HINCAL ULUÇ

İki puanı Galatasaray değil, Fatih Terim kaybetti!..

Hakem Ali Palabıyık'ın daha 55'inci dakikada, Fener'in kesin, net, tartışmasız 9 kişi kalmasını önlediği doğrudur.
Hakem Ali Palabıyık'ın, Fener'in attığı golden önceki kesin, net açık faulü, VAR hakemi Bülent Yıldırım'ın davetine rağmen, gitmeyerek "Faul/ sarı kart"la başlayan akında beraberlik golünü geçerli saydığı da doğrudur.
Buna rağmen 2 puanı kaybeden Fatih Terim'dir..
Maç bittiğinde böyle düşünüyordum.
Dün, gazetemde Terim'in sözlerini okuyunca hele hiç şüphem kalmadı.
Fatih Terim, kendi sözleriyle itiraf etti, maçı niçin kazanamadığını..
Çünkü, kazanmak istemiyordu. Çünkü kafasında "beraberlik" vardı.. Çünkü 1 puana razıydı. Razı olduğu puanı da aldı.
İşte itiraf cümlesi..
"İlk yarı 11'e 11 nerdeyse pozisyon vermedik!." İftihar ettiği şeye bakın, maça takımını nasıl hazırladığını anlayın..
Pozisyon vermemekle gurur duyuyor Galatasaray Hocası. Maç sonu ilk söylediği o..
Yani gol atmak, yani kazanmak, Terim'in planında yok.. Pozisyon vermesin, yenilmesin yeter..
Aynen o rezil futbolu oynadı Galatasaray.. Futbol adına bir şeyler yapmaya çalışan takım Ersun Yanal'ın Fenerbahçesi oldu.. 10 kişi kaldıktan sonra dahi daha tehlikeli akınları onlar yaptılar..
İlk yarının son dakikalarında sol bekini kırmızı kartla kaybeden Ersun Yanal, Fatih Terim'in niyetini öyle güzel okumuştu ki kenardan, ikinci yarıya başlarken sol bek almaya gerek duymadı.
Moses'i beke çekti o kadar.. İkinci yarı Fener'in beklerine bakar mısınız?.
Dirar.. Aslında forvet oyuncusu. Moses.. Aslında forvet oyuncusu..
Yetmedi. 60'ta, savunmaya dönük ön libero Tolgay'ı çıkardı, yerine hücuma dönük orta saha Jailson'u soktu.. 1-1'den sonra hatta Ayew'i gördük kenarda.. "2-1'e mi oynuyor, Fener Hocası" derken ne olduysa son anda Ayew geri çağrıldı ve Alper oyuna girdi..
O Alper de bitime 1 dakika kala, Muslera ile karşı karşıya ve bomboş pozisyonda topu dışarı attı, iyi mi?.
Erman hocamın dünkü köşe başlığı aslında maçın tam özetiydi..
"Galatasaray tempolu oynasa hakemi de yenerdi.." Bizim spor servisinin, fikirlerine katılırım katılmam, ama en cesur, düşündüğünü en korkusuz söyleyen yazarı Ahmet Çakar'ın "Türkiye'nin en korkak hakemi" diye başlık attığı Alper Ulusoy'u o maça Fener'in istediği biliniyordu.
Hasan Ali'ye "Bariz gol pozisyonu"nda, VAR'a "Kırmızıyı ben vermedim, VAR verdi" demek için giden, Elif'in golünü başlatan akında ise bu defa Feghouli'ye yapılan açık, kesin, net faulü vermemek ve golü saymak için davet edildiği VAR'a gitmeyen Palabıyık, sadece "En korkak" değil, 10 kişi kalan Fener'i 11'e tamamlamak için beynine "çubuklu" forma giyen adamdı aslında..
Fener'in hakemiydi..
MHK, bu hakeme artık sezon sonuna dek maç verirse şaşarım.
Ama Galatasaray, sadece ve sadece tempolu oynasa, gene kazanırdı.
Bizim spor sayfası, derbi için ayrı bir not cetveli hazırlamış.
Ömer, Levent, Gürcan, Bülent ve benden ayrı ayrı futbolcu notları almışlar.
Ama sunuş öyle bilmece gibi yapılmış ki, mukayese etmek mümkün değil..
Ben bayağı uğraştım, "Ben ne vermişim, dostlar ne" sorusuna cevap bulmak için.
Herkesin 6 verdiği Muslera'ya benin notum 3!..
Niye?.
20 senedir, Saracoğlu'nda maç kazanamayan, bu defa şampiyonluk için kazanmak zorunda olan Galatasaray'ın kaptanı, Fener'in 10 kişi oynadığı tüm ikinci devre bir, tek bir kere topu oyuna hızlı sokmadı..
