Rezil oynadığı, daha doğrusu hiç oynamadığı maçta oyundan alınırken, kendisini hem de nasıl haklı olarak protesto eden seyirciye "O.Ç." diye küfür eden Belhanda adlı ruhsuz ve rezil adamı korumak, hatta kurtarmak için uğraşan kişiye bakar mısınız?.
Galatasaray'ın Hocası, ama ne yazık ki Belhanda'nın "Manevi Babası" Fatih Terim!. Terim, öyle bir manevi baba ki, o Belhanda'ya forma vermek için, Galatasaray'ın öz evlatlarını yok etti..
Mesela, sadece Galatasaray'ın değil, Milli Takım'ın da kaptanı, lideri Selçuk İnan'ı öldürdü.
Mesela, Galatasaray'ın geleceği genç Celil'i sildi, attı.. Hazırlık maçlarında hem de nasıl göze batınca "Ya Belhanda'nın yerini alırsa" korkusuyla bir daha kulübede bile oturtmadı.
En Galatasaraylı yıldızlar, biraz da Terim'in işaretiyle tribünler tarafından protesto edilirken, "Gık" demedi. Canına minnet..
Onları takıma koymaz oldu. Hatta kovdu, yolladı.
Amma velakin, o ruhsuz, o sadece kendisi için oynayan, durmada kaptırdığı toplar için dahi geriye koşmayan Evlad-ı Manevisi ıslıklanınca, coştu..
Kendisini ıslıklayan Galatasaray Seyircisine Fransızca "O. Ç." diye bağıran adamı savundu, iyi mi?.
Fatih Hocam, Belhanda o küfürü Galatasaray seyircisine değil, "Sana" etseydi, şimdi neredeydi söyler misin?.
Alaçatı'yı hatırlıyorum da..
Ama sen Hocam, sen bu rezil adamı savundun. Savunmak için de, en ağır hakarete uğrayan Galatasaray seyircisini küçümsedin. Onlara laf soktun.
"Onlar taraftar değil, seyirci" dedin..
Onlar taraftar Hocam.. Onlar hem de nasıl taraftar!.
Orada olmak, o takımı izlemek, desteklemek için para ve zaman harcıyorlar, hem de ömür boyu. Öyle Galatasaraylı onlar..
Ve her zaman Galatasaraylı..
Sen de Galatasaraylısın Hocam.. Ama profesyonel. Galatasaraylı olma karşılığı milyonlar kazanırsın. Bir bölümünü de o amatör, o gönüllü "Seyirci" diye aşağıladıkların öder..
Sen yarın başka milyonlar için başka kulüplere gidebilirsin. Ama onlar hep orda kalırlar. Hep Galatasaraylıdırlar..
Belhanda rezili işte o Galatasaraylılara sövdü ve sen Belhanda'nı korudun..
Utanma yoksunu adam, bir tweet atarak "Güya" özür diledi.
"Yaşananlardan dolayı özür dilerim.." "Yaptığım halttan" değil.. "Yaşananlardan dolayı.." "Yaşananlar" ne demek Rezil adam?. "Yaşananlar" karşılıklı bir olayı anlatır.
Ortada karşılıklı bir durum yok. Yaşanan yok.. "Senin yaşattığın" bir skandal, bir facia, bir rezillik var..
Sen Galatasaray seyircisine "O. Ç." dedin.
Bunun nesi "Yaşanan!." O seni beğenip alkışlarken iyi de beğenmeyip ıslıklarken "O.Ç." mu oluyor, o tribünler ha?.
Fatih Hocam, sana soruyorum tekrar..
Belhanda bu küfürü oyundan aldığın için sana etse ve sonra "Yaşananlardan dolayı özür dilerim" dese, kabul eder miydin?.
Bana değil, kendine, vicdanına yanıt ver..
Ama sen şimdi "Onlar taraftar değil, seyirci" diye aşağıladığın, suçu yüklemek istediğin insanlar var ya.. Onlara iyi bak..
Belhanda'nın hakaretinin ucu sana da dokunur. Çünkü sen de ne zamandır seyircisin.
Onlar tribünde sen saha kenarında..
Galatasaray tarihinde bu kadar kötü futbol oynamadı.
11, hatta yedekleri de dâhil silme yabancılarla sahaya çıkardığın paralı askerler ordusu, en ruhsuz, en zevksiz ve en sonuç almaz futbolu oynuyor, aylardır.. Şampiyonlar liginde daha gol atmayı başaramadılar.
