Kovid-19’a karşı, verem aşısı mı?..
Korona, biliyorsunuz, virüsün adı. Kovid-19 ise virüsün sebep olduğu hastalık.
Kovid, koronavirüsün kısaltılmışı.. 19 ise, bu hastalığın ilk göründüğü yıl, 2019'u işaretliyor..
Virüsün mağlup edilmesi yolunda, aşı büyük önem taşıyor.
Dün bana ulaşan Şalom gazetesinde, Los Angeles Cedars Sinai Tıp Merkezi Enfeksiyon ve Bulaşıcı Hastalıklar Merkezi Müdürü Moşe Ardiyati'nin açıklamalarını okudum. Fevkalade ilginçti.
Moşe Hoca, Cerrahpaşa'dan mezun bir Türk Yahudisi..
"Biz dünyanın en iyi üniversitelerinden birinde yetiştik. Atatürk'ün, Nazi Almanyası'ndan kaçan hocalarla kurduğu Cerrahpaşa'nın Patoloji Bölümü dünya çapında bilinirdi. Onların öğrencileri, Feride Öz (Yeni kaybettik, koronadan.) Talia Bali Akyan da bizim hocalarımızdı" diye anlatıyor, geçmişini..
...Ve dünyanın heyecanla beklediği Kovid-19 aşısı hakkında açıklamalar yapıyor..
"Şu anda dünya çapında 100 klinikte aşı, 80 laboratuvarda da ilaç çalışması yapılıyor..
Ama, dünyanın doğal bir aşı süresini beklemeye tahammülü yok. Çünkü bu test, hayvanlar üzerinde yapılan deneyler etkili olduktan sonra, gönüllü insan guruplarına geçiliyor. Yani, sağlam insanlara önce aşı yapılıyor.. Sonra korona virüsü enjekte edilip, sonuç inceleniyor. Ondan sonra seri üretime geçilip dünyada kullanılması yıllar alıyor." Moşe Hoca "Dünyanın beklemeye tahammülü yok, bugün" diyor.
Çare olarak yeni yöntemler öneriliyormuş.
Mesela "gönüllü" insanları kullanarak, bulunan aşıları hemen denemek.. "Savaşta nasıl genç insanlar ölüyorsa, kovid savaşında da gönüllü gençlerin kaybı göze alınabilir" diyenler varmış..
"Bu yöntem bile süreyi en az 1 yıla indirir ancak" diyor, Moşe Hoca..
Şu anda ne yapılıyor peki?.
Dünyada aşı arayan laboratuvarların hepsi, Hollanda'dan Prof. Dr. Mihal Netea'nın yolunu izliyormuş Moşe Hoca anlatıyor..
"Prof. Netea, 1000 gönüllünün 500'üne bulduğu aşıyı, 500'üne de plaseboyu verdi bile.. (Plasebo, deneğe aşı ya da ilaç diye zararsız bir sıvı enjekte etmek). İki 500'ün sonuçları mukayese edilip aşının etkinliği ortaya çıkacak.
Prof. Netea bir başka çalışmasında da 65 yaş üzeri 1800 gönüllü ile denemeye başladı. Avustralya'da 4 bin kişi ile deney yapılıyor.
Almanya, Hindistan ve Mısır da deneylere başlıyor." Moşe Hoca "Denek gurupları ve sayısı ne kadar artarsa, aşı da o kadar güvenilir olacak" diyor.
Hocanın asıl dikkate değer açıklaması, bir istatistiğe dayanıyor.
WHO'nun (Dünya Sağlık Örgütü) açıkladığı istatistikler, verem aşısı BCG ile, Kovid-19 arasında bir ilginç ve olumlu bir paralellik gösteriyor..
Mesela Belçika, verem aşısını hiç kullandırmamış ülkesinde.
1 milyon kişide toplam vaka, 3322. Ölüm oranı yüzde 14.8.
İtalya ve Hollanda da, hiç uygulamayanlardan.
Ölüm oranları yüzde 11'in üstünde.
Düşük uygulayan İsveç ve İspanya'da ölümler yüzde 10.. Orta uygulayan İsviçre ve Danimarka'da yüzde 5.
Yüksek oranda uygulayan Türkiye ve Norveç'te yüzde 2.3.. İsrail'de yüzde 1.3. Birleşik Arap Emirlikleri'nde binde 6.
Singapur'da binde 1..
Moşe Hoca "BCG'nin bağışıklık süresi 20 yıl.. Ama bu verem mikrobuna karşı. Başka virüslerde, değişik, hatta yaşam boyu olabilir.. Ne varki, istatistikler de, tek başlarına tesadüf, yani yanıltıcı olabilir. Bu yüzden, biz BCG ile Kovid-19 ilişkisini laboratuvarlarda araştırmaya başladık. Çok vaat edip, az elde etmektense, az vaat edip çok elde etmek tercih edilir, bilimde. Bu yüzden altını çiziyorum. Gerçek bir sebep/ sonuç ilişkisi için, kontrollü klinik deneylerimizin sonucunu bekleyip göreceğiz."
