Beethoven ve Teoman ilişkisi...
Ülkemizdeki koronavirüs önlemlerinin ilk günlerini yaşıyoruz..
Yaşamımızda ailenin her bireyi olarak önemli değişiklikler var. Ve de, en önemlisi, hemen hepimizde endişeler..
Bu hafta sonu için yapılmış kim bilir kaç program iptal edildi.
Aile toplantıları, brunchlar, öğle akşam yemekleri.. Yakın mesafeli kent dışı geziler..
Hatta uçakla gidip gelinen uzaktakiler..
Perşembe günü Erman Hocam, bizim Kale Arkası'nda anlattı. Bodrum'da yaşıyor yıllardır. Program için İstanbul'a gidip geliyor.
"İlk defa Bodrum uçağı bomboştu" dedi..
Yani endişe ve korkunun ilk tepkisi kalabalıklardan kaçmak olmuş.. Yani evde kalmak..
Evde kalan ne yapar?.
Ya ekranlara kapanır.. Akıllı telefon, tablet, bilgisayar, televizyon..
Seyreder, yazışır, ya da bilgisayar oyunlarına kaptırır kendini..
Ya da okur?.
Benim işim yazmak.. Yani benim muhatabım okurlar.. Gazeteden, ya internetten okuyanlar..
Bu "İlk Ev Hafta Sonu" için onlara hafif, hoş şeyler yazmak istedim.. Hem keyif verecek, hem de moral yükseltecek..
İşte günlerdir önümde duruyor..
Ülke gururumuz bir genç kadın var.
Ondan söz edeceğim.. Aslında Kadınlar Günü'nde en az tam sayfası olmalıydı..
Nisan Ak!.
Dünyanın sayılı kadın orkestra şeflerinden.
Resmi sayfamda..
Şu anda Amerika'da Aiken Senfoni Orkestrası, Bruch ve Columbia Oda Orkestraları'nı yönetiyor.
Türkiye'ye de gelip gidiyor. Geçen ay gelmiş.
Buluşamadık.
Temmuz'da gene konser yönetmek için burda olacak.. Geçen geldiğinde TRT2 yakalamış.
Hayat ve Sanat Programı'nda tanıtmış, bu hem besteci hem şef genç Nisan'ı..
Nisan Ak'ı bana Nilgün Banguoğlu kardeşim tanıttı.
Nilgün, uzaktan da olsa akrabamız sayılır, emekli Büyükelçi Ahmet Banguoğlu'nun eşi.
Sanatsever.. Genç yeteneklere destek olmak için çırpınır, başarır da..
Nisan'ı ona anlatmışlar..
Hemen kolları sıvamış, destekler, sponsorlar bulmuş, başta yakın dostum, bir başka müzik âşığı eski Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Burhan Karaçam'ın destekleriyle Amerika'da burslar temin etmiş. Nisan eğitimini dünyaca ünlü müzik kolejlerinde sürdürmüş. Şimdi doktora yapıyor bir yandan da..
YouTube'da kendi köşesi var..
"Nisan Ak" yazarsanız karşınıza çıkar.. Orada, müzik, genellikle klasik müzik konuşuyor. Ama nasıl basit, nasıl kolay anlaşılır bir dille.. Anlamak da sevmek demek, değil mi?.
Kemal'le tıkladık YouTube'da ve karşımıza, başlıktaki olay çıktı..
Klasik müziğin en büyüklerinden Beethoven ile, Türk Rock Müziğinin önde gelenlerinden Teoman'ın meğer ne yakın ilişkisi varmış..
Nisan, piyanosunun başında önce 5.
Senfoni'nin girişini çaldı..
"Ta ta ta.. Taaaaa!." Üç kısa bir uzun.. Ve Beethoven'in bu akoru senfoni boyunca nasıl tekrar ettiğini anlattı..
Ve geçti Teoman'a.. Onun en ünlü şarkısı Paramparça'ya.. Orda da giriş ayni akorla.. Üç kısa, bir uzun..
İnsanın içine işleyen, bir ilgi, sevgi, sempati, benimseme yaratan akormuş bu..
Şimdi siz de isterseniz, YouTube'a girin "Nisan Ak" yazın ve çıkanları izleyip hem eğlenin, hem öğrenin.. Hem de benim şu an yaptığım gibi anlatacak bir şeyleriniz olsun. Okuma, dinleme ve öğrenmenin en önemli sebebidir, anlatacak bir şey kazandırmaları..
Ya da, akıllı telefon, tablet, ya da bilgisayarınızda "nisanak.com"u tıklayın.
Onun hakkında her şeyi öğrenin. Neler yaptığını ve neler yapacağını da gurur duyun.
Bu genç Türk kadını ile gurur duyun ki keyfiniz yerine gelsin. Moraliniz düzelsin.
***
Yaşa İmamoğlu... Çok yaşa, e mi!!!
"Bizim gazetenin önü korna gürültüsünden geçilmiyor" dedim, hemen oraya bir "Korna Yasağı" levhası dikti.
Resmini çekip "Görünmüyor" dedim.
