Cocu ilk sınavı sıyırdı. Ya Güneş?.

Gitmesine kesin gözüyle bakılan Cocu'nun önünde, milli maç öncesi "Son şans" denen iki maç vardı.
Avrupa'da olan ilkinden Cocu sıyrıldı. Saraçoğlu'nda, Spartak Trnava'yı net skorla yendi Fenerbahçe..
Cocu, "Yeni Fenerbahçe" sloganı ile getirildiği takımın başında etrafında olup bitenlere aldırmadan, medyaya, sosyal medyaya aldırmadan çok soğukkanlı, araştırmalarını sürdürüyor. Sürdürdüğünü de o medyaların gözüne sokuyor..
Maça, bu ülkede özellikle korkuyu seven ve savunmayı şart koşanların nefret ettiği 3 stoper, 2 santrforlu 3-5-2 ile başladı.
O takımda istenmeyen Frey vardı, istenen Valbuena yoktu. 76'da değişiklik yaptı. Üç stoperden birini (Reyes) çıkardı. İsmail Köybaşı'nı aldı. Takımın en iyilerinden Ayew'in yerine de Valbuena'yı koyarken "Val, ancak dörtlü sistemde oynar" gösterisini, anlayana yaptı.
88'de santrfor Slimani'yi, ön libero Mehmet Topal'la değiştirmesi de gene şovdu. "Bu takım 4-2-3-1'i oynarsa, o zaman Topal'a ihtiyaç olur" dersi verilir..
Bu dersi alan "Skor Yazarı" oldu mu ekran başında oturup yazanlar içinde?. Saraçoğlu'na kadar gitme zahmetine giren varsa el kaldırsın?.
Skor yazarı dedim de.. Slimani ikinci golü atınca "Yarın 9 verirler" dedim, salondaki dostlara..
Goller dışında nerdeyse sıfır, Slimani 9!. Çünkü iki gol attı. Bir gün önce sahanın yıldızı Sinan 5!. Çünkü iki gol kaçırdı..
Çelebi böyle olur, bizde spor, pardon skor yazarı dediğin!. ***

Şenol Güneş Hocamız da, on paralık Malmö'ye 3 puan hediye etti. Skor yazarları için iki golde de hataları büyük Caner'le Karius yenilginin sebepleri. Bu yüzden Karius 4, Caner 3 aldı.
Peki ya, Malmö'yü adam yerine koymayıp o bol rotasyonlu onbiri sahaya süren kim?. Dikkat!. Cocu arıyor.. Şenol'un arama gereği var mı?. O rotasyon yapıyor.. Niye?. Kayseri'ye gidecek ya.. Korku dağları bekliyor.
"Nasılsa yenerim" dediğin Malmö bir de kısmetli çıktı.. Adamlar öne geçti.. Değişikliklere bakın..
Takımın olmadığı yer orta saha.. Necip iyi oynuyor ama, oyun kurucu değil. Medel, skor ve istatistik yazarlarını kandırmaya oynuyor. Aldığı topu beş metre yanındakine garantili pas. Oyunu geliştiren, kuran pası bilmiyor ki.. Ljajiç yetmiyor. Orta sahaya adam lazım. Gökhan Töre çıkıyor, Babel giriyor. Hadi göz yumalım..
Peki 70'de tek başına oyun kurmak için didinen Ljajiç'i de alıp, üçüncü kanat oyuncusu Quaresma'yı sokmak ne demek?. Ortada günün kötüsü Vagner Love varken, Q7, Lens ve Babel nerde oynayacaklar?. Kiminle oynayacaklar?.
Şenol Hoca, nihayet 82'nci dakikada takımın ihtiyacının Oğuzhan olduğunu fark edebiliyor. Bu defa da çıkardığı adam Gökhan Gönül.. Oyunu kanatlara yayan iki hücum bekinden biri.. Gerisi ortaya iyice dolsun, sıkışsın diye..
Faturayı da kendine kesmiş, güya!.
"O kadar kötü oynadılar ki?."
Kimler kötü oynayan.. "Futbolcular.."
Gerisi palavra.. Gerisi güya şövalyelik.. Yersen!.

***

Belhanda!.

"Belhanda!.. Belhanda!.." diye göklere çıkardıkları, adının yanına durmadan "Yıldız" yazdıkları Belhanda'nın takkesi düştü, keli göründü ya.. Sosyal medyada da kıyamet koptu ya.. Bizim Skor Yazarları anında davranıp Cezayirli'yi "Tu kaka" ilan etme yarışına girmişler, dün baktım.
Neymiş maçtan sonra rakip oyuncu ile forma değiştirmiş.
Neymiş, rakip oyuncu ile gülerek konuşmuş..
Allahın adamları, spor tam da bu değil mi?. Spor, dostluk, kardeşlik ve sevgi için yapılmıyor mu?.
Yahu konuştuğu rakip adamın eski arkadaşı. Tanıdığı.. Orda eski Galatasaraylı Alex Telles de var. Biri de onunla sarmaş dolaş olabilirdi.
Ne güzel değil mi?.
Ama en güzelini Mevlüt kardeşim (Tezel) yazmış, dün.
"Sosyal medyada daha çok görünmek, tıklanmak için, trollere gaz veren goygoycu gazeteciler türedi."