Sallama, pardon transfer ayı!.
Gazetelerin spor sayfalarını açmak içimden gelmez oldu. Her yıl transfer sezonunda böyle olmaya başlarım..
Ne zamandır böyleyim?.
Gazetecilik bitip atmasyonculuk başladığından beri.
Ülkemizde doğru dürüst kulüp muhabiri kalmadı. Haber çıkaran, haber atlatan bir isim söyleyin bana.. Bir tek isim yeter!.
O zaman, gelsin sallamalar!.
Oturuyorlar masa başına.. Akıllarına kim geliyorsa seçiyor, akıllarına gelen kulüplere transfer ediyorlar.
Kulüp kadro listeleri ele alınıyor. Kimlerin sözleşmesi bitmiş?. Onlar hemen bir yerlere gönderiliyorlar. Kimler o sezon pek oynamamış?. Hadi onlar da..
Başlıklar çekici. Nerdeyse iş bitmiş gibi.. Ama sonuna geldiğinizde anlıyorsunuz ki, "Birileri düşünüyor" muş.
O birilerinin kim olduğu bile değil. Muhabir adını yazdığı kişiye bile ulaşamamış. Ulaşmamış daha doğrusu. Ulaşsa fırça yiyeceğini, "Bunları nerden çıkarıyorsunuz" diye tersleneceğini biliyor. Çünkü haberinin sallama olduğunu en iyi kendisi biliyor.
Son beş yılda, bana bir, tek bir tane "Atlatma" transfer haberi söyler misiniz?.
Şimdi bu atmasyonların arasında, doğru olanı da vardır belki hasbelkader. Ama ben gazete mi okuyacağım, bilmece mi çözeceğim?.
"Aşağıdaki 100 transfer haberinden biri doğrudur. Doğruyu bulunuz?."
Böyle gazete okumanın keyfi, lezzeti olur mu?.
Hadi ben her şeyi gerçek gazetelerden okuyorum. Bir de gazeteleri internet sitelerinden okuyanlar var. Onlarınki tam işkence..
"Galatasaray hangi ünlüyü transfer etti" diye bir başlık mesela. Merak ediyorsunuz Fenerli olsanız da.. Merak edenler yandı. Tıklıyorsunuz, bir alakasız resim. Bir alakasız satır ve altında 1'den mesela 15'e kadar rakamlar. Haberi okumanız için her numarayı teker teker tıklamanız gerek. Al sana "15 tık!."
Bunu en iyi yapan, okurunu en iyi kandıran, kendini en çok tıklanan gazete ilan ediyor ya. Kandır Allah kandır.
Bir defasında vaktim var, ilgimi çeken de bir maç.. Kim yayınlıyor bilmiyorum.
Açtım google'u..
"Falan ile filan maçı kaçıncı kanalda" diye bir başlık. "Hay Allah razı olsun" diye tıkladım. Saçma sapan bir giriş. "Devam için tıklayın" yazıyor. Tıkladım.. Gene devam.. Allah sizi inandırsın. On kez falan tıkladıktan sonra beklediğim haber nihayet çıktı. "Bu maç televizyonda yayınlanmıyor."
Ben kendi kendime bir çözüm buldum. "Galatasaray kimi aldı" diye başlığı tıkladığımda, altında 1'den 15'e kadar mesela sayılar olan bir "Galeri haberi" (Adı böyleymiş bizi eşek yerine koymanın) çıkıyorsa, mesela 8 numarayı tıklıyorum doğrudan. Orada ya da en fazla 9'da o oyuncunun adı çıkıyor. En son rakamı tıkladığımda da, durumun ne olduğunu öğreniyorum. Yani 15 tık yerine 3 tık..
İnsanı aldatarak, insanı eşek yerine koyarak tık alıyor herkes. Bunun böyle olduğunu da herkes biliyor. O zaman bu tık sayılarına kim itibar ediyor acaba?.
Sistem, düzen "Aldatma" üzerine kurulmuş. Televizyonlar "Az sonra" diyor, 15 dakika reklam yayınlıyorlar. O aranın 15 dakika olduğunu herkes biliyor. Herkes ya zaplıyor ya mutfağa, ya tuvalete gidiyor.. Buna rağmen o reklamlar veriliyor..
Niye?. Anlamam.. Şirketler paralarını bile bile sokağa atmazlar. Attıklarına göre bir hesapları olmalı..
RTÜK desen Allahlık.. Ülke halkına sahiplenmeyi bir türlü öğrenemediler. Onları Meclis seçiyor. Her partiden üye var RTÜK'te.. Ama siyasilerin anlaştığı tek yer RTÜK..
Halkın kandırılmasına seyirci kalan, yıllardır kılını kıpırdatmadan seyirci kalan RTÜK..
RTÜK görevli, sorumlu olduğu halde susarsa, zaten sahipsiz internette insanları eşek yerine koymanın hesabını kim sorar ki?.
"Ekran başında vakit geçirmek, yaşamın kalitesini düşürüyor" diyoruz. Buna rağmen ülkedeki gözlerin nerdeyse yarısı ekran müptelası..
Hadi ekran keyif verse?. Hayır, ona harcanan vaktin yarısı boş, kandırılarak, öfkelenilerek geçiriliyor..
