Fener Futbol Federasyonu imiş meğer!.
"Gümbür gümbür geliyoruz" diye açmıştı Fenerbahçe sezonu.. "Ali Koç Başkan, Fener Şampiyon" da yenisini bulamadıkları için eskiden yürütülmüş slogandı..
Ve pazartesi günü "Gümbür gümbür" geldiler.
Hayır!. Pazartesi akşamından söz etmiyor, ironi yapmıyorum.
Gündüz geldi, Ali Koç ve arkadaşları, gümbür gümbür..
Nereye?.
Türkiye Futbol Federasyonu'na..
Fenerbahçe İkinci Başkanlığı'ndan Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı'na gelen Nihat Özdemir'i kutlamak "Hayırlı olsun" demek için, Ali Koç Başkanlığı'ndaki Fener Yönetim Kurulu, Riva'ya gitti.
Orada Özdemir tarafından karşılandılar.
Ağırlandılar.. Birlikte yemek yediler..
TFF Başkanı Nihat Özdemir, Fener Yönetim Kurulu üyelerine, sırtlarında adları yazılı birer "Milli Forma" hediye etti.
Ali Koç da, Özdemir'e üzerinde "En fazla Şampiyon olan takım Fenerbahçe" yazan bir çerçeve sundu.
Nihat Özdemir, "En fazla Şampiyon Fenerbahçe de, neden benim başında olduğum Federasyonun kararıyla, Galatasaray formasında 4, Fener formasında 3 Yıldız var" diye sormadan, armağanı kabul etti. Makam koltuğunun arkasına asarsa da şaşmam..
Şaşmam çünkü, Özdemir, Fenerbahçe "Hayırlı olsun" ziyareti teklifini ilettiği zaman da çok ama çok önemli bir şeyi sormadı.
"Beyler ben 1 Haziran'da Federasyon Başkanı oldum. Siz niye 3.5 ay geciktiniz. Sonra da bula bula bugünü mü buldunuz?. Bu gece Fenerbahçe, lig liderliği için Alanyaspor'la oynayacak. Bu buluşma şimdi bin dedikoduya yol açabilir.
Daha rahat bir günde gelebilirsiniz" demedi.
"Bu ziyaret, bu karşılama, bu yemek anında duyulur. Şimdi, biz böyle kucak kucağa iken, bu gece maçı yönetecek saha ve VAR hakemleri, üzerlerinde her türlü baskıyı hissetmezler mi?.
Çalsa bir türlü, çalmasa bir türlü.. Ya maazallah bir hakem hatasıyla Fener kazanırsa, benim durumum ne olur" diye de düşünmedi, sormadı.
Nitekim Halis Özkahya, hayatının en kötü maçını yönetti. Şaşkın kararlar verdi. VAR hakemi Suat Aslanboğa, VAR mıydı, yok muydu, anlayan çıkmadı.
3.5 ay bekleyip, Türkiye Futbol Federasyonu Kurulları'nın alenen, resmen ve çekinmeden, o çok tartışmalı "Galatasaray'ı bitirme kararları" almasının hemen ardından Fener Başkanı'nın "Tebrik"e gelmesine "Bu neyin tebriki" de demedi tabii.
Herhalde biliyordu, "Sebeb-i ziyareti!." Öbür gazeteleri henüz görmedim. Şu anda salı sabahı.. Saat 10.00..
Benim gazetem "TFF'ye dev çıkarma" diye manşet atmış..
"Dev Çıkarma" tabii.. Alanya çıkarması..
Alanya kalesini fethetmek kolay değil..
Federasyon desteğine ihtiyaç var, değil mi, Bostan Müdürüm..
Tam da maç günü yapılan bu "Çıkarma" gününe manşetin yanında bir minik çerçeve atıp, "Hayırlı olsun" demenin gününü özel mi seçtiniz Koç Başkan" deseniz, diyebilseydiniz asıl o zaman "Gazetecilik yapmış" olmaz mıydınız?.
Öğleden sonra tüm gazetelere bakacağım..
Bakalım, ötekiler içinde bir "Yürekli" çıkmış mı?.
Dilerim beni yanıltırlar ama, sanmıyorum.., Böyle medyaya böyle Federasyon çok bile!..
Yalnız bir değişiklik öneriyorum.
Nihat Özdemir, başta kaldığı sürece, Riva tesislerinin kapısındaki "Türkiye" sözcüğünü kaldırsınlar.
Gerçek ad yazılsın!.
"Fenerbahçe Futbol Federasyonu!."
Yanına da bir Fener asarak!.
***
ARDA'NIN ASIL SUÇU, GALATASARAYLI OLMAK!
Bir tek, bir tek Funda (Karayel) hem de kadın olarak, yüreğini ve inançlarını ortaya koyarak yazdı..
"Kadının beyanı esastır' cümlesi son günlerde ne yazık ki birçok kişi tarafından yanlış kullanılıyor.
Bu kavramın içini boşaltmaya çalışanların son örneğini yakın zaman önce Arda Turan'la, şarkıcı Berkay ve eşi Özlem Ada Şahin arasında geçen davada gördük.
Arda Turan, davanın üçüncü duruşmasında cinsel taciz suçundan beraat etti. Bu davayı başından sonuna kadar takip eden biri olarak durumun böyle olacağını biliyordum, hatta hiçbir şekilde inanmadığımı da araştırıp yazmıştım" dedi Funda, önce..