Son on Avrupa maçında galibiyeti yok, Ali Sami Yen'in 1905'te "Yabancıları yenmek" amacı ile kurduğu Galatasaray'ın.
..Ve sen bu takımı, bu ruhsuzları, bu berbat futbolu seyrediyorsun aylardır Hocam.. Sadece seyrediyorsun.
O zaman asıl seyirci kim?.
Şimdi önünde Beşiktaş maçı var. Lafa bakarsan derbi.. Oynanan futbola bakarsan, üçüncü lige terfi için play off maçı düzeyinde bile değil. Çünkü orda futbolcular, hiç değilse ölesiye koşar, çırpınır, didinirler..
Bu Beşiktaş'ı gözüne kestirdin Hocam..
Bu Beşiktaş'ı yenersen kendini kurtaracaksın.
Ama yetmiyor. "Belhanda'nı da kurtarma" planları yapıyorsun.
Derhal kovman gereken adamı, oynatmak, onu "O. Ç." dediği insanlara kabul ettirebilmek için ortam yaratmaya çalışıyorsun.
Medyada, hele Fener kalesi medyada "Belhanda oynasın" diye ölenler var.. "Oynasın ki, daha da beter olsun Galatasaray" taktikleri içinde, haber ve yorum yapıyorlar.. Oralarda emir kulların da var. Sen ne dersen o yazılıyor, istemediklerine otosansür.. Onlar da el ele vermiş, Belhanda oynasın da Galatasaray iyice parçalansın, iyice batsın diye.
Niye bütün duran topları Belhanda'ya attırıyorsun.. Vurduğu bir topa, biri vurur da gol olursa "Asist Belhanda" olacak ya..
"Galatasarayı Belhanda kurtardı..
Galatasaray Belhanda ile kazandı" olacak..
Ne diyeceğimi, ne yazacağımı bilemiyorum..
Şaşkın halde olduğumu itiraf ederim..
Geldiğimiz yere bakar mısınız?.
***
Bir "Esrarengiz" sergi ki?.
Yani niye bu kadar geç gittim, bu kadar geç gördüm ve bu kadar geç kaldım yazmak için?.
Kendime bu kadar kızdığımı hatırlamıyorum..
Yapı Kredi Bankası'nın Galatasaray'da bir Kültür Sanat Merkezi, bu merkezin içinde de bir sergi salonu vardı.
Şimdi Pera Müzesi Müdürü Özalp Birol, bu merkezin başındayken her ama her sergiyi haber verirdi.
Randevulaşır giderdim mutlaka. Özalp ayrıldı. Bina uzun süren tadilata girdi ve koptuk..
Sevgili Dostum Kubilay Tuncer olmasa, haberim bile olmayacaktı.
Kubilay, bizim TRT'de efsane olan hafta sonu canlı Tele Pazar yayınımızın en sevilen şovunu sunardı.. İnsanları hem güldürür, hem de yaptığı sihirbazlık numaralarıyla şaşırtırdı.
O aradı..
"Ağbi, Yapı Kredi Galatasaray'da 'Abrakadabra' diye çok ilgini çekecek bir sergi var.. Haftada iki gün, ben de bu sergi kapsamında bir mini şov yapıyorum" dedi..
"Bugün.. Yarın.. Haftaya.." Klasik ihmaller. Bir baktım ekim sonu gelmiş. Sergi 3 Kasım'da, yani haftaya pazara kapanıyor.
Kubi'nin şovunun olduğu perşembe günü Beşiktaş maçının ilk yarısından vazgeçerek gittim.
Önce sergiyi gezdik..
Girdik.. Bir metre boyunda falan bir sütun.. Sütunun tepesinde bir şapka duruyor..
Harika!.
Yok canım. Sapıtmadım. Harika!..
Çünkü şapka sütunun 20 santim üstünde, havada duruyor.. "Yer çekimsiz şapka!." Bir güzel tablo var duvarda.. Önünde bir adam. İçine düşecek kadar eğilmiş, bir ayrıntıya bakıyor.. Ben de gittim, eğildim, bakıyorum.. Ayrıntıya değil, adama.. Çünkü canlı değil.. Madam Tussaud müzesindeki gibi canlandırma..
Ondan sonra hep irkilerek gezdim..
Orda gördüğüm duvara dayanmış adam, yorulmuş bir seyirci mi?. Köşede sandalyede oturduğu yerde uyuya kalmış güvenlik görevlisi, canlı mı, yoksa o da sergilenen eser mi?.
