinde izlediğiniz o müthiş tablolar, 10 yaşındaki bir çocuğa, Efdal'ın oğlu Bulut'a ait..
Küçük Bulut, Sürrealizmin damına vurmuş.. Bir küçük Dali.. Geleceğin Türk Salvador Dalisi o..
Hemen Efdal'i aradım. Konuştum..
Harika bir okulda okuyor. Çocuğum olsa başka okula göndermezdim. Feyziye Mektepleri, Ayazağa Işık Okulu..
Efdal, "Hıncal Abi aslında bir de şöyle bir şey var.. Bulut, okulu dışında resim yarışmalarına hiçbir zaman katılmadı çünkü çizimleri çocuk resim yarışmalarında istenilenlerin çok dışında ve farklı.
Bazı jüri üyesi ressamlar, 'bu resimleri bu yaşta çocuğun yaptığına da inanmazlar' dedi. Fakat katılmayışının asıl nedeni başka. Sipariş ya da istenen bir konuda çizmek istemiyor. Yarışmak değil, sadece ve sadece içinden geleni çizmek istiyormuş.. Gerçekten öyle zaten. Ne bizim, ne başkasının istediğini çiziyor.. İçinden ne geliyorsa o.." 2007 İstanbul doğumlu Bulut çok küçük yaşlardan itibaren çizdiği karakter tasarımları ve gerçeküstü hayal dünyasının ürünlerinden oluşan özgün resim çalışmaları ile (YouTube'da izledikleriniz, 10 yaşında yaptıkları) dikkatleri çekmiş.
2015 ve 2018'de Işık Okulları bünyesinde yapılan yarışmalarda başarı ve sergileme ödüllerini kazanmış ve Galeri Işık'da karma sergilere, ayrıca Bilim ve Sanat Merkezi bünyesinde 2017, 2018 ve 2019 yıllarında gerçekleşen karma sergilere katılmış. 2018 İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali'nde yer almış. Bulut Altun halen Ayazağa Işık Okulu'nda 7. sınıfta okuyor ve Beşiktaş Bilim Sanat Merkezi'nde resim çalışmalarına devam ediyor.
Bulut Altun'un ilk kişisel sergisi pandemi nedeniyle online olarak Ayazağa Işık Okulu Instagram sayfasında açılmış. Orada da çok daha başka yapıtlarını izleyebilirsiniz..
Bu 3.5 dakikalık videoyu izlerken, Türkiye'ye ve dünyaya İdil Biret ve Suna Kan'ı kazandıran, Atatürk Türkiyesi'nin "Harika Çocuklar Yasası" aklıma geldi.
Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy Bulut Efdal ile yakından ve mutlak ilgilenmeli..
Benim ricam, Kültür Bakan Yardımcısı, sevgili dostum, kardeşim Ahmet Misbah Demircan'dan.. Sevgili Demircan. Efdal'i mutlak ara, davet et ve konuş..
Lütfen!.
***
Bir reklam da benden!..
Ahmet Hakan yazmıştı, Hürriyet'teki köşesinde.. Nişantaşı'nda Cabbar diye bir Ocakbaşı açılmış.. Anlata anlata bitirememiş. Sonunda da "Reklam diyecekseniz, evet reklam.. Güzelliklerin reklamını yapmak, güzellikleri teşvik etmektir" diyordu. Aynen benim felsefem..
Hemen mesaj attım..
"Eğer beni de davet edersen, reklam mı, değil mi, görürüz. Beğenirsem 'Bir reklam da benden' diye yazarım" dedim.
Cevap geldi.. "Lafı mı olur abi.."
Yıllardan beri Ahmet'le buluşup dertleştiğimiz yok. Verdiği adrese gittim ki!.
Aaa!. Nişantaşı'nın en bildiğim yerlerinden biri.. Vali Konağı'na gir, Harbiye kavşağından.
Askeri Müze'yi geç.. Hemen orda Cabbar!.
Benim için Nişantaşı'nın en talihsiz mekanı.. Ne harika dükkanlar açıldı orda..
Gittim, gördüm, yazdım. Hiçbiri yaşamadı.
Ki bunların arasında, restorancılığın unutulmazları Kemal Koç ve Erol Kaynar da vardı..
Girdim ki, Ahmet Hakan'da ayni benim kafam var. Masası tam köşede..
Oturduğu yer de tam giriş kapısına bakan köşe..
"Gazetecinin manzarası insandır. O suya değil, gelene gidene bakar" derim ya hep..
Oturduk.. Mezeler başladı.. Enfes ki nefis..
Yani tam da benim gibi "Mezeci" adama bire bir. Gençliğimden beri, içki alırsam eğer bardağımda süs diye durur, ama mezeleri anında temizlerim. Sonunda Mülkiye'de iken bir gece beni meyhaneden kovdular.. "Gelme ulan bir daha bizimle.. Mezelerin hepsini beş dakikada yiyorsun, biz rakıyı boş mideye içince, anında zurna oluyoruz" dediler. Diyen de en yakın, en sevgili arkadaşım, Serpil'le Fethi'nin evlenmesine sebep olan, sonradan Büyükelçi, ışıklar içinde yatıyor, Yalçın Oral..
Nasıl dalmışsam mezelere, Ahmet uyardı..
"Kebaplara yer ayır.." Haklıymış... Bir Adana geldi.. Şişte yapılmış!.
"Ulan Adana nerde yapılır" diye, beni salata malzemesine benzeten ve sosyal medyaya davrananlar da anında hazır değil mi?.
Ah sizi sabırsızlar.. "70 yıllık gazeteci böyle hıyarca laf etmez, hele bir bakalım" deseniz, iki saniye..
Mardinli Şef Selim Dinler'den öğrendik bu yuvarlak değil, yassı, şişi içinde değil, dışında olan Adana'nın sırrını.. Adana'yı kendi usulünce hazırlıyor. Sonra avuç avuç şişe sarma zamanı gelince onu yapmıyor işte.. Boş şişleri ocağın üzerine yan yana diziyor. Hazırladığı Adana malzemesini tezgah üzerinde yamyassı ve upuzun şekil veriyor ve o ince uzun ve yassı Adana'yı şişlerin üzerine yatırıyor.. Şişi değil, eti çevirerek pişiriyor ve muhteşem bir harç ve lavaşla size sunuyor..
Pişmede müthiş fark ediyor tabii. Lezzette de..
Yani Ahmet haklı..
Bahçe nefis.. Servis, olağanüstü hızlı, temiz, en önemlisi, güleryüzlü.. (Teşekkürler Mehmet ve Okan kardeşler.) Mezeler "Bir gün ayrı gelmeli ve mezelerle doymalıyım" dedirtecek kadar lezzetli..
Mardinli Selim Usta usulü Yassı Adana'ya söz yetmez..
Yani..
Bir reklam da benden..
Bu defa yaşasın, bu dükkan yahu!.
***
Sevdiğim Laflar
"Tüm zamanların en büyük keşfi şu bilgidir. İnsan hareketlerini ve tutumunu değiştirerek hayatını değiştirebilir."
William James
Tebessüm
Bugün Tebessüm'ü, Yakından Kumandamız, Yüksel Aytuğ'dan aparttım.
"Düğünlerde davetli sayısı yarıya inecek. Tabii altın takanlar da...
Aradaki fark için çiftlere devlet yardımı yapılır mı acaba?"
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)