Her avut atışını ortalama 30 saniyede yaparak, tonla vakit kaybetti. Kaptan, Galatasaray gemisini yavaşlatan durmadan yana, hatta tornistan ettirip, geriye oynatan liderdi. Neden?.
Çünkü geminin patronu Fatih Terim de öyle istiyordu..
Galatasaray bir, tek bir hızlı hücum yapmadı.. Yana, geriye on defa pas yapmadan topu Fener sahasına geçirmedi.
Çünkü Fatih Terim, bir hafta boyunca takımını ne fizik, ne moral, ne de taktik olarak "Kazanacağız" sloganı ile hazırlamamış, her beyne "Beraberlik iyi sonuç Top bizde kaldıkça gol yemeyiz.
Yavaş oynayın, riskli pas atmayın" çivilerini çakmıştı.
Kafasındaki "Yabancılar Lejyonu" takımını, tüm kadro o kadar iyi biliyordu ki, ilk 11'in dışındaki hiç kimse oynama umudu olmadığı için, fikren hazırlanmadı bile maça..
Siz Emre Akbaba'nın bu kadar kötü oynadığına şahit oldunuz mu?. Ya sahada dolaşmayı bile unutan Sinan'ın..
Hele o Kostas Mitroğlu'na ne demeli?.
Fatih gibi bir İmparator (!), bol santrfor sokmakla gol olmayacağını bilmez mi?.
Yahu, takım oyun kuramıyor, bir tek Diagne'ye top atamıyor, sen durmadan santrfor sokuyorsun..
Sokmak için de sağdan Mariano ile harika kanat akınları yapan Feghouli'yi çıkarıyorsun..
Yahu hocam, gözlerin mi görmez oldu, yoksa..
Bu takım oyun kuramıyor.. Ara pası, savunma arkasına top atamıyor.. Hücumu sol kanattan, sağa, sağdan sola çeviremiyor..
Bunu yapacak adam, 90 dakika boyunca yanında oturdu..
Selçuk!.
Belhandan oynasın diye öldürdüğün kaptan, lider Selçuk.. Ve senin her soktuğun adam, takımı daha da geriye götürdü.
Galatasaray 11'e 10 oynayacağına, Fener 10'a 8 oynadı, fiilen..
Bu mudur kenardan maç yönetimi..
Bir hafta boyu takımı maça hazırlayamadın hocam.. Kenardan da olabilecek en kötü yönetimi gösterdin..
Dua et Alper'e.. O bal golü dışarı attı da, yırttın..
Bu kısmet her zaman yanında olmaz.
Kapan.. Otur..
Maçı tek başına izle..
Hakemleri boş verip "Ben nerde hata yaptım" diye izle..
Gerçeği görür ve o eski İmparator Fatih'in yerinde yeller estiğini anlarsın..
Anlarsan Galatasaray gelecek maçlarını kazanır, çarşıya pirince, yani şampiyonluğa giderken, evdeki bulgurdan, yani Şampiyonlar Ligi'nden olmaz..
Bir de hocam.. Bir de..
Milli takımla yaşadığın 2016 hezimetinde kusuru kendinde değil, futbolcularda bulduğun, bu yüzden bilinç altın Türk pasaportu taşıyanlardan nefret ettiği için takımı Yabancılar Lejyonu'na çevirdin.
Galatasaray'ı bir "Ruhsuzlar Ordusu"na emanet ettin.
İşte sırf oynatmak için uğruna kaç kişiyi yok ettiğin Belhanda'nın ne mal olduğunu bu hafta artık anladın her halde..
"Bu adam Galatasaray'a değil, kendine oynuyor" dedim hep. Geçen hafta Diagne'nin elinden penaltı topu kapmaya çalışması ne demekti, onu bile anlamadın. Bu hareketi yeterdi, bu hafta, bu kritik maçta oynamaması için. Ama sen, uğruna mesela Selçuk'u öldürdüğün Belhandan üzerine kurdun bir hafta çalışmalarını..
O ne yaptı Hocam..
Gene maç sonu sen itiraf ettin..
Seni sattı, Belhandan hocam.. Seni sattı..
"Sarı kartımı merak etme. Ben dikkatli oynarım" diyeceğine, korkakça sorumluluk almaktan kaçtı. Maçı kazanamayacaklarını hissettiği için "Beni çıkar Hocam" dedi sana.. Sen de evladı manevinin emrine uydun. "Peki" dedin Hocam..
Emre Akbaba'yı oyuna sen değil, Belhanda soktu yani hocam..
O takımdan hayır gelir mi?.
10 kişilik Fener'den aldığın 1 puan hayırlı olsun, Hocam!.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.