Biz çocukken, kırsal kesimde değil sadece, kentlerde de pikniklerle kutlanılan Hıdırellez günleri vardı.. Kilis'te mesela, Karataş tepesi eteklerinde yerlere örtüler serilir, mangallar yakılır, bütün Kilis nerdeyse tüm aileler orda toplanırdı. Kadınlar bir yandan evden getirdiklerini ortaya koyarken, erkekler mangal yapar, çiğ köfte yoğururlardı.
Boş alanlarda 7'den 70'e çocuklar oynardık.. Top oynar, ip atlardık. Nasıl bir eğlence güneş batana dek sürerdi.
Neydi Hıdırellez?.
O yıllar, sene ikiye ayrılır, Maarif takviminde de yazardı.. Hızır Günleri.. Ve Kasım günleri.. Hızır günleri, Mayıs başında, Hıdırellez gününde (6 Mayıs) başlar, 31 Ekim'e kadar sürer, 1 Kasım'da da Kasım günleri başlardı. O da altı ay.
Hızır günleri yaz aylarıydı. Kasım günleri ise kış..
Orta Asya'dan kopup gelen gelenekle kutlanırdı Hıdırellez.. Yaz günlerinin başlangıcı olarak kutlanan gün, dünyada dara düşenlerin yardımcısı Hızır'la, Denizlerin Hâkimi kabul edilen İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gündü.
Dini bir gün değildi. Çünkü Hıdırellez'e o zaman Kilis'te ayrı mahalle kuracak kadar yoğun Yahudi, Rum, Ermeni, Süryani kardeşlerimiz de katılırdı.
Hatta dünyada da, ayni günlerde Afrika'ya dek, Bahar Kutlamaları yapıldığı ve Baharın Ayinler ve Danslarla kutlandığı biliniyor. Stravinsky'nin Bahar Ayini adlı eseri böyle bir töreni anlatır.. Her bahar gelişinde seçilen bir bakire kız, ölene dek dans ettirilirdi, geleneğe göre, o kabile, her kimse artık.. Yaz günlerinin bu sayede bereketli geçeceğine inanılırdı.
Orta Asya'da, Yaz Günlerinin sona erdiği, bahçeler, bağlar ve tarlalarda Hasat'ın sona erdiği, doğanın öldüğü kabul edilen Kasım günlerinin başlangıcında da "Hasat Törenleri" yapmak adetti.
Yani, yazın başını ve sonunu kutlamak, kökeni Orta Asya ulusları olan bir gelenekti.
Sonra göçlerle dünyaya yayıldı bu gelenekler.. Keltler ve Galliler'le İngiltere'ye, ordan Amerika'ya gittiler ve götürdüler, Bahar ve Kış törenlerini..
Hıristiyanlık dininin kurucu ve yayıcıları, yerli halka dinlerini kabul ettirmek için onların pagan kutlamaları ve ayinlerini, kendi dinlerine aktardılar.
Mesela bir Papa, Hasat Bayramı'nı Hıristiyan Azizleri'ni ve halkın yeni kaybettiklerinin ruhlarını anma günü anlamına Halloween'e çevirdi.
Zamanla iş "Ölüler Günü"ne döndü. Bizim Şeker Bayramı'ndan örnek alınarak, çocukların komşu komşu dolaşıp şeker ve kek topladıkları bir gün oluştu. Çocukları garip, çeşitli kılık ve makyajlarla eğlendirmek, onları bayramın günler öncesinden havaya sokmak için çok yararlı oldu bu makyaj ve kıyafet işi icat edildi..
Yani!..
Bizde de, çocuklardan fazla, sosyetenin kutladığı Halloween, bir Hıristiyan değil, kökü hatta Orta Asya olan bir pagan, şaman geleneğinin devamı..
Benim, Halloween'in gece kulüplerinde kutlanmasına, evlerde aile arasında, çocukları boyayıp giydirerek bir araya getirme ve eğlendirmeye hiç itirazım yok. Hatta onları akıllı telefon ve ipad ekranlarından uzaklaştırıp, sosyalleştirdiği için hatta teşvik de ederim ev buluşmalarını..
Ama eğer bu bir özenti değil de, anlamlı bir işse, 31 ekim gecesini tüm çocukları, boyayarak geçiren büyüklerin, iki gün evvel, 29 Ekim'de ne yaptıklarını merak ederim?.
