Arda, adeta yoktan var olmuş bir değerimiz.. Ülkemizin adını, hem de en popüler alanda dünyaya duyuran bir değer.
Bir insanı durup dururken, dünyanın parasını verip Barcelona'ya transfer etmezler. Ali Sami Yen stadında toptoplayıcılıktan başlayıp, NouCamp'ta yıldız futbolcu olmayakadar yükselen bu kariyer, filmöyküsü olur aslında. Zirveye yükselmek zordur. Ama orda kalmak daha da zordur. İlkini başaran Arda, ikincide takıldı.
Tepe taklak düştü. Hem de öyle düştü ki, kendi ülkesinde, kendi kulübünde bile "Yok" sayıldı..
Sosyal medya yangına körükle gitti. Sosyal medyaya tavır alan yazılı ve görsel medyamız da lince katıldı.
Arda silinse, sürünse nasıl memnun olacaktı, binler, hatta milyonlar..
***
Arda'nın zirveden tepe taklak düşmesinin sebebi tek başına kendisidir. Etrafında suçlayacağı hiç kimse yok.. Barcelona'ya gitmenin ne olduğunu anlamadı. Anlamaya da çalışmadı. Barcelona'yı milli takımları gibi gören Katalanların hiç farkına varmadı.
Katalan halkını, kentini, tribünlerini ve sokaktaki insanını zerre benimsemeyen, Barcelona'da Barcelonalı gibi yaşamak nerde, aklı fikri İstanbul'da olan bu adamı sevemediler, onlar da.
Kötü arkadaşların kurbanı olan Arda'nın özel uçakla gidiş gelişleri, İstanbul'dan davet ettikleriyle vakit geçirmesi, Katalanlar'a "Bu bizden değil"dedirtti. Önce taraftar "Arda satılsın" bayrağını çekti. Ardından Teknik kadro, Arda adını listeden sildi.
Barcelona'ya futbolu bırakmak üzere olan İniesta'nın yerini doldurmak üzere transfer edilen, Neymar'ın gidişi üzerine onun yerine düşünülen (ki bunların ikisi de olabilirdi. Öyle yetenekti) Arda hem kentte, hem kulüpte "İstenmeyen adam/ Persona non grata" oldu. Barcelona onu iyi bir fiyata satabilmek için çırpındı. Ama ne Avrupa'dan, ne de her ünlüye maydanoz Çin milyarderlerinden, petrol şeyhlerinden ses çıkmadı. Galatasaray talip bile olmadı. Çünkü hepsinin gördüğü "Bitmiş ve iflaholmaz Arda" idi.
Arda'nın sonu gelmişti. Süprülüp gidecek, kimse de üzülmeyecekti, sevinenler sayısızken. "Kendi düşen ağlamaz" diyecekti insanları..
***
Bir insanı, hem de çok değerli bir insanı kaybetmek çok kolaydır. Örneğini çok gördük yaşadık. Zor olan kazanmaktır.
Başakşehir Başkanı, Türk futbolunun önde gelen yöneticilerinden Göksel Gümüşdağ işte bunagirişti.. Arda'ya "Al sana ikinci şans. Kullanırsanne ala" dedi.
Dünyada, her şeyini kaybettikten sonra ikinci şansı bulanlar da enderdir. Bu şansı değerlendirenler de..
Göksel Gümüşdağ, bu şansı Arda'ya tanırken, kendi namını riske etti, başında olduğu kulübün de maliyesini. Kendini sıfırlamış bir Ulusal Değeri yeniden kazanma uğruna bu riskleri göze aldığı için kutladım onu..
***
Şimdi sıra Arda'da.. "Amacım, Başakşehir'de ne olduğumu gösterip, yeniden Avrupa'ya dönmek" demiş, imzayı attıktan sonra..
Bu sözlerinden "Gereken dersleri aldım.
Hatalarımı biliyorum. Burada 'Eski' Arda'ya döneceğim.
Futbolumu yeniden ispat edeceğim" azmini ve hırsını anlıyorum.
Dilerim öyledir Arda.. Son yılda hele kendini yok etmek için her şeyi yaptın. Şimdi içindeki cevherinölmediğini gösterme fırsatı önünde.. Çok iyi bir takımdasın. Oynamanı veoynatmanı sağlayacak kadro orda var. Çokçok iyi bir de hocan var. Sende olan her şeyi sergilemeneizin verecek, teşvik edecek bir Hoca..
Taraftar pek yok. O bile lehinde. Seni ıslıklamaya hazır bir kitle de olmayacak tribünlerde. Rahat oynayacaksın.
Haydi Arda.. Güneşi yeniden doğur bakalım..
Hoş geldin!.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.