HINCAL ULUÇ

Amerika’yı sarsan Başkan Adayı.. Kadın ve zenci!.

Geçen akşam, Jimmy Fallon'un sunduğu Tonight Show'da konuktu Kamala Harris.. 2020'de Trump'ın yolunu kesmeye kararlı Demokrat Parti'de şu anda adı tartışılan 10 aday var. 20'ydi de, 10'a indi..
Bu 10 içinde en iddialısı da, anket sonuçlarına göre Kamala Harris!. Barack Obama'dan sonra ikinci zenci, ama seçilirse, ilk "Kadın" başkan olacak.
Kamala Harris, programa kendini özetleyerek başladı. Benzer durumlar ve sorunlarımız açısından fevkalade ilginizi çekecek bu konuşmayı, mümkün olduğunca özetleyerek alıyorum. Zaman ayırın ve okuyun. Çok şaşacak, zaman zaman da güleceksiniz.
***

Kamala Harris- Geçen haftaki münazarada Amerikan halkına başkanlığa neden aday olduğumu anlattım. Bir kamu çalışanıyım, insan hakları lideriyim ve tarihte, Birleşik Devletler Senatosuna seçilen ikinci Afrikalı Amerikan kadınım. Kampanyamın özünü "Gecenin 3'ü Programı" oluşturuyor. Amerikalıların uykularını gece yarılarına kadar kaçıran sorunlara çözüm planı bu. Herkese sağlık hizmeti sunacak ve orta sınıf ailelere ayda 500 dolar nakit yardımı sağlayacağım. Size şunu söyleyebilirim; bu daha başlangıç..
JF- Bu ülkenin, üzerine eğilebileceğimiz birçok önemli meselesi var. Hepimizi biraz rahatlatmak adına ilk yapmamız gereken şey nedir?
KH- Şunu söyleyerek başlamalıyım. Küresel ısınma şu anda dünyamızın yüzleştiği en büyük tehdit. Bu yüzden bir "Yeni Yeşil Yasası" çıkartmaya niyetliyim.
Tariq (Jimmy Fallon'un müzik gurubu Roots'un solisti)- İklim konusu gerçekten en önde ve Kamala hâlâ yaz günündeki bir hatun gibi sıcacık.
JF- Konuşmana bayıldım Kamala.. Ama sormam gerek. Son zamanlarda bu ülke çok bölündü. Yatağın ayrı köşelerinde uyuyoruz. Sence neden hepimiz bir araya gelemiyoruz?
KH- En iyi olmamız için mücadele eden bir Başkan yok da ondan.. Son üç yıl içinde Donald Trump bunun tam tersini yaptı.
JF- Bir dakika. Yani Trump'ın kötü adam olduğunu mu söylüyorsun? Şimdiye kadar Demokrat aday rakiplerinle münazara sahnesinde epey sıkı mücadele ettiğini gördük. Başkan Trump'la münazaraya ne dersin? Acaba "Baş Kokuşan"la başa çıkabilir misin?
KH- Onu paspas ederim.
JF- Harris. Bu gece burada, üniversite öğrencileriyle dolu bir seyirci var. Bu meraklı öğrencilere ne diyeceksin?
KH- Hep birlikte, inandığımız Amerika'yı yaratabiliriz. Savunmasız toplulukları yükseltebilir, ve en nihayet, öğrenci kredi borçlarının hepimiz için bir yük olduğunu fark edebiliriz. Bu yüzden üniversiteyi borçtan arındırmalıyız ki, her Amerikalı okuyabilsin.
JF- Kamala Harris üniversitede nasıldı? Yani o zaman instagram olsaydı fotoğraflar nasıl olurdu?
KH- Alışveriş merkezlerinde ırk ayrımcılığını protesto etmenin fotoğrafları olurdu. Muhtemelen çalıştığım pek çok işten fotoğraflar da olurdu. Darphanede, yani para bastıkları yerde insanları tura çıkartırdım. Bir yaz Mc Donald's'da çalıştım.
JF- Üniversite?.
KH- Üniversiteyi severdim. Mezuniyetime otostopla gittim. Aslında bunu size söylememem gerek.
JF- Nasıl oldu peki?