Mesela Ankara'da Halloween geceleri düzenleyenler, küçük çocuklarını Cumhuriyet Bayramı sabahı Anıt Kabir'e götürüp oradaki coşkuyu yaşattılar mı?. Atatürk'ün mozolesine çiçek koydurup, Ata'yı anlattılar, yaşattılar mı?.
O büyükler, Cadılar Bayramı'nı örnek aldıkları Amerika'da 4 Temmuz'un sokakları geçin, evlerde, bahçelerde, her taraf kırmızı beyaz ve maviye bürünmüşken nasıl müthiş kutlandığını bilirler mi?.
Öyle yarısına özenip, asıl önemli yarısını unutmak, çocukları boyarken aslında kendini eğlendirmek yok..
İtirazım bunadır!.
Halloween'den önce 29 ekimi öğretmeliyiz çocuklarımıza.. 2 gün önce..
----------------------------------------------------
Tebessüm
Ağaçların üzerine kazınmış kalp şekilleri.. İçinde sevgilinin adı. Durmadan görürüm, hiç hazzetmem ama hep düşünürüm. Bunca insan sevgilisi ile buluşmaya neden bıçakla gider?
----------------------------------------------------
Sevdiğim laflar
'Alçak gönüllülük kendi gerçek değerini anlamaktır.'
Anatole France
----------------------------------------------------
Satranç ve briç!..
Babam daha çocukken "Adam olmak istiyorsanız bu iki oyunu öğrenmek ve iyi oynamak zorundasınız" derdi.
1. Satranç.. Bu oyun insana, "Bir, üç, beş, dünya ustası isen hatta 80 hamle sonrasını düşünme, ona göre oynamayı" öğretirdi. Bunun hayattaki önemini düşünün.
2. Briç.. Bu oyun insana "Ne söylediğinin değil, karşındakinin ne anladığını düşünmek gerektiğini" öğretirdi. Bunu da hayata uygulayın..
Sevgili Dostum Cengiz, Hürriyet'te yayınlanan "Haftanın resmi" ve bu resim üzerine kendisi ve Ömür Gedik'in yorumlarına sitem eden Erkan Petekkaya'ya cevap veriyor. Resimde bir tekne, kollarını birbirlerinin omzuna atmış, birbirlerine neşeyle bakan Erkan'la Sinan Akçıl var. Cengiz "O adamları tanımasak biz bile başka şey düşünürdük" diye okurlarını başka şey düşünmeye adeta teşvik ediyor ve bunu şaka sanıyor..
Yanılıyor.. Erkan'ın kendi sitesinde yayınladığı resmi ne zaman sonra arşivden çıkarmak ve "Şu bakışlara bakın" diye sayfaya koymanın ve manalı manalı tartışmanın okur tarafından nasıl anlaşılacağı önemli Cengiz.. Senin koyma sebebin ve söylediklerin değil.
Briç bilsen bu büyük yanlışa düşmezdin.
"Tartışma bitmiştir" demenle bitmez bu iş Cengiz.. Önce özür dileyeceksiniz, hatanızı kabul edip, sonra gerisini zamana bırakacaksınız.
Tartışma başlatma hakkın var. Ama "Bitirme" hakkın yok. Hele önüne gelene "Diktatör" diyen bir gazetenin yazarı olarak hiç yok!
----------------------------------------------------
Korkaklığın matematiği(!)..
Mahalle takımı Monaco'dan korkan ve kendi sahasına beraberliğe razı oynayan, üstelik 1 puana razı olduğunu maç öncesi medyaya ve takıma açıklayan Şenol Güneş korkaklığına matematik sebep göstermiş.
Birkaç gazetede birden okuduğuma göre "Kaybetseydik, üçüncü bile olamaz ve UEFA Avrupa Ligi'ne dahi devam edemezdik" demiş..
Şimdi Monaco maçı öncesi, gurupta puan durumları şöyle..
Beşiktaş: 9
Leipzig: 4
Porto: 3
Monaco: 1
Her takımın üçer maçı var.. Şimdi hem de esas eğitimi öğretmenlik olan Şenol Güneş'e ve bu haberi laf arasında geçirip, içindeki saçmalığın farkında olmayan tüm spor medyamız ve müdürlerine soruyorum..
Her takımın geri kalan üçer maçına istediğiniz skorları koyun. Averajı da boş verin. Maçları öyle bitirin ki, Leipzig de, Porto da, Monaco da, 9'ar puana ulaşsın ve averajla Beşiktaş'ı dördüncülüğe düşürsünler..
Görelim bakalım, Beşiktaş'ın Monaco'dan 1 puan almasa, UEFA'yı kaçırmasına matematik imkân var mı?.