Sonra mahkeme kararını değerlendirdi..
"Sonuç; her kadının beyanının öyle bilindiği, güvenildiği gibi esas olmadığını gösterdi bizlere.
Sahi mekanın içindeki onca insana, şahitlere ne olmuştu? Kamera kayıtlarında neden herhangi bir konuşma ortaya çıkmadı? Deliller neredeydi? Örneğin tacize uğrayan kadın 'Sen ne diyorsun be' diye bağırır, o esnada biri duyar görür. Ya da tacizciye tokadı patlatır, illaki biri görür, duyar." Funda böyle derken, bir yığın "Erkek" yazar, Arda'ya çullandılar. Bence Galatasaraylı olduğu için çullandılar..
Mahkemenin beraat kararına aldırmadılar.
Çünkü onlara göre, evli, eşi de hamile Arda Turan, bir arkadaşı ile evli kadına, bir gece kulübünde herkesin içinde cinsel tacizde bulunabilecek bir adamdı.. Madem, kadın öyle diyordu. Bu tekrar ediyorum, mahkeme kararına rağmen onlara yetiyordu.
Bu yüzden, "Arda Turan için 'O bir suçlu' denilerek algı yönetimi yapılıyor.
Evet Arda bir ceza aldı, hem de yaptığı hataları kabul ederek özür dileyerek aldı" diyen Funda'ya çıldırdılar.
"Peki ya bu esnada mağduriyet silahını kullanan Berkay ve eşi ne yaptı; ülkenin yargı sistemini hukuksuzlukla suçlamak, tribünlere oynamak, gündem yaratmaya çalışmak, kadına yönelik şiddetin, tecavüzün ve tacizin gün geçtikçe arttığı şu günlerde mahkeme kararını yalan beyanlarla bir algı yönetimine dönüştürme çabası içinde olmaktan başka... Bakın tacizci, dayakçı, sapık vs. gibi iddialar çocuk oyuncağı değil. Öyle ki, aksinin ispatlanması halinde bile bu kişiler bu iğrenç İftirayla hayatları boyunca mücadele etmek zorunda kalabilir" diyen Funda'ya, deli oldular..
Olayların böyle büyümesinden sonra iş hacmi ve ücreti iki misline çıkan şarkıcı Berkay'ı Türkiye, sahnelerden değil bir "Zina" olayı ile tanır.. Hani bir "Milli futbolcunun eşi ile Akmerkez Bebek Bakım odası" hikayesi..
Şimdi ortada bir laf, sadece bir laf var.
Kanıtı, şahidi falan yok..
Bu durumda "İnanmak" dışında yapacak bir şey yok..
Fransız Polisinin böyle durumlarda iki ilkesi vardır..
1- Kadını ara!.
2- Olaydan kim faydalandı?.
Şimdi Türk medyası ille de, inatla Arda'ya değil, Berkay'a, Akmerkez Berkay'a inanıyor ve Funda'yı suçluyor.
Baş suçlayan da "Haksızlık yapmışsın Funda" diye başlık atan Cengiz Semercioğlu kardeşim.
"Özlem ve Berkay kanıtlayamadığı için Arda cinsel istismar suçundan ceza almadı zaten" diye yazmış. Bu ne demek?.
"Arda suçlu ama kanıtlanmadığı için beraat etti" demek değil mi?.
Peki o zaman en dipteki not ne oluyor Cengiz?.
"Asla Arda'nın cinsel istismarda bulunduğunu söylemiyorum. 'Bulunmuş olsa bile bunun kanıtlanması imkansızdı diyorum' ne demek Cengiz?.
Kendi kendini bu kadar tekzip eden bir yazı yazmak kolay değil, hem de Cengiz gibi bir deneyimli yazar için.
Madem böyle bir iddian yok, mahkemenin kararını savunan Funda'yı niye "Haksızlık yapmışsın" diye itham ediyorsun?.
Arda "Hayır" diyor. Sen "Hayır" diyorsun.
Mahkeme de "Hayır" diyor. O zaman haksızlık nerde?.
Arda Turan kardeşim, üzerine atılan fevkalade çirkin bir iftiradan beraat etmiştir.
Olayın hukuki yönü budur.
Ceza aldığı konular, bu çirkin söylemin yayılmasını izleyen öfkenin, hepimizin (Allah başımıza getirmesin) başına getirebileceği şeylerdir.
Mahkemenin mahkumiyeti ertelemesinin sebebi de budur. Arda'nın "Haklı çıktım" deyişinin de..
Arda Turan, özel, genel tüm kusurları içinde kabullendiğim arkadaşım olmaya devam edecektir.
Hangimizin kusuru yok ki?. Her kusurda böyle linç etsek, dünyada adam kalmazdı.
Arda!.
Bu çirkin magazin âleminden sıyrıl..
Futboluna ver kendini artık..Tüm yüreğinle ver.
Unutma!.
Hem kulübünün, hem de Milli Takımın sana fena halde ihtiyacı var.
Türk futbolu bugüne dek kaç Arda yetiştirdi ki?.
Sorumluluğunu bil, Arda!.
Evine ve futboluna!.
En başta da kendine karşı sorumluluğunu bil!.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)