KH- Bir önceki gece epey geç bitmişti ve okul aracını kaçırmıştık, komşuda oturan arkadaşlarımdan biriyle.. Acele ediyorduk. Çünkü geç kalmıştık. Ailelerimiz çoktan kampüsteydi. Sahneye çıkmamıza çok az kalmıştı. Nasıl gideceğimizi bilemedik. Üstümüzde de mezuniyet cübbeleri vardı. "Köşede otostop yapalım" dedik ve yaptık. Bildiğiniz, eski usul, baş parmak kaldırmalı otostop. Oraya vardık ve kimseye de itiraf etmedik.
JF- Bu hafta üçüncü demokratik münazaranızda nelere değindiniz?
KH-Aslında kadınların seçme özgürlüğü ve üreme sağlık bakımına erişimi konularını konuşmamız gerek. Şu anda Amerikan kadınları topyekun saldırı altında. Saldırıyı eyaletlerde kanun çıkartan kişiler yürütüyor. Kanunlar, bir kadının kendi bedeni hakkında karar vermesini yasaklıyor. Politikacıların anlamaları gereken şu ki, beden kadının bedenidir. Onların bedeni değil. Yüksek Mahkeme duruşmasındaydım, Senato Hukuk Komitesi üyesi olarak. Yargıçlardan birine şunu sordum: "Bir erkeğe bedeniyle ilgili ne yapabileceğini ve ne yapması gerektiğini söyleyen bir kanun biliyor musunuz?"
JF- Öyle bir kanun yok.
KH- O zaman, kadının bedeni hakkında karar verebilmek de kadının hakkıdır. Şu anda 2019 yılındayız kadınlara bedenleri konusunda ne yapacaklarını ve hâlâ yasa koyucular söylüyorlar.
JF- Evet.
KH- Bu vakalardan bazılarında kadınların öldüğünü söylersek abartmış olmayız. Çünkü fakir kadınların siyahi kadınların, yasası uygun başka bir eyalete yolculuk edip doktor gözetiminde işlem yaptıracakları mali durumları yok. Çaresizlikten dolayı, eski nesillerdeki kadınların başvurduğu ilkel ve sağlıksız yöntemleri uygulayacaklar. Keşke münazaralarda bu konu tartışılsaydı.
JF- Bir kızınız var..
KH- Evet.
JF- Üniversite çağında çocuklar ne gibi konuları açıyorlar peki? "Anne şu konuyu konuşmalıyız" dedikleri konu ne?
KH- Bolca çıktıkları, ya da çıkacakları erkek arkadaşlarıyla ilişkili tavsiye istiyorlar. Ama Küresel ısınma konusunda da konuşuyorlar. Bu üniversite öğrencileri biliyorlar ki, biz başarısız olursak, bunun bedelini onlar ödeyecekler. 12 yıl içinde, hiçbir şey yapamazsak verilen zararın dönüşü olmayacak. Ayrıca şu andaki başkan, bilimsel gerçekler yerine bilimsel hayaller, kurgu peşinde. Elektrik üreten rüzgar türbinlerinin kansere yol açtığını söylemeye cüret etti. Enerji, istihdam demek.. Yeni Yeşil Yasam var. Özünde istihdam, iş imkanı yaratmak var. Görmezden gelinen topluluklarla ilgilenmek var. Buna fakirler. Zenciler, Kızılderililer dahil. Hiç kimsenin ihmal edilmemesini sağlayacağız. Temiz enerji konusunda daha önce büyük petrol şirketlerine kafa tuttuğum oldu. Yani California başsavcısıyken. Açıkça belirteyim: Petrolün yarattığı çevre kirliliğinden zengin olan insanlar var. Örnek vereyim. Los Angeles'a gittin, değil mi?
JF-Elbette.
KH- 20 yıl önce Los Angeles'a gittin mi? Gökyüzü ne renkti hatırlıyor musun?
JF- Siyah.
KH- Doğru şimdi git bak, masmavi. Neden mi çünkü kent liderleri halka liderlik etti ve halk "Yeter" dedi. "Bu konuda bir şeyler yapabiliriz" dedi. Çevre kirliliğinin sebebi insan davranışlarıdır. Bunlar, yaşam tarzımızı çok değiştirmeden değiştirilebilirler. Bunun için liderlik gerek. Birleşik Devletler'e yeni bir başkan gerekmesinin en önemli sebeplerinden biri de bu işte. Ben bu konuya eğilen bir sonraki başkan olmaya niyetliyim.
JF- Bu gece salonda pek çok öğrenci var. Onlardan bazı sorular alsak?. New York Üniversitesi'nden Breanna nerede?
Breanna- Merhaba, senatör. Düşük sosyoekonomik bir aileden gelen bir üniversite öğrencisi olduğum için öğrenci kredisi almak benim için kaçınılmazdı. Mezun olmama çok az kaldı. Ve benim gibi, bolca kredi borcuyla mezun olacak öğrenciler için ne yapacağınızı merak ediyorum.
KH- Öğrencilerimizin yüzleştiği en büyük sorunlardan biri bu. Planım şu: Birincisi borçtan arınmış üniversite. Bedava devlet üniversiteleri olmalı. Aynı zamanda faizsiz kredi uygulamasına geçmeye hazırım. Çünkü kimse Breanna, hiç kimse senin eğitim görme arzun üzerinden kâr etmemeli.
JF- Bu harika. Fordham'dan Andrew nerede?
Andrew-. Geldiğiniz ve sorumu kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Sivillerin elinde serbestçe dolaşan "Saldırı silahları"nın geri satın alınmasını destekliyor musunuz?
KH- Harika bir soru. Evet, destekliyorum. Sebebini de söyleyeyim. Öncelikle saldırı silahının ne olduğunu net bir şekilde tanımlayalım. Bunlar birçok insanı hızlı bir şekilde öldürmek üzere tasarlanmışlardır. Onlar savaş silahlarıdır. Sivil toplumun sokaklarında yerleri yoktur. Saldırı silahlarının bebekleri ve polisleri öldürdüğünü gördüm. Yani başkan seçildiğimde, Birleşik Devletler Kongresi bu konuda bir şey yapma cesaretine sahip olmayı başaramazsa başkanlık emriyle harekete geçmeye ve ülkemizde saldırı silahı ithalatını yasaklamaya niyetliyim. Ama önce, Amerika'da şu anda sokaklarda olan 2 milyonu aşkın saldırı silahı hakkında bir şey yapmalıyız. Bu yüzden geri satın alma programı iyi bir fikir. Bunu doğru bir şekilde yapmamız gerek. Yani silahı geri alırken sahibine bedelini ödemeliyiz. Karşılığını ödemeden kimsenin elinden bir şeyi almamalıyız.
Washington'daki yöneticilerin cesur olmayı başaramadığını da görmeliyiz.
Siz üniversite öğrencilerinin kaçı, lisede veya ortaokulda ya da ilkokulda, hatta üniversitede okulunuzun koridorlarında dolaşan bir silahlı saldırgan olursa bir dolaba saklanma veya bir köşede siper alma tatbikatı yapmıştır? Şuna bak. Şuna bak, Jimmy!. Ne kadar çok el kalktı.. İşte olay şu: Bu tatbikat bile dehşet saçar. Travmatize eder beyinleri. Çocuklarımızın hiçbirinin sınıfta oturup da, tahtada olan şeye odaklanmak, zihnini, bilime, matematiğe veya sanata açmak yerine kapıdan içeri kim elinde bir makineli tüfekle bir anda dalacak diye endişelenmesini istemiyorum. Toplum liderleri, bu konuda liderlik etmeli. Bu yüzden söylüyorum: Seçildiğimde Kongre harekete geçmezse, bir yasa getirmeleri için 100 gün vereceğim. Yapmazlarsa, Başkanlık Kararnamesiyle harekete geçeceğim. Silah Ruhsatı için detaylı bir geçmiş araması şartı getirecek, saldırı silahını yasaklayacak, mevcutları geri alacak ve ülkemize saldırı silahı ithalini durduracağım. Nokta!
JF- Zaman ayırıp geldiğiniz için çok teşekkür ederiz. Size iyi şanslar, Senatör Kamala Harris!.

