"..her kim ki kalemiyle, sarı kırmızı renklere adanmış hayatları yok sayıyorsa.. karşısında 30 milyon Galatasaraylı olduğunu unutmamalı.." diye tweet atmışsın Hocam, Almanya'dan.. Tüm oyuncuların da anında paylaşmış..
Anlamadım Hocam, gerçekten anlamadım ne demek istediğini..
"Sarı kırmızı renklere adanmış hayatlar ne demek?. Kimlermiş onlar ve kim yok sayıyormuş onları?." Açık ve somut konuş Hocam.. De ki..
"Şöyle yazdılar. Bu hayatını sarı kırmızı renklere adamış falan ve filanı yok saymaktır..
Yazan da şudur!."
Bu açıklamayı yapmazsan Hocam sözlerin, seni eleştiren herkese yönelik bir tehdit olur. Seni eleştirenleri "Hedef göstermek" olur!.
***
Schalke gibi gelmiş geçmiş en ama en kötü Alman Şampiyonlar Ligi takımını, kendi sahamızda yenemedik. Onların sahasında da yenildik ve kura çekildiği gün "Lokum" diye ilan edilen guruptan çıkmamız mucizelere kaldı..
Aslında iyi de oldu. Çıksak devamında çok daha ağır, çok daha üzücü hezimetlere uğrardık. Bu takım ve bu futbolla Şampiyonlar Ligi'nde yerimiz yok. Ara transferde, fikri sabitlerinden cayar, birtakım ruhsuz işe yaramazlarından vazgeçer, bir iki doğru transfer yaparsan
Avrupa Ligi'nde devam daha hayırlı olur.
Daha doğrusu "Olabilir.." O da Hocam, senin silkinip kendine gelmenle mümkün..
Seni Fatih Terim, seni sadece Galatasaray'ın değil, Türk Futbolunun başına taç yapan, İtalya'da "İmparator" dedirten Fatih Terim yapan hasletlerine geri dönmelisin Hocam!.
***
Bugüne dek, kendin dışında eleştirmediğin kişi, kurum kalmadı.
Futbolcular hatalı..
Başkan, Yönetim hatalı..
Taraftar hatalı.. Medya hatalı..
Peki ama aynaya bakıyor musun Hocam?.
"Ya ben" diyor musun?." "Ben takımı artık mantığım ve bilgilerimle değil, duygularım, sempati ve öfkemle yönetiyorum" diyebiliyor musun mesela?.
Schalke maçında gol atman şartken, hızlı, atak, gol arayışlarının içinde Linnes mi çıkardı, yoksa ağır kalan ve ilk 45 dakika nerdeyse sahada görünmeyen Mariano mu?.
Linnes'i çıkardın. Çünkü golde hatası vardı. Kızdın ona..
İstenen gol gelmiyor bir türlü..
Gole yakın adam Onyekuru mu, Rodrigues mi?. Rodrigues'e de kızdın, bir uygun topu dışarı attı diye.
Onu çıkardın.
Koşan, çırpınan Sinan mı çıkardı, yoksa 65'inci dakikadan sonra sahada yürümeye başlayan Belhanda mı?. Sevgili oğlun Belhanda bu defa iyi başladı. İlk yarı koştu da.. Ama 70'ten sonra eski Belhanda olup takımı 10 kişi bıraktı. Ama o senin değişmez adamın.
Görmedin bile sadece yürüdüğünü.
Çırpınan Sinan'ı çıkardın bu yüzden.
Hocam, "Ben eskiden ne imkansızlıklarda imkanlar bulurdum. Ne yaratıcıydım" dedin mi hiç?.
Mustafa Cengiz'in Gomis'i satmasına izin verdin. Senden habersiz Florya'da kuş uçmaz, nerde ki Gomis uçsun..
Ocağa kadar santrfor yok. Eren yok.
Sinan olmuyor. Kanatta yararlı ama ortada çok eksik..
Şimdi maça bakalım.. Sağdan Mariano, soldan Ömer Bayram, Muslera dahil herkes her yerden dolduruyor.. Kafa vuran yok..
