Aşkların en güzeli...
Hayır, sembolik değil, sözlük anlamıyla "Aşkların en güzeli!."
Korona devrinde aşk bu.. Sağda gördüğünüz turuncu tulumlu İnga 85 yaşında ve Danimarka'nın en güney kasabası Gallehus'da yaşıyor. Soldaki ak saçlı Karsten ise, 89 yaşında ve Almanya'nın en kuzeyindeki Suderlugum'da.
İki kasaba arasında otomobille 45 dakikalık yol var.
Tam ortadan da sınır geçiyor. Bu sınır, Avrupa Birliği yasaları gereği hep açık.. tı.
Karsten sık sık Gallehus'a gider ve ordaki arkadaşlarını ziyaret ederdi. Bu ziyaretlerinden birinde, elinde çiçekle yolda giderken İnga'yı gördü. İki 80'lik arasında bir elektriklenme oldu.. İnga gülümsedi. Karsten de gülümseyip, elindeki çiçeği İnga'ya verdi.
The New York Times'da okuduğum öykü iki yıl önce böyle başlamış işte.
İki sevgili, her öğleden sonra sınırda buluşmaya ve piknik yapmaya başlamışlar.. İnga otomobille geliyormuş, Karsten bisikletle..
Örtüyü çimlere yayıyor, getirdikleri atıştırmalık şeyleri koyuyorlarmış. Karsten içkisini yudumlarken, dönüşte araba kullanacağı için, İnga sadece kahve içiyormuş..
Korona günlerine kadar her şey iyi gitmiş.. Salgın başlayınca, önce Danimarka, sonra da Almanya tüm sınırları kapayınca, bizim aşıkların yolu da bir bordürle kesilmiş..
Ama "Sınır tanımaz" denen aşkı bordür engeller mi?.
Her günkü pikniklerine devam etmişler. İnga ile Karsten. Bordürün kendi ülkesi tarafında oturuyor, aralarındaki bordür taşını da masa olarak kullanıyorlarmış..
İşte aynen resimdeki gibi..
Peri masalı sanki ama gerçek!.
90'a kıl payı iki insanın yaşam sevinci ve engel tanımaz sevgilerini, bugün kapkara düşünceler içinde evlerine kapanıp kahrolanlara ders ve onları daha da kahretmek için ellerinden geleni fazlasıyla yapan yazılı, sözlü, sosyal her türlü medyaya ibret olur diye köşeme naklettim..
Koronayı en kötü yaşayan Amerika'nın gazetesi, taa Almanya- Danimarka sınırına bu röportaj için muhabir yollayıp, röportaj yaptırıyor.
Biz burada popomuzun üstünde, okuyanı kahreden, umutsuzluğa sevk eden haberler ve köşe yazıları yazmayı marifet sanıyoruz.
Hepimiz koronaya karşı en iyi silahın, "İnsanın kendini iyi hissetmesi" olduğunu ezber bildiğimiz halde..
Bizi okuyanda, dinleyende "İyi hal" kalır mı?.
SABAH'ın birinci sayfası harika hazırlanmaya başladı.
Dünkü sosyal güvenliği güya dünyanın en iyisi İsveç'te yaşayan ama korona olunca, hastanelere kabul edilmeyen 4 çocuklu, 47 yaşındaki Emrullah'ın, 8 saatlik bir operasyon ve ambulans uçakla Türkiye'ye getirilip tedavi altına alınmasını anlatan manşet haberi muhteşemdi.
Okurken kendimi nasıl iyi hissettim..
Teşekkürler, muhabir kardeşlerim Hazal Ateş ve Yunus Emre Kayak!.
Keşke orda bıraksaydım okumayı..
Köşe yazarı meslektaşlarım, dünkü kendi yazılarını bir daha okusunlar, lütfen. Bu son satırı kimlere ve niye yazdığımı anlayacaklardır.
***
Yüzyılın Çocukları!..
23 Nisan Çocuk Haftası devam ediyor.. Bugün size, hep dediğim gibi 7'den 70'e tüm çocuklara yepyeni bir 23 Nisan marşı sunuyorum..