İlk üçer maç sonunda..
1 puanlı Monaco'nun Beşiktaş'a, yani 9 puana ulaşması için 8 puana ihtiyacı var. Üç maçta 8 puanlık formül yok. Üçünü de kazanmak zorunda. Yani Beşiktaş'tan sonra, hem Leipzig'i, hem Porto'yu yenmeli..
4 puanlı Leipzig kalan üç maçından beş puan çıkarmak zorunda. Yani Beşiktaş'ı yenecek. Artı Monaco ve Porto'dan birer puan alacak. Monaco'dan puan alamaz. O zaman Monaco 9'a ulaşamaz. Yani Leipzig Porto'yu kesin yenmek zorunda.
Üç puanlı Porto, hem Monaco, hem Leipzig'e yenilirse, Beşiktaş'ı yense bile 6 da kalır..
Yani Monaco, Porto ve Leipzig'in üçünün birden 9'ar puana ulaşması matematik imkansız, Öğretmen meslekli Hocam!.
Yani, kanına işlemiş korkaklığın matematiği de yok!.
Peki bu hesabı yapamayan ve yazamayan medyamıza ne demeli?.
----------------------------------------------------
Can Ataklı!..
Meslektaşım, uzun yıllar Sabah'ta birlikte çalıştığımız Can Ataklı köşesinde beni çok kıran ifadeler yazınca, ona sert bir cevap vermiştim köşemde..
Can, bu defa çok içten olduğuna inandığım satırlarla öfkemi sıfıra indiren bir dost sohbeti havasında duygularını yazmış..
Tamam Can!. Mesele benim açımdan kapanmıştır.
Teşekkürler!.
----------------------------------------------------
Türkiye'den değil, Viyana'dan ses geldi!..
Türk Hava Yolları'nın dünya çapında büyük ün kazanmasında önemli rol oynayan Turkish Do&Co İkram şirketi ile yolların ayrılıp, bir Singapur Şirketi ile anlaşma yoluna gidilmesini şaşkınlıkla karşılamış ve zamanında Ulaştırma Bakanlığı yaptığı için konuyu çok iyi bilen Başbakanımız Binali Yıldırım'ın duruma el koymasını, bir dünya markası olma yolunda hızla ilerleyen Türk şirketini atıp, bir Singapur Şirketi getirilmesi eylemini soruşturmasını dilemiştim.
Başbakan'dan yanıt gelmedi. Ulaştırma Bakanı ve kararı alan THY Yönetim Kurulu Başkanı'ndan da..
Sonra ikinci yazıyı yazdım. "Ortada 3. Hava Alanına taşınmak için 100 milyon dolar hava parası lafları dönüyor. Turkish Do&Co bu parayı vermeyi sonunda kabul etmiş ama THY "Turkish Do&Co değil, olayla ilgisi olmayan Viyana'daki Uluslararası Do&Co ödeyecek" diye bastırınca, Do&Co'yu kuran, Turkish Do&Co'nun da "Kurucu Ortağı" olan Atilla Doğudan çekilmiş" dedim.. Gene çıt çıkmadı bizdeki yetkililerden.
Tepki Viyana'dan geldi.
Avusturya'nın en yüksek tirajlı gazetesi Kronen Zeitung benim Do&Co ile ilgili yazılarımdan bölüm bölüm alıntılarla haber yaptı.
"Sorunu çözün" manşetli haberde, " Do&CO'nun çalışmalarının durdurulmasını İktidar eğilimli gazete bile eleştirdi" deniyor.
Yazıda özetle "Turkish Do&Co, çok önemli bir Avusturya - Türkiye başarı hikayesi idi. Dünyaca ünlü Cateringci Atilla Doğudan İstanbul'da THY ile ortak kurduğu şirketi ile THY yolcuları için ikram hizmeti veriyordu ama THY bundan sonra Singapurlu rakip şirket SATS ile çalışacak. Sadece Avusturya'da değil Türkiye'de de bu gelişme şaşkınlık yarattı.
Yüksek tirajlı ve iktidar eğilimli Sabah gazetesinin çok okunan yazarı Hıncal Uluç köşesinde Başbakan Binali Yıldırım'a seslendi.
"Turkish Do&Co gibi Türk yemeğini dünyaya tanıtan üst düzey bir şirket ile iyi giden bir ilişki nasıl sonlandırılabilir?. Doğudan'dan yeni açılacak olan 3. havaalanında hizmet vermesi için 100 milyon dolar hava parası istendiği iddia ediliyor" dedi. Uluç sorunun çözülmesini istedi.
Ayrıca Doğudan'ın Boğaz'daki Otel projesi ile de ilgili sorunlar yaşanmıştı."
Boş alanlarda 7'den 70'e çocuklar oynardık.. Top oynar, ip atlardık. Nasıl bir eğlence güneş batana dek sürerdi.
Neydi Hıdırellez?.
O yıllar, sene ikiye ayrılır, Maarif takviminde de yazardı.. Hızır Günleri.. Ve Kasım günleri.. Hızır günleri, Mayıs başında, Hıdırellez gününde (6 Mayıs) başlar, 31 Ekim'e kadar sürer, 1 Kasım'da da Kasım günleri başlardı. O da altı ay.
Hızır günleri yaz aylarıydı. Kasım günleri ise kış..
Orta Asya'dan kopup gelen gelenekle kutlanırdı Hıdırellez.. Yaz günlerinin başlangıcı olarak kutlanan gün, dünyada dara düşenlerin yardımcısı Hızır'la, Denizlerin Hâkimi kabul edilen İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gündü.
Dini bir gün değildi. Çünkü Hıdırellez'e o zaman Kilis'te ayrı mahalle kuracak kadar yoğun Yahudi, Rum, Ermeni, Süryani kardeşlerimiz de katılırdı.
Hatta dünyada da, ayni günlerde Afrika'ya dek, Bahar Kutlamaları yapıldığı ve Baharın Ayinler ve Danslarla kutlandığı biliniyor. Stravinsky'nin Bahar Ayini adlı eseri böyle bir töreni anlatır.. Her bahar gelişinde seçilen bir bakire kız, ölene dek dans ettirilirdi, geleneğe göre, o kabile, her kimse artık.. Yaz günlerinin bu sayede bereketli geçeceğine inanılırdı.
Orta Asya'da, Yaz Günlerinin sona erdiği, bahçeler, bağlar ve tarlalarda Hasat'ın sona erdiği, doğanın öldüğü kabul edilen Kasım günlerinin başlangıcında da "Hasat Törenleri" yapmak adetti.
Yani, yazın başını ve sonunu kutlamak, kökeni Orta Asya ulusları olan bir gelenekti.
Sonra göçlerle dünyaya yayıldı bu gelenekler.. Keltler ve Galliler'le İngiltere'ye, ordan Amerika'ya gittiler ve götürdüler, Bahar ve Kış törenlerini..
Hıristiyanlık dininin kurucu ve yayıcıları, yerli halka dinlerini kabul ettirmek için onların pagan kutlamaları ve ayinlerini, kendi dinlerine aktardılar.
Mesela bir Papa, Hasat Bayramı'nı Hıristiyan Azizleri'ni ve halkın yeni kaybettiklerinin ruhlarını anma günü anlamına Halloween'e çevirdi.
Zamanla iş "Ölüler Günü"ne döndü. Bizim Şeker Bayramı'ndan örnek alınarak, çocukların komşu komşu dolaşıp şeker ve kek topladıkları bir gün oluştu. Çocukları garip, çeşitli kılık ve makyajlarla eğlendirmek, onları bayramın günler öncesinden havaya sokmak için çok yararlı oldu bu makyaj ve kıyafet işi icat edildi..
Yani!..
Bizde de, çocuklardan fazla, sosyetenin kutladığı Halloween, bir Hıristiyan değil, kökü hatta Orta Asya olan bir pagan, şaman geleneğinin devamı..
Benim, Halloween'in gece kulüplerinde kutlanmasına, evlerde aile arasında, çocukları boyayıp giydirerek bir araya getirme ve eğlendirmeye hiç itirazım yok. Hatta onları akıllı telefon ve ipad ekranlarından uzaklaştırıp, sosyalleştirdiği için hatta teşvik de ederim ev buluşmalarını..
Ama eğer bu bir özenti değil de, anlamlı bir işse, 31 ekim gecesini tüm çocukları, boyayarak geçiren büyüklerin, iki gün evvel, 29 Ekim'de ne yaptıklarını merak ederim?.
Mesela Ankara'da Halloween geceleri düzenleyenler, küçük çocuklarını Cumhuriyet Bayramı sabahı Anıt Kabir'e götürüp oradaki coşkuyu yaşattılar mı?. Atatürk'ün mozolesine çiçek koydurup, Ata'yı anlattılar, yaşattılar mı?.
O büyükler, Cadılar Bayramı'nı örnek aldıkları Amerika'da 4 Temmuz'un sokakları geçin, evlerde, bahçelerde, her taraf kırmızı beyaz ve maviye bürünmüşken nasıl müthiş kutlandığını bilirler mi?.
Öyle yarısına özenip, asıl önemli yarısını unutmak, çocukları boyarken aslında kendini eğlendirmek yok..
İtirazım bunadır!.
Halloween'den önce 29 ekimi öğretmeliyiz çocuklarımıza.. 2 gün önce..
----------------------------------------------------
Tebessüm
Ağaçların üzerine kazınmış kalp şekilleri.. İçinde sevgilinin adı. Durmadan görürüm, hiç hazzetmem ama hep düşünürüm. Bunca insan sevgilisi ile buluşmaya neden bıçakla gider?
----------------------------------------------------
Sevdiğim laflar
'Alçak gönüllülük kendi gerçek değerini anlamaktır.'
Anatole France
----------------------------------------------------
Satranç ve briç!..
Babam daha çocukken "Adam olmak istiyorsanız bu iki oyunu öğrenmek ve iyi oynamak zorundasınız" derdi.
1. Satranç.. Bu oyun insana, "Bir, üç, beş, dünya ustası isen hatta 80 hamle sonrasını düşünme, ona göre oynamayı" öğretirdi. Bunun hayattaki önemini düşünün.
2. Briç.. Bu oyun insana "Ne söylediğinin değil, karşındakinin ne anladığını düşünmek gerektiğini" öğretirdi. Bunu da hayata uygulayın..
Sevgili Dostum Cengiz, Hürriyet'te yayınlanan "Haftanın resmi" ve bu resim üzerine kendisi ve Ömür Gedik'in yorumlarına sitem eden Erkan Petekkaya'ya cevap veriyor. Resimde bir tekne, kollarını birbirlerinin omzuna atmış, birbirlerine neşeyle bakan Erkan'la Sinan Akçıl var. Cengiz "O adamları tanımasak biz bile başka şey düşünürdük" diye okurlarını başka şey düşünmeye adeta teşvik ediyor ve bunu şaka sanıyor..
Yanılıyor.. Erkan'ın kendi sitesinde yayınladığı resmi ne zaman sonra arşivden çıkarmak ve "Şu bakışlara bakın" diye sayfaya koymanın ve manalı manalı tartışmanın okur tarafından nasıl anlaşılacağı önemli Cengiz.. Senin koyma sebebin ve söylediklerin değil.
Briç bilsen bu büyük yanlışa düşmezdin.
"Tartışma bitmiştir" demenle bitmez bu iş Cengiz.. Önce özür dileyeceksiniz, hatanızı kabul edip, sonra gerisini zamana bırakacaksınız.
Tartışma başlatma hakkın var. Ama "Bitirme" hakkın yok. Hele önüne gelene "Diktatör" diyen bir gazetenin yazarı olarak hiç yok!
----------------------------------------------------
Korkaklığın matematiği(!)..
Mahalle takımı Monaco'dan korkan ve kendi sahasına beraberliğe razı oynayan, üstelik 1 puana razı olduğunu maç öncesi medyaya ve takıma açıklayan Şenol Güneş korkaklığına matematik sebep göstermiş.
Birkaç gazetede birden okuduğuma göre "Kaybetseydik, üçüncü bile olamaz ve UEFA Avrupa Ligi'ne dahi devam edemezdik" demiş..
Şimdi Monaco maçı öncesi, gurupta puan durumları şöyle..
Beşiktaş: 9
Leipzig: 4
Porto: 3
Monaco: 1
Her takımın üçer maçı var.. Şimdi hem de esas eğitimi öğretmenlik olan Şenol Güneş'e ve bu haberi laf arasında geçirip, içindeki saçmalığın farkında olmayan tüm spor medyamız ve müdürlerine soruyorum..
Her takımın geri kalan üçer maçına istediğiniz skorları koyun. Averajı da boş verin. Maçları öyle bitirin ki, Leipzig de, Porto da, Monaco da, 9'ar puana ulaşsın ve averajla Beşiktaş'ı dördüncülüğe düşürsünler..
Görelim bakalım, Beşiktaş'ın Monaco'dan 1 puan almasa, UEFA'yı kaçırmasına matematik imkân var mı?.
İlk üçer maç sonunda..
1 puanlı Monaco'nun Beşiktaş'a, yani 9 puana ulaşması için 8 puana ihtiyacı var. Üç maçta 8 puanlık formül yok. Üçünü de kazanmak zorunda. Yani Beşiktaş'tan sonra, hem Leipzig'i, hem Porto'yu yenmeli..
4 puanlı Leipzig kalan üç maçından beş puan çıkarmak zorunda. Yani Beşiktaş'ı yenecek. Artı Monaco ve Porto'dan birer puan alacak. Monaco'dan puan alamaz. O zaman Monaco 9'a ulaşamaz. Yani Leipzig Porto'yu kesin yenmek zorunda.
Üç puanlı Porto, hem Monaco, hem Leipzig'e yenilirse, Beşiktaş'ı yense bile 6 da kalır..
Yani Monaco, Porto ve Leipzig'in üçünün birden 9'ar puana ulaşması matematik imkansız, Öğretmen meslekli Hocam!.
Yani, kanına işlemiş korkaklığın matematiği de yok!.
Peki bu hesabı yapamayan ve yazamayan medyamıza ne demeli?.
----------------------------------------------------
Can Ataklı!..
Meslektaşım, uzun yıllar Sabah'ta birlikte çalıştığımız Can Ataklı köşesinde beni çok kıran ifadeler yazınca, ona sert bir cevap vermiştim köşemde..
Can, bu defa çok içten olduğuna inandığım satırlarla öfkemi sıfıra indiren bir dost sohbeti havasında duygularını yazmış..
Tamam Can!. Mesele benim açımdan kapanmıştır.
Teşekkürler!.
----------------------------------------------------
Türkiye'den değil, Viyana'dan ses geldi!..
Türk Hava Yolları'nın dünya çapında büyük ün kazanmasında önemli rol oynayan Turkish Do&Co İkram şirketi ile yolların ayrılıp, bir Singapur Şirketi ile anlaşma yoluna gidilmesini şaşkınlıkla karşılamış ve zamanında Ulaştırma Bakanlığı yaptığı için konuyu çok iyi bilen Başbakanımız Binali Yıldırım'ın duruma el koymasını, bir dünya markası olma yolunda hızla ilerleyen Türk şirketini atıp, bir Singapur Şirketi getirilmesi eylemini soruşturmasını dilemiştim.
Başbakan'dan yanıt gelmedi. Ulaştırma Bakanı ve kararı alan THY Yönetim Kurulu Başkanı'ndan da..
Sonra ikinci yazıyı yazdım. "Ortada 3. Hava Alanına taşınmak için 100 milyon dolar hava parası lafları dönüyor. Turkish Do&Co bu parayı vermeyi sonunda kabul etmiş ama THY "Turkish Do&Co değil, olayla ilgisi olmayan Viyana'daki Uluslararası Do&Co ödeyecek" diye bastırınca, Do&Co'yu kuran, Turkish Do&Co'nun da "Kurucu Ortağı" olan Atilla Doğudan çekilmiş" dedim.. Gene çıt çıkmadı bizdeki yetkililerden.
Tepki Viyana'dan geldi.
Avusturya'nın en yüksek tirajlı gazetesi Kronen Zeitung benim Do&Co ile ilgili yazılarımdan bölüm bölüm alıntılarla haber yaptı.
"Sorunu çözün" manşetli haberde, " Do&CO'nun çalışmalarının durdurulmasını İktidar eğilimli gazete bile eleştirdi" deniyor.
Yazıda özetle "Turkish Do&Co, çok önemli bir Avusturya - Türkiye başarı hikayesi idi. Dünyaca ünlü Cateringci Atilla Doğudan İstanbul'da THY ile ortak kurduğu şirketi ile THY yolcuları için ikram hizmeti veriyordu ama THY bundan sonra Singapurlu rakip şirket SATS ile çalışacak. Sadece Avusturya'da değil Türkiye'de de bu gelişme şaşkınlık yarattı.
Yüksek tirajlı ve iktidar eğilimli Sabah gazetesinin çok okunan yazarı Hıncal Uluç köşesinde Başbakan Binali Yıldırım'a seslendi.
"Turkish Do&Co gibi Türk yemeğini dünyaya tanıtan üst düzey bir şirket ile iyi giden bir ilişki nasıl sonlandırılabilir?. Doğudan'dan yeni açılacak olan 3. havaalanında hizmet vermesi için 100 milyon dolar hava parası istendiği iddia ediliyor" dedi. Uluç sorunun çözülmesini istedi.
Ayrıca Doğudan'ın Boğaz'daki Otel projesi ile de ilgili sorunlar yaşanmıştı."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Sonraki Haber
Daha Fazla Gör
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- Geