İmamoğlu’na bir lüzumsuz yazı..
"Yalnız değilsiniz" mesajı o acılı, o perişan insanlara böyle verilirdi ancak..
Ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu orada gördük.
Bu da bir "Yalnız değilsiniz" mesajıydı.
"Bakın ben iktidar değilim.. Benim yöreyle doğrudan hiçbir ilgim yok. Ben İstanbul Belediye Başkanıyım ama gene de burdayım. Yanınızdayım..
Felaket, afet zamanlarında aramızdaki uçurumlara rağmen, hepimiz bir olur,, birlik oluruz. Onu görün diye burdayım" mesajı!..
Ne güzel bir jestti bu?.
Ama ertesinde gelen görüntüler bir çuval inciri berbat etti.
İmamoğlu, deprem bölgesinde TV kameramanları ve gazete foto muhabirlerine poz verir vermez, ayrılmıştı.
Yeni resimlerinde Erzurum'da neşe içinde ailesi ile kayak yapan bir İmamoğlu vardı..
Erzurum'a tatile giderken, şov için Elazığ'a uğrayan İmamoğlu görüntüleri..
Tabii, tatil herkesin hakkı.. Tabii yapacaktır. Hele aile ile tatil yaparken örnek olmak muhteşem bir iştir..
Ama hayatta başarının en önemli kuralıdır.
Mesele "Doğru olanı yapmak" değildir.
Başarı "Doğru olanı doğru zamanda yapmaktır." Elazığ'da yıkılan binanın o felaket kolonlarına rağmen iskan izni vereni şimdi cezalandırmak, gidenleri geri getirir mi?.
Zamanında o izin verilmese, o bina da şimdi etrafını çepeçevre çeviren öbür binalar gibi ayakta olurdu.
Televizyon görüntülerine bakın.. Etraf İstanbul surları gibi ayakta. Bir bu ortada çökmüş..
Belli.. Birileri çalmış.. Birileri de göz yummuş.
Neyse bu konuyu ayrı yazacağım haftaya..
Bugün konum İmamoğlu..
Şimdi "Erzurum'da ailemle tatil yapmak benim hakkım" diyen İmamoğlu'na soruyorum..
"Bakanlarını Elazığ'a yollayan, ardından kendi de giden Cumhurbaşkanı'nı ertesi gün ailesiyle Palandöken'de kayak kayarken görseydik ekranlarda, neler olurdu bu ülkede bir düşünsene..
En başta "sen" nasıl kıyamet koparırdın?.
Beylikdüzü'nün harika Belediye Başkanı iken "Her şey çok güzel olacak" diye İstanbul'un başına geldin. Orada da harikalar yaratacağına inancım vardı.
Biliyorsun, çok iyi..
Ama birden değiştin İmamoğlu.. Birden her "1 numara" olanların etrafını saran zehirli sarmaşıklar seni de kapladılar.
Gerçek dostlarından koptun. Bu zehirli sarmaşıkların kanına akıttıklarıyla, İstanbul'un gelmiş geçmiş en iyi belediye başkanlarından biri olma idealinden koptun.. Gözünü hırs bürüdü..
2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı olmak hırsı..
İstanbul'u unuttun.. Türkiye çapında şovlara başladın..
Elazığ'a gidişin de şovdu ama ne yazık ki, onun şov olduğunu muhaliflerin yazmadı, kendin kanıtladın..
Neyse.. Tatil yaptın, rahatladın..
Şimdi otur ve düşün İmamoğlu, geldiğinden bu yana İstanbul için ne yaptın?.
İstanbul halkının, Tuzla'dan Anadolu Hisarı'na, Beylikdüzü'nden Sarıyer'e İstanbul halkının hatırlayacağı, "İmamoğlu geldi de, şunu yaptı" geçtik onu, "İmamoğlu geldi de şunu düzeltti" dedirteceğin ne yaptın ha?.
Kasımpaşalı mütevazi bir ailenin, İETT amatör takımında futbol oynayan çocuğu Recep Tayyip Erdoğan, bugün, Ortadoğu'yu ve Akdeniz'i planlayan uluslararası kongrelerin, eylemlerin, söylemlerin liderlerinden biri. Dünya liderlerinden biri.. Trumplar, Putinler, Merkeller, Macronlar ya yanında, ya telefonunda.. Öylesi..
Erdoğan bugünkü yerine, İstanbul Belediye Başkanlığı'ndaki başarılarıyla geldi.
Doğru.. Seçildiği zaman şanslıydı.
Birincisi, solda o kadar bölünme olmuş, o kadar parti seçime girmişti ki, yüzde 24 oy, kazanmasına yetti.
İkincisi.. Zamanın CHP'li Başkanı Nurettin Sözen öyle bir enkaz bırakmıştı ki, ne yapsa göze batacaktı.
Ama o çok daha fazlasını yaptı ve..
İşte bugüne geldi.
Peki sen İmamoğlu?.
İstanbul halkı seni kayak yaparken hatırlayacak.. Elazığ ve Malatya da..
2023'de unutacaklar ve sana oy verecekler mi sanırsın?.
Görünüşe göre yerine gelecek talihliye, Nurettin Sözen gibi bir "Şans Topu" bırakacaksın..
İmamoğlu kendine gel..
Beylikdüzü'ndeki İmamoğlu ol, yeter!.
*
Şimdi başlığa takılan ve "İmamoğlu'na lüzumsuz bir yazı" lafının nerden çıktığını merak edenler olacaktır.
1. İmamoğlu'nun o dört yanını dolayan zehirli sarmaşıklardan kurtulup bu yazıyı okuyacağını sanmıyorum.