Klinik deney dediği, anladınız.. Önce verem aşısı yapılıyor, gönüllülere, sonra koronavirüs enjekte ediliyor..
İşte, bu denemelerde sonuç başarılı çıkarsa, koronavirüs, verem aşısı ile durdurulabilecek..
***
Koronayı şaka gibi yaşayan kasaba..
"Koronanın da şakası mı olur" demeden önce Baarle kasabasının öyküsünü dinleyin önce..
Sylvia, 11 bin nüfuslu Baarle'de yaşıyor.. Evi ve dükkanı ayni sokakta. Kapıları yan yana..
Ne varki sokağında kapalı olan tek dükkan onun sanat galerisi.. Kapı komşusu güzellik ve kozmetik dükkanı vızır vızır çalışıyor..
Neden peki?..
Önce sayfamızdaki ilk resme bakın.. Sylvia kapalı olan galerisinin önünde duruyor. Ayaklarını bastığı yer Hollanda.. Omzunu yasladığı duvar ise Belçika'da kalıyor.
Ev kapısı Hollanda, bitişik galerisi Belçika'da..
Neden?. Çünkü bu garip kasabada sınır tam da ordan geçiyor. Yol ve kaldırımdaki + işaretleri sınırı işaretliyor.
Soldaki adam, kasabanın turizm müdürü van Gool, Hollanda tarafında.
Avrupa Birliği üyesi iki ülke de.. Bu yüzden Baarle'de yaşayanlar sınırı bile bilmezlerdi pek.. Hayatları sabahtan akşama iki ülke arasında defalarca dolaşarak geçerdi, habersiz.. Ne zaman ki korona başladı..
Bir parantez açalım mı?.
Baarle 1198 yılında, zamanın kontları tarafından, Hollanda ve Belçika arasında tam eşitlik olsun diye garip bir şekilde bölünmüştü. Sınır sadece kasabanın içinden geçmekle kalmıyordu.
Belçika tarafında 8 Hollanda mahallesi, Hollanda tarafında da 22 Belçika mahallesi vardı.
Ama hele ikisi de Avrupa Birliği üyesi, Hollanda ve Belçika arasında, sınır hiçbir anlam ifade etmiyordu. Hele Baarle'de, iyice karmaşık sınırlar sanki hiç yoktu..
Sonra korona Avrupa'ya geldi..
Belçika, virüsün Avrupa'da yayılması üzerine çok sert tedbirler aldı. Halkın özel izni olanlar dışında evlerinden çıkmalarını yasakladı.
Dükkanları tümüyle kapadı.
Hollanda ise çok yumuşak davrandı.
Dükkanlar açık kaldı. Self servis restoranlara bile izin verdi. İsteyen sokağa çıkabilirdi. Hükümet halka "Mümkün olduğu kadar evde kalmanızda, dışarıda sosyal mesafeye dikkat etmenizde yarar var" dedi, o kadar..
Belçika hükümeti Hollanda ile arasındaki 400 kilometrelik sınırı tamamen kapatıp, geçiş noktalarına kontrol koydu, iyi mi?.
Baarle'yi düşünebiliyor musunuz?. Kasabanın içinde, öbür ülke sınırları içinde kalan toplam 30 mahalleyi de katarsanız, şimdi kaç kontrol noktası var?.
Sınırda bölünmüş dükkan sahibi sadece Sylvia değil. Hazır giyim mağazası Zeeman'ın tam ortasında boyandı o + işaretleri..
Hollanda tarafı açık. O kapıdan girip tezgahtardan iç çamaşırı isterseniz, "Mümkün değil. Çamaşır rafları karşıda, Belçika tarafında kalıyor.
Orası yasak" cevabı alıyorsunuz.
Avrupa'da önlemler hafiften gevşemeye başladı ya.. Belçika tarafı Belediye başkanı toplu taşımacılığa izin verdi. Ama şu şartla..
"Otobüs, Belçika cadde ve sokaklarında giderken maske takmaya mecbursunuz.
Araç Hollanda tarafına geçtiğinde, isteyen çıkarabilir." Bu arada.. Hollanda tarafında koronadan 2 yaşlı insan öldü.
Belçika tarafında 8 pozitif test, sıfır ölüm..
Baarle'nin bu garip, bu şaka gibi halinden memnun tek kişi, iki tarafın ortak bürokratı, tüm kasabanın Turizm Müdürü van Gool!.
"Olup bitenler, Baarle'yi çok ilginç bir kent yaptı" diyor..
Düşünün dünyada kaç ülke gazete ve televizyonu Baarle'yi yazdı ve gösterdi..
Haksız mı?.
***
Sevdiğim Laflar
"Ateş de küçük kıvılcımlarla başlamaz mı? En ciddi şeylerin temelinde, en önemsiz şeyler vardır ve zaten küçük çekirdekten doğar kocaman bir ağaç."
Tebessüm
- Kurabiye ile kaplan arasında ne fark vardır?.
- Çayınızı içerken, kurabiye yerine kaplanı ısırın, farkı görürsünüz!.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)