O zaman niye bu iptila?.
İptila'nın niyesi olur mu?. Adı üstünde "Bağımlılık" işte.
Tedavi gerek. Kendi başına da olmaz. Profesyonel yardım gerek hatta..
Onu kim yapacak?.
Müptela olmayan kaç kişi kaldık ki?.
Gittiğiniz Ruh Doktoru bile sizden beter "Ekranman" çıkabilir!.
Transfer yazacaktım.. Öyle doluyum ki, bakın laf nerelere geldi.
O zaman ikinci yazımı tıklayın ekrancılar!.
***
YASİN VE TOLGA DEĞİL, BELHANDA VE FEGHOULİ SATILMALI!.
Galatasaray bu yıl transferde en ilgi çeken kulüp.. Çünkü Şampiyonlar Ligi'nde bu sezon ön elemesiz, direkt oynayacaklar.. O takımın başında da Şampiyonlar Ligi'ne en önem veren hocamız Fatih Terim var.
Ne var ki Galatasaray'ın transfer yapıp yapmaması, yapacaksa kaç para harcayabileceği, UEFA'ya bağlı. Onlar da kararlarını hâlâ açıklamadılar.
O zaman, Galatasaray'la ilgili haberlere tam şüphe ile bakmak lazım..
UEFA, limitle izin verirse, o limit içinde, "Sattığın kadar alabilirsin" derse, kimleri, kaça satabilirsin hesabıyla alacaklarını düşünebilirsin.
Şu anda her şey belirsiz, her şey sisler altında.
Ortada dolaşan "İstenmeyen" listeleri var. Bunlar geçen sene fazla şans verilmeyenler ve sözleşmesi bitenlerden oluşuyor. Kulüp kaynaklı bir haber yok. Çünkü başta Mustafa Cengiz ve Fatih Terim bu konularda ne kadar ketumdurlar en iyi bilenlerdenim..
Onlar susuyor, piyasayı kızıştırmak isteyen menecerler, zaten her türlü palavrayı atmaya hazır muhabirlere güya sızdırıyorlar. Oluyor manşet..
Onlara zerre itibar etmeden kendi düşüncelerimi söylüyorum..
Fatih Terim, Türk Futbolunun gelmiş geçmiş en büyük kulüp zaferine, 2000 yılında Türk ve Galatasaraylı futbolcularla ulaştı. Takımın iskeleti bizden kurulmuştu. Gelen üç yabancı, Taffarel, Popescu ve Hagi kendi ülkelerinde ve Avrupa devlerinde kariyerlerini tamamlamış ve emekli olmuşken Terim tarafından seçilmiş ve getirilmişlerdi. O yabancılar, etraflarındaki "Kulüp, takım ruhu"na öyle bir uydular, öyle bir havaya girdiler ki, Avrupa'nın en büyük kulüpleri Realler, Barcelonalar, İnter, Milanlar'da yakalayamadıkları başarıyı Galatasaray'da buldular ve zirveye çıktılar. Bir yabancılar lejyonuna gelseler, altı ay sonra geldikleri gibi giderlerdi.
Terim bunu en iyi bilenlerden.
Bu yıl da yaşadı..
Galatasaray, Fener'in, Beşiktaş'ın, Trabzon'un ve ülkenin beşinci şampiyonu Bursa başta, Anadolu Kulüplerinin en kötü sezonlarını yaşadıkları yılda, ancak son maçında şampiyon olabildi. Bu şampiyonlukta da en kritik rolü, iş içten geçmek üzereyken yabancıların yerine oyuna soktuğu Türkler, Sinan, Tolga, Yasin ve Eren oynadılar.. Canla başla oynayan "Galatasaraylı" Türkler..
Terim seneye bu takımın iskeletini gene Türkler'den kurmalı..
Açık söylüyorum..
Sinan ve Tolga değil mesela, sadece kendileri için oynayan Feghouli ve Belhanda satılmalı mesela..
Bunların sorumsuzlukları, bunların kendi kaptırdıkları topların bile peşinde koşmamaları yüzünden kaç gol yedi Galatasaray, ne belalar atlattı.
Şimdi kendinizi bu iki ruhsuz adamı kenarda izleyen Türk futbolcuların yerine koyun?.
"Hala bunlar oynuyor, ben kenardayım" demez misiniz?. Derseniz ne hale gelirsiniz?.
Yasin bu ülkenin en pahalı kanat adamlarından biri olabilirdi. Terim ona güvense, mesela Feghouli yerine Yasin'i devamlı oynatsa, hatalarını düzeltse, bu sene transfer ayında en "İştah kabartan" Galatasaraylı Rodriguez değil, Yasin olurdu.
Galatasaray Yasin'i satarsa büyük hata yapar. Fatih bu yıl Yasin'i kazanmalı..
Sinan da aynen öyle. Tolga da..
Bunlar yürekleri ile oynayan adamlar. Her takımın böylelerine ihtiyacı var.
En çok da Şampiyonlar Ligi'nde doğrudan oynayacak Galatasaray'ın var.
Sahaya bir "Yabancılar Lejyonu" değil, yapısı, iskeleti "Galatasaraylı" olan bir takım sürmenin anlamını en iyi bilen Hocadır, Fatih Terim!.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)