Basın bürosu önüne koymaz.
Koysa da okumaz, zaten.
2. Diyelim okudu.. Zerre aldırmaz..
Onun için "lüzumsuz" dedim, işte..
Ama onun eski bir dostu olarak, bu lüzumsuz yazılara devam edeceğim..
Nasrettin Hocalık yapacağım..
"Ya tutarsa?.."
***
Batsın kere batsın!..
Abdi İpekçi Caddesi'ndeki kaldırım kafelerini darmadağın eden Şişli Belediyesi için yazmıştım, "Belediyeciliğiniz batsın" diye..
O belediyenin "Medya Müdürlüğü" cevap yazmış bana..
"Müdürlük" soyut bir makam..
Nasıl yazı yazar?. Müdür diye maaş alan biri yok mu?. Niye adını imzasını saklar?.
Şundan saklar..
Yazdığına kendi de inanmıyor, utanıyor da ondan..
Efendim, belediye yönetmelikleri..
Cart curt ve ne müthiş laf!.
"Halkın kaldırımda yürüme hakkı.." Hadi ordan..
Gelsene benimle beraber de o Şişli kaldırımlarından yürüyelim bakalım..
Yürüyebilirsek..
Vızır vızır geçen motosikletler o kaldırımlarda.. Hatta "Araç girmesi yasak" diye trafiğe kapadığınız yollarda kaç defa motosiklet eziyordu beni..
Park etmiş, yüzlerce, binlerce araba o kaldırımların üstünde..
Ama halkın ucuz eğlencesi, hele içerde sigara yasak olduğundan, bir sigara yakıp kahve içeceği o üç masa, beş sandalye "suç" öyle mi?.
Halkın yürüme hakkını gasp ediyor, öyle mi?
"Yıkılmalı" öyle mi?.
Yıkmaktan başka bir şey bilmez mi, sizin belediyeciliğiniz?
Size dünyadan örnekler verdim..
Gidin de görün.. Şişli de para bol.
Size bilet de alır, harcırah da verir..
Gidin görün, bulvar bile değil, ara sokak kahvelerini Paris'te.. Hem de benim vergilerimle keyif yaparsınız, belediyeciliği öğrenirken..
Bugün, İstanbul halkının dörtte üçü trafiğin içinde yürüyor, kaldırım bulamadığı için.. O İstanbul Belediyesi de senin partinde üstelik..
Göstereyim mi sana, adını yazmaktan utanan müdür? Göstereyim mi sana, akan trafiğin içinde yürüyen binleri.. Onbinleri...
O zaman daha da utanırsın..
Tabii öyle bir duygun varsa?.
***
Sahipsiz İstanbul!.
"İstanbul sahipsiz" demekten dilimde tüy bitti..
İşte günlerden beri hemen her gece elektrikler kesiliyor.. Sabah kalkıyorum. Elektrikli aletlerin çoğu durmuş evde.. Hadi teker teker yeniden çalıştır..
Yahu bu kadar çok ve sık elektrik kesilen kentte, bir sorumlu makam çıkıp da açıklama yapmaz mı?.
Hadi onlar umursamıyor..
Yahu bu ülkede satılan gazetelerin yüzde 90'ı İstanbul'da basılıyor..
Bu şehre sahip bir gazete, bir gazeteci olmaz mı?.
Arıza mı var?. Kesinti mi var?.
İhmal mi var?.
Alooo?. Merak eden yok mu?.
***
6222 Savcıları!.
Dün Cengiz'in (Semercioğlu) köşesinde okudum..
6222 özel savcıları var ya hani.. 6222 Futbolda Şiddet Yasası'nı ihlal edenleri takiple özel olarak görevlendirilen savcılar!.
Türk tiyatro ve televizyonlarının en sevimli oyuncularından Rıza Kocaoğlu için soruşturma açmış, bu 6222 savcılarından biri..
Niye?.
Göztepe pırıl pırıl, harika bir stada sahip oldu ya.. Bu statta ilk maçı geçen hafta Beşiktaş'la oynadı ya..
Rıza İzmirli.. Babası da..
Baba/oğul candan, yürekten Göztepeliler.. Hatta baba İsmail, Göztepe'nin amigosu..
Yeni stadın açılış maçında baba/oğul, saha kenarında, coşku ve sevinç içindeki Göztepe taraftarına üçlü çektirmişler..
6222 savcısına göre suçları bu, iyi mi?.
Peki ya 6222'yi değil sadece, İnsanlığı da yok eden, futbolda rekabetin yerini, düşmanlığın alması, sokaklarda bile savaş çıkması için haftalardır çığlıklar atan, deprem, afet, felaket bile dinlemeyen Ali Koç için "çıt" dedi mi, bu 6222 özel savcıları ha?.
Bu ülkede "adalet" de gücünün yettiğine mi işliyor, Sayın Adalet Bakanım?.
Sayın Hâkimler, Savcılar Yüksek Kurulu üyelerim!.
Ve de siz Sayın Milletvekillerim?.
Büyük kulüplere gelince hiç uygulanmayan, hükmü sadece Göztepe'ye söken bu yasayı tümüyle kaldırmayı ne zaman düşüneceksiniz?.
***
SEVDİĞİM LAFLAR
"İnsanların yüzüne iyi bakın, acısı çok olanın gülüşü çok güzel olur."
Dostoyevski
TEBESSÜM
İnsanlar yeni fikirlerden niye korkarlar ki?. Başımıza ne geldiyse eski fikirlerden gelmedi mi?.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)