Devlet Operamızın Bas Baritonu Burak Bilgili sözlerini yazdı. Dünyaca ünlü keman sanatçımız, sevgili dostum Cihat Aşkın besteledi..
... ve 100. Yılın Çocukları çalarak, söyleyerek seslendirdiler..
YouTube girin.. "Yüzyılın Çocukları" yazın ve tıklayıp dinleyin..
İşte sözleri..
*
"Bugün meclis kuruldu,
Yüzyıl bize armağan oldu,
Ulusumuzun ünüyle,
Hoşgeldin 23 Nisan.
Atatürk'ün sözüyle,
Hoşgeldin 23 Nisan.
Hiç durmadan çalışmak,
Aydınlığa kavuşmak,
Atamızın izinde ,
Yürüyelim el ele.
Egemenlik bizimdir,
Hoşgeldin 23 Nisan,
Atatürk'ün sözüyle,
Hoşgeldin 23 Nisan.
Güneş gibi var oldu,
Ayyıldız bayrak oldu,
Ulusumuzun ünüyle,
Hoşgeldin 23 Nisan.
Atatürk'ün sözüyle,
Hoşgeldin 23 Nisan.
Seninle doğuyor günümüz
Dünyaya yayıldı ünümüz
Atamızın izinde ,
Yürüyelim el ele.
Egemenlik bizimdir.
Hoşgeldin 23 Nisan
Atatürk'ün sözüyle
Hoşgeldin 23 Nisan"
***
Şaka!..
Hürriyet'in Genel Yayın Müdürü ve en okunan yazarı Ahmet Hakan kardeşim, hafta sonunda harika bir yazı yazmıştı.. "Her şey eskisi gibi olacak" diyordu.
"Birbirimize sımsıkı sarılmaktan" başlayıp, "Roma mı, Paris mi, Londra mı" falan diye asla gerçekleşmeyecek seyahat planlarına dek, her şeyin ama her şeyin eskiye döneceğini madde madde anlatan bir keyif yazısıydı..
Ama ayni köşede "Çok fena oluyorum" başlıklı bir yazısı daha vardı..
"İkinci dalga, üçüncü dalga, virüs mutasyona girebilir, daha beter olacak laflarını işitince, tadım kaçıyor, tansiyonum fırlıyor, ateşim çıkıyor, yüreğim daralıyor, sinirlerim zıplıyor" diyordu.
Ben de Ahmet Hakan kardeşime diyorum ki..
"O zaman Hürriyet okuma!."
***
Ne güzel konserlerdi onlar!..
23 Nisan Bayram hafta sonu, TRT Müzik ve TRT2 bize harika konserler izletti.. Müzik insanın kendini iyi hissetmesi için 1 numaralı ilaç.. Evimde de, ofisimde de, televizyon daima bir müzik kanalına açıktır. Okusam da, yazsam da, müzik bilinç altıma hitap eder ve kendimi iyi hissetmemi sağlar, konsantrasyonumu da bozmaz..
Şimdi aynen öyle mesela.. Ben alt katta bilgisayarımın başındayım, yukarda salonda TV açık. Müzik sesi geliyor..
İzlediğim beni en çarpan konser, Gülhane Parkı'ndan canlı yayındı..
Yıllar önceki Kaygısızlar devri gibi.. Mazhar ve Fuat!.
Can kardeşim Özkan, kemoterapi gördüğü için doktoru izin vermeyince, ikili çaldılar..
Ama ne çaldılar!.. Mazhar bile gitar çaldı, yıllar sonra ilk defa..
Ve Gülhane Parkı.. Lale zamanı.. Kırmızı lalelerden oluşan, lalezar önde.. Beyaz papatya tarlası arkada.. Bayrağımın renklerinin ortasında da, Mazhar'la Fuat..
Çekimler nasıl harika..
Alphonse de Lamartine'e "İstanbul..
Orada, insan gözünün yer yüzünde görebileceği en muhteşem manzarayı ortaya çıkarmak için Tanrı ve insan, sanat ve doğa el ele vermişler" dedirten, dünya güzeli kentimizden, dünya güzeli manzaralar.. "Lamartine az bile söylemiş" dedirten görüntüler..