Harika.. Her şey harika..
Halil Altındere sanatçının adı..
Bizde bilen pek yok, ama dünyaca ünlü.. Dünyanın en ünlü sanat olaylarından Venedik Bienali'nde üç eseri sergilenmiş iyi mi?.
Ah benim medyam ah!.
Bu sergi için tam sayfalar ayrılmalı, bu Halil Altındere tüm ülkeye tanıtılmalıydı..
Bir ikoncan dizi, bir futbolcu başparmağı kadar yer ayıramadık bu koskoca sanatçıya, bu harikulade sergiye..
Kubilay beni tanıştırdı bu çok mütevazı, alçak gönüllü Halil'le.. Yapı Kredi, harika bir dev kitap hazırlamış, Halil ve Sergi için.. Bana imzaladı. Hafta sonu başına oturacağım..
Akşamın kapanışını Kubi'nin hem de nasıl şirin, hem de nasıl neşeli, Sihirbaz Şovu ile yaptık..
Her zamanki gibi harikaydı Kubilay Tuncer.. Onun şovlarının son gecesiymiş.
Sergiyi gezmek için tamı tamına bir haftanız var.. Gidin, ama mutlak çocuklarınızla gidin..
Bu arada, içimi rahatlatan bilgi.. Eylül başından beri açık olan sergiye ilgi çok ama çok iyi olmuş, medyanın sessizliğine rağmen!.
***
Başlıyoruz!..
Efendim, başlıyoruz.. Geçen mayısta okullar kapanırken bıraktığımız Pazar Sabahları Kahve Konserleri'ne bu hafta gene konservatuar öğrencileriyle başlıyoruz..
Kadıköy'deki, Karaköy İskelesi ikinci katındaki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin o çok şirin ve gerek kitap, gerek hediyelik eşya bakımından çok zengin İstanbul Kitapevi ve kafesinde, harika manzaralı bir ortamda saat 11.30'da, kahvelerimizi yudumlayarak Mimar Sinan Üniversitesi gençlerini dinleyeceğiz.
Ayçin Sürücüler (Mezzo), Ayşe Bergin, İzel Sezer, Arın Su Özbülbül (Soprano). Önder Cebeci (Piyano) çalıp söyleyecekler.
Neler mi?..
Cemal Reşit Rey, Muammer Sun, Serdar Yalçın, Erdal Tuğcular, Yalçın Tura ve Hasan Uçarsu'nun düzenledikleri birbirinden güzel halk türkülerimiz..
Giriş serbest..
Kaçırmayın sakın.. Geçen yıllardan biliyorum.
Bir tehlikesi var. Bağımlılık yaratabilir..
***
Bu ne iş!.
Geçen sezonun lig ve kupa galiplerini karşı karşıya getiren Voleybol Süper Kupa maçında Galatasaray, Fenerbahçe'yi 3-2 yendi.. Eski haber.. Benim için yeni olan..
Bir haber kanalında alt yazı geçiyor..
"Galatasaray HDİ, Fenerbahçe HDİ'yi 3-2 yendi.." İki takımın Voleybol şubesinin adı da HDİ, iyi mi?.
Neymiş bu HDİ, aradım.. Sigorta Şirketi..
HDİ iki ezeli rakibe sponsor olmamış, ikisine de ortak olup, ikisine de adını vermiş iyi mi?. Yani Voleybol liginde iki HDİ var..
Yahu olur mu?.
Diyelim, Fener HDİ ile, Galatasaray HDİ oynuyor. Fener kazanmazsa, Vakıfbank mesela şampiyon olacak.. İki HDİ'den hangisi kaybeder sizce?.
Diyelim Fener hakkıyla yendi. Kim inanır?.
Zamanında Almanya'da iki Bayer takımı vardı. Leverkusen ve Uerdingen..
Ne olaylar oldu da, 1995'te Bayer, Uerdingen'den çekilmek zorunda kaldı..
Bizde ne olacak, Voleybol Federasyonu?.
İlle de Skandal mı?.
***
Sevdiğim Laflar
"Mutlu olmak için üç şey gereklidir. Bir şey yapmak, bir şey sevmek, her zaman bir şey ümit etmek." Joseph Addison
Tebessüm
Küçük Temel: Baba, sarhoş nedir?.
Baba: Şu karşıda 4 ağaç görüyorsun ya.. Onu 8 tane gören sarhoştur!.
Küçük Temel: Ama baba, orda 2 ağaç var!.