Sahada konuş Fatih Hocam, sahada!.
Onlar Galatasaray'ı böyle yakaladıklarında beşliyor, altılıyorlar.. Galatasaray yakaladığında sonuca bakın.. 2-2 ye seviniyoruz..
2-2 bitiren Fener Hocası mutlu değil.. "Galibiyeti kaçırdığımıza üzülüyorum" diyor ve de abartmıyor..
Galibiyet'i son beş dakikada hem de üç kere kaçıran Fener..
Fatih Hocam, hem maçın, hem de maç sonrasının utancı içinde susup kaybolacağına, bir de üste çıkmaya çalışıyor, yayıncı kuruluş mikrofonunda..
"Bundan sonra konuşacağım!." Neymiş?.
Hakem tacı yanlış vermiş de o taç gol olmuş.. Peki senin golünden önce avuta giden topa verilen korner ne olacak?.
Sen kaç tane taç attın Hocam?. Golü geçtik, pozisyonu da geçtik. Kaçında top senin "Taç atma özürlü" takımında kaldı. Yıllardır başındasın..
Bu takım taç atmayı öğrenemedi Hocam!.
Öğreten yok çünkü..
Çünkü senin ruhsuz paralı askerlerin içinde taç atışı sırasında kendini gösteren yok. Herkes saklanınca top, tacı atacak olanın elinde kalıyor Allah kalıyor. Sonra da adam, geriye sallıyor mecburen.. Stopere.. Bir o boş çünkü.. O da Muslera'ya.. Rakip sahadaki taç bu..
Kendi sahanda taç ise felaket.. Bu defa rakip pres yaptı mı, tacı onlara atıyorsun. Hadi kontratak yiyorsun, kendi attığın taçtan..
Her maç böyle.. Her maç ve kaç senedir.
Yahu bir Hoca bunu düzeltemez, öğretemez mi?.
Ofsaytın olmadığı tacı hızlı atarak bir akın yapmaz, yapamaz mı?.
Yani Hocam senin "Taç" sözcüğünü ağzına alma hakkın yok..
Gelelim gole.. O golü hakemin yanlış kararından değil, senin ruhsuz, umursuz Belhanda'n yüzünden yedin. Hani o toz kondurmadığın, hani o dünya yansa vazgeçemediğin, hani o sırf rakibi olmasın da, o mecburen de olsa mutlaka oynasın diye kaç gerçek Galatasaraylı'yı harcadığın, takımdan gönderdiğin, yok ettiğin Belhanda'n var ya..
Taç atışı sırasında onu seyredelim mi?.
Fener taç atıyor. Belhanda hemen orda..
Topu alan, tacı atana kısa pas yapıyor.
Belhanda'n orda kazık gibi.. Ne topa ne rakibe bakıyor.. Hakeme el sallamakla meşgul.. Tacı atan topu alıyor.
Sürmeye başlıyor.. Belhanda'n peşinde değil. Bakmıyor bile ona..Yerinden kıpırdamadan el sallıyor.. "Güle güle" mi diyor, yoksa?.
Hayır!. Maç başlamış, senin ruhsuz adamın o hâlâ hakemle meşgul?.
Gol oluyormuş.. Ona ne?.
Tacı atan, topu almış gidiyor ve gol pası veriyor..
Gol pası veriyor hocam..
Senin ruhsuz Belhanda'n hâlâ ayni noktada bakıyor ve el sallıyor sadece..
Şimdi bu golün günahı kimse ey Hocam?.
İlk yarı iyi oynamış Galatasaray, sence.. İlk yarıyı ziyan etti Galatasaray.. Topa yüzde 70 sahip takımın bu dakikaların yüzde 90'ını kendi sahasında yan geri, yan geri, senin icadın yengeç futbolu oynayarak ziyan etti.
Bu futbolu artık mahalle çocukları bile öğrendi.
Koeman senin ne yapacağını ezber biliyor.
Bekleme futbolu oynattı takımına..
"Bırakın onlar kendi aralarında geçirsinler vakitlerini" dedi. Fener'in hali malum. Dökülüyor.
Hocasını iki gün önce göndermiş.
Bir de deplasmanda oynuyor.. Ev sahibi kendi kendine ne kadar vakit geçirse o kadar kâr değil mi?.
O iyi oynadığını iddia ettiğin ilk yarıda bir tek akının, o akın sonunda atılmış bir tek şutun var mı?. İki golün de duran toptan geldi. Neden sadece duran top?.
Çünkü bu takıma futbol oynamayı unutturdun Hocam..
İki kanat oyuncun Rodriguez ve Onyekuru harika oynuyorlardı, arkalarından gelen bekleriyle ikili oyunlar yaparak. Bu ikili oyunları bitirdin, Yengeç Futbolu inadınla.. O zaman Rodriguez de, Onyekuru da bitti. Eloğlu onların tek başlarına topu alıp gitmelerine izin verir mi?.
Vermedi tabii. O yengeç futbolundan vaz geçeceğine, ikisini de oyundan aldın.. Çünkü sen yanlış yapmazsın Hocam..
Yanlışı Başkan yapar. Yönetim yapar. Seyirci yapar. Oyuncu yapar. Hakem yapar ama sen yapmazsın..
Hep başkalarını itham ettin.. Bir kere "Ben de şurda yanlış yaptım" dediğini duyan var mı?.
Sahip olduğun topla kendi sahanda dolan Allah dolan..
"Topa sahipken gol yemeyiz" diye Allah'ın laneti bir "Korku" ilken var.. Bir de gene Allah'ın laneti "Yenemiyorsan, yenilme.." Onun da temeli korku..
Yenemeyeceğine daha soyunma odasında karar verince, ortaya işte bu "O zaman yenilme" yani "Yengeç futbolu" çıkıyor.
Takıma hızlı hücuma çıkmayı, kontratağı da unutturdun. Çünkü hızlı hücum için riskli pas gerekir.
Galatasaray'da yasak. Tek pas var takımda..
Garantili pas.. Yakında ve en boş olana..
Ayağa.. Rakip bilerek geridekilere pres yapmayınca, sen bizim çocukken mahallede kızlarla oynadığımız oyunu oynatıyorsun Galatasaray'a..
"Al kardeşim.. Bal kardeşim, ben yoruldum, sen oyna.." Galatasaray'ın futbolunu yok ettin Hocam..
Maç sonunda tüm kulübenle hakemlere ve rakip oyunculara saldırarak, kulübün itibarını da sıfırladın.
Şimdi bir de "Bundan sonra konuşacağım" diye tehdit ediyorsun..
Konuş hocam.. Konuş.. Ama ne olur, sahada konuş..
Sahada konuş ki, 1996- 2000 arasının o muhteşem Fatih Terim'ini, o arka arkaya aldığı şampiyonluklarla tek başına yıldız takan, o dünyayı hayran bırakan futbolunu UEFA Kupası ile taçlandıran Galatasaray'ı yaratan Fatih Terim'e yeniden kavuşma umudumuz olsun!.
Fatih Hocam konusunda öyle doluyum ki, lafı kısa kesemedim!.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)