Sinan'ı çıkarıp Muğdat'ı alıyorsun.
O mu kafacı?.
Hani şapkadan tavşan çıkarmıştın.
Maicon'u santrfora sokup maçı çevirmiştin.
Onu bile hatırlamıyorsun?.
Bu takımda bu anda santrfor oynayacak tek adam Maicon, Hocam.. Hem de ilk 11'de.. Kafadan hakim. Kafa şutları ile durmadan gol atıyor. Fiziği kuvvetli rakip stoperleri yıpratır. Top sürüyor, adam eksiltiyor, pas veriyor.. Üstelik müthiş de frikik atıyor. Galatasaray gol olabilecek yerden frikik kazandı, salı gecesi..
Takımda atacak adam yok. Onu bile görmedin.
Maicon'u oyuna almak aklına bile gelmedi. Eski Fatih Terim böyle miydi Hocam?. Yoktan var eden Fatih?.
..Ya kurduğun o "Kafa sallama" ekibi?.
Sen yardımcısı olduğun Piontek'e nasıl kafa tutardın en iyi bilenim. Peki senin yardımcıların içinde sana "Hocam yanlış düşünüyorsun" demeye cesaret eden biri var mı?. Sana kafa tutabilecek birini yanına alıyor, barındırıyor musun?.
Sevgili Hocam, Etrafta suçlu aramaya, bulamayınca yaratmaya çalışma. Çünkü inandırıcılığını yitirdin. Saygınlığını da yitirme.
"Pek çok hata yaptım" demezsin, bilirim.. Deme.. Ama başka şey de deme o zaman.. Hep başkalarını suçlu ilan, hele de eleştirenleri tehdit etmekten vazgeç..
Sus.. İşini yap.. En iyisini yap!.
İmparator Fatih, sahada konuşsun..
En iyi cevap sahada verilendir Hocam!.
Bu cevabı hala verebilirsin.. Kendine gelirsen.. Yürekli ve sesini çıkaran bir Teknik Kadro kurabilir, aralarına bir de sana da yararlı olacak bir "Mentör" katabilirsen..
Sen bunları yaptın.
Gene yaparsın Hocam!.
O zaman bak asıl, o kalemler neler yazıyorlar!.
***
MUSLERA!..
"Muslera iyi kaleci değil" diyorum diye bana kızanlar var..
Gördünüz Muslera'yı.. Daha maçın başında Galatasaray'ı donduran golü nasıl hediye etti Almanlara.. Ayni aceleci, ayni aptalca çıkışı Fener maçında da yapmış ve penaltıya sebep olmuştu.. Adam hala topa ne zaman, nasıl çıkılır öğrenemedi.
"Kaleci değerlendirirken, kurtardığı değil, yediği gollere bakın" diyorum hep..
Kurtarmak görevi.. Vagon yüküyle parayı onun için alıyor.
Muslera kadar olmadık goller yiyen kaleci var mı?.
Önündeki defans ne yapacağı, ne yiyeceği belli olmayan kaleciye güvenir mi?.
İkinci gole bakın.
Adamlar kaptıkları topla kontratağa geliyorlar, sağdan.
18 içine doğru koşan bir Alman var, ortada. Pası alıyor ve penaltı gibi şut çekiyor. Bomboş. Galatasaraylı dört savunma adamının dördü de, ona beş metre mesafede, bakıyorlar.. Kontratak başlayınca, hepsi kaleye koşmuşlar.. Adamı markaja giden yok..
Neden golü atacak rakibe değil, kaleye koşuyorlar?. Çünkü kalecilerine güvenmiyorlar.
Şutu önlemek değil, topu çizgiden çıkarmak var hepsinin kafasında..
Başka izahı var mı?.
Yenecek golleri ye.. Ama yenmeyecek golleri yeme.. Yeme ki, savunman sana güvensin.
Kalecisine güvenmeyen savunma böyle oluyor işte..
Ne yapacağı belli olmayan Muslera iyi kaleci değil!.
Nokta!.