Altın Boynuz, Haliç.. Haydarpaşa/ Kadıköy siluetleri.. Üsküdar, Kız Kulesi..
Galata tarafı.. Galata Kulesi ve etrafı..
Ayasofya.. Sultanahmet.. Cennet park..
Nazım'a "Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda" dedirten cennet köşesi..
"Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda, Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril.
Koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var, Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir. Şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım."
Çekimler öyle şiir gibiydi. Kutlarım TRT.. Kutlarım konserin gerçekleşmesini sağlayan İstanbul Valisi..
Konser sonrası kutlamak için Fuat'ı aradığımda itiraf ettim..
"İnan, dinlemekten çok seyrettim, konserinizi.."
*
Öteki konser notlarım da gelecek..
***
Kumar siteleriyle savaş!..
Aslında bu yazıyı bir hafta evvel yazacaktım, ama bilerek bekledim.. Gelişmeleri görmek istedim.
Cebim karantina günlerinde yeniden yasadışı kumar sitelerinin tuzak reklamlarıyla dolunca, konunun aciliyeti yüzünden doğrudan Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak'a bu köşeden seslenmiştim. Daha o sabah Basın Danışmanı M. Ali Berber aradı.
Bakan bizzat emir vermiş..
"İlgili birimlerin başında olanlar hemen arasın bilgi versinler" diye.. M. Ali Bey "Sizi Bilişim Hizmetleri ve MASAK'tan (Mali Suçlar Soruşturma ve Araştırma Kurumu) arayacaklar. Ne zaman uygunsunuz" dedi.
"Her zaman" dedim.. Evde oturup duruyoruz, zaten..
Hemen başladı aramalar..
Önce Bilgi İşlem'den.
İşlenen iki suç var ya.. Birincisi, önceden izin almadan cebe reklam yollamak..
Bu suçun hem de nasıl şiddetle izlendiğini anlattılar..
Sonra, asıl yasadışı kumar suçunun takipçisi MASAK Genel Müdürü Hayrettin Kurt aradı..
Uzun uzun konuştuk. Kumar siteleri, Kıbrıs çıkışlı.. Orda yığınla gazino varya, o kaynaklı olanı da varmış.
Kendileri site yasa dışı site kuran, ya da çeşitli kumar mafyalarına bağlı çalışan, dolandırıcı ve sahtekarlar da..
Bunlarla mücadele için Emniyet Müdürlüklerinde "Siber Suçlar Şubesi" de kurulmuş..
Ardından sayfalar dolusu bilgi notu geldi. Savaşın yollarını anlatan..
Yazmak için, gazetenin sayfaları zor yeter. Hepsini okudum..
İçim rahatladı ama, yazmadan hafta boyu beklemeye karar verdim.
Sonunda bu defa sadece cuma günü öğleden sonra TRUVA diye tek reklam düştü cebime..
Bunlar adlarının sonuna bir kelime ya da sayı ekleyen siteler. Birine ulaşım engellenince, o ek kelime ve rakam otomatik değişiyor ve site devam ediyor. Yani yok etmek aslında zor..
Ama ben inandım, siz de inanın, mücadele müthiş..
Bize düşen, bu dolandırıcı ve sahtekar mafyasına alet olmamak..
Cebinize düşen kumar sitesini hemen iliniz Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlar Şubesine bildirin ve "Bedava" tuzaklarına sakın kapılmayın!.
Unutmayın.. Size olta atanlar, sahtekar ve dolandırıcı..
***
TEBESSÜM
Sosyal Sigortalar Başhekimi "Tüm testleriniz, kontrolleriniz mükemmel çıktı. Şimdi bizden başka bir isteğiniz var mı" dedi.
"Var" dedi adam.. "Beni kısırlaştırmanızı istiyorum.."
"Bu çok önemli bir karar" dedi, Başhekim.. "Ailenize danıştınız mı?."
"Hepsine sordum" dedi, adam.. "15'e 2, benim fikrimden yanalar.."
SEVDİĞİM LAFLAR
"Fırsatlar, onları görenler içindir. Arının iğnesi var. Ama balı da var. O zaman her olumsuza iyi bakın ve ondaki olumluyu çıkartın."
Wolfgang Riebe
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)