Hemen o gün, ordan çıkardı. Yukardaki resimde gördüğünüz gibi, öndeki direğe taktı ve görünür hale getirdi.
Şimdi İstanbul sessiz artık..
Kornalar kullanılmaz hale gelmek için bu levhayı bekliyorlardı.
İmamoğlu yaptı işte..
Her sözünü, her vaadini böyle yaparsa, İstanbul'da "Her şey çok güzel olacak.." Şimdi inandınız mı?.
O zaman hep beraber bağıralım..
"Ya ya ya!.. Şa şa şa!.. İmamoğlu Başkan çok yaşa!.."
***
Paralı askerler!..
Çok midem bulanıyor ama, söylemem lazım.. Spor servislerimizde "Paralı askerler" olduğuna inanasım geliyor..
Hayır, "Ayni ajans"tan değil, ayni kaynaktan, rakip gazetelere gelen ayni haberler midemi bulandırıyor..
Yahu, Fenerbahçe, Yönetim şaşkınlığı, aczi yüzünden hâlâ hoca arıyor.. Kimlerin adı ortaya atıldı.
Halen boşta biri var.. Türk.. Kalitesini ispatlamış..
Fener'i de geçmişte şampiyon yapmış bir Hoca var..
Mustafa Denizli..
Bin isim ortaya atıldı, Denizli adına rastladınız mı?. Ama bu ülkede ne zaman Milli Takım'a, ya da Üç Büyükler'e hoca lazım olsa, adı geçen, yaşı yetmiş, işi bitmiş Lucescu, onlarca defa "Tamam" diye haber oldu..
Şimdi bazı spor muhabir(!) ve yazarları(!) Lucescu'nun adamı değil mi, sizce de?.
Peki bu algı operasyonu, meslek dilinde "Zarf atmak" bedava mı yapılıyor, sizce?.
Galatasaray'da Fatih Terim'i öven, yücelten haberlerin, yardımcıları tarafından Galatasaray muhabirlerinin kulaklarına fısıldandığını emin kaynaklardan öğrenmiştim.
Bu hafta gene bol bol Fatih Terim sayfaları yapıldı..
Benim de gene midem bulandı işte!.
***
İmam ve cemaat!..
Mersin'de iki trafik polisi, araba sürerken cep telefonu ile konuşan birini durdurmuş. Araba kullanırken cep telefonu ile konuşmak, istatistiklere göre en büyük kaza sebebi..
Bu iki polisin yaptığı alkışa layık. Çünkü genelde bizim polisler bu suçun yüzler, binlerce defa gözlerinin önünde işlenmesine aldırış etmezler..
Sivil sürücü arabasından inmiş, iki polisin yanına gelmiş "Ben Mersin/ Mezitli İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde Komiser Yardımcısıyım. Benden evrak isteyemezsiniz.
Size haddinizi bildireceğim" demiş. Dediğini de yapmış.
İki polis ertesi gün Mersin Emniyet Müdürlüğü'ne davet edilmişler. KOM Şube Müdürü (Bu şubenin işi Kaçakçılık ve Organize Suçlarla uğraşmaktır. Demek komiser yardımcısına ceza kesmek, polis içinde mafya kurmak oluyor), yanında, "Size haddinizi bildireceğim" diyen komiser yardımcısı, iki polise fırçaya başlamışlar. KOM Müdürü, Komiser Yardımcısına "Bunları şikayet edeceksin. Suç duyurusunda bulunacaksın. Ben sonuç alana kadar uğraşacağım" demiş.
Şimdi diyorum ki..
"Ben de bu işle sonuna dek uğraşacağım.." Eloğlunun İçişleri Bakanı, kendisini yolda çeviren polislere ödül verirken, bizdeki İmamlar, gaz çıkarmayı da geçtik, alenen, resmen ortaya ediyorlar ki, cemaate yapacak şey kalmasın!.
Göreve geldiği gün, birinci hedefinin trafik olduğunu açıklayan, genelgeler yayınlayan, sorunların çözümü için bir kitapçık hazırlatıp, her ilgiliye bu arada bana da yollayan İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'ya doğrudan hitap ediyorum şimdi..
Bu rezil, bu çirkin bu "Kötü" örnek karşısında susup oturacak mısınız?.
Bakanlığınızdaki en küçük bürokratın bile "Trafik kurallarını hiçe sayma özgürlüğü" mü var?.
Onu mu ilan edeceksiniz?.
Ya da ibreti âlem bir eylem yaparak, bütün polis teşkilatını hizaya mı getireceksiniz?.
Yani o iki trafik polisine ödül ve o müdürle, o komisere en ağır ceza!.
Sonucu alana dek konuyu kapatmayacağımı herkes bilir..
***
Sevdiğim Laflar
"Yaptıklarını çok iyi anlatan kimselerin elinden iyi iş çıktığı pek görülmez." Montaigne
Tebessüm
Kayısı, incir, mısır, yiyip üstüne su içip, soğuk taşa oturun. Hâlâ ishal değilseniz sizden sır çıkmaz. (Teşekkürler Utku)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)