PAZAR NEŞESİ

Yazın son günleri.. Sevgili Dost Erol Kaynar, 40 yıl sonra bizler için mutfağa girmeye başladı. Onun beyindeki lezzeti parmak uçlarıyla birleştirme hünerinin yarattığı harika sofralarda buluşuyoruz, bir avuç dost, Erol'un işlettiği Sortie'de..
Geçen hafta, onun Beşiktaş grubu var hani, benim "Arabacılarım" dediğim harika insanlar.. Onlarla beraberdik, Erol'un masasında.. Selahattin Özgül, cebinden cüzdanını, cüzdanından da, eskimiş bir gazete kupürünü çıkardı. Bana uzattı. "20 yıldır cüzdanımda durur" dedi.
Benim köşemden kesilmiş bir fıkra.. Tepesinde "Ayın Fıkrası" yazıyor. Demek o zaman Pazar Neşesi değil, "Ayın Fıkrası" yazarmışız.. Çok güldüm.. Siz de gülün.. Bu hafta Pazar Neşesi değil, 20 Yılın Fıkrası..
Teşekkürler Selahattin!.

***

İki arkadaş yıllar sonra karşılaşır. Birinin saç sakalı birbirine karışmış. Gözlerinin feri sönmüş. Bitkin halde..
"Bu ne hal" der arkadaşı...
"Sorma" diye dertli dertli başlar, bitkin olanı... "Uyku sorunum var..."
"Erken yat..."
"Sorun da orda başlıyor zaten.. Saat sekizde uykum geliyor. Yatağa yatıyorum. Hemen gözlerim kapanıyor. Kapanır kapanmaz da kendimi koca bir TIR'ın direksiyonunda buluyorum. Zeytinburnu'ndan yükü alıyorum.. Edirne.. Geç Bulgaristan, Sofya'da mal indiriyorum. Yeni malı yüklüyorum, ayni hızla, gene Zeytinburnu'na geliyorum ki sabah olmuş. Turşu gibi kalkıyorum yataktan.. Bu her gece böyle.."
"Aaaa" der arkadaşı.. "Benim bir ruh doktoru arkadaşım var. Kartını vereyim. Bir dene, belki faydası olur.."
Adam doktora gider son bir ümitle.. Doktor uzun uzun dinler.. Sonra anlatır: "Bu gece Zeytinburnu'ndan çıktığında Florya'daki Shell istasyonunda seni bekleyeceğim, sorunu da çözeceğim, merak etme..."
Adamın pek aklı basmaz ama, uykuya dalar dalmaz, malı yükleyip yola çıkınca Florya benzin istasyonunda doktora sahiden rastlamaz mı? Durdurur TIR'ı. Doktor yanına gelir..
"Tamam" der. "Senin yolun bu kadar.. Bundan ötesi bana ait. Hadi in.."
Adam TIR'dan iner. Ondan sonra ve o günden sonra artık her gece Florya'da bittiği için rüya, rahat rahat uyur.. Sağlığına kavuşur..
Birkaç hafta sonra bu defa o, uzun zamandır görmediği bir arkadaşına rastlar.. Bakar tıpkı kendi eski hali.. Bitkin zavallı.. "Hayrola" der..
"Vallahi uyku sorunum var" der öteki.. "Gece sekizde uykum geliyor. Yatıyorum.. Hemen rüyam başlıyor.. Beş çılgın kadın.. Sharon Stone, Claudia Cardinale, Cindy Crawford, Naomi Campell, Laetitia Casta!.. Sabaha kadar nasıl saldırıyorlar bana.. Yani keyifle de, bittim birader.. Bittim, tükendim.. Çıldırmak üzereyim.."
"Tesadüfe bak" der, bizimki "Benim de benzeri bir sorunum vardı.. Bir doktor tavsiye ettiler. Gittim. Bir seansta çözdü.. İşte kartı, bir de sen uğra.."
Bir hafta sonra iki arkadaş tekrar karşılaşır. Bitkin adamın hali eskisinden beter. Per perişan adam..
"Ne oldu yahu.. Gitmedin mi benim doktora" der.
"Gitmez olur muyum?.. Bu halimin sebebi o.. Senin de, doktorunun da Allah layığınızı versin.."
"Ne oldu yahu anlatsana.."
"Daha ne olacak?.. Senin doktor Florya'da benden kadınları aldı. Altıma bir TIR verdi.. Her gece Zeytinburnu- Sofya gidip gelmekten anam ağlıyor.."

Cüneyt'ten..

Aşka düşen ölüme gülüp geçer
Derman olan derdi sarıp geçer
Her şey aynıdır anladıkça değişir
Hasrete düşen yandıkça gülüp geçer.
Cüneyt Korhan Oral

Latin Sözleri

"Aegri guia non omnes convalescent, idcirco ars nulla medicina est."
"Her hastayı iyileştiremiyorsa, tıp bir sanat olamaz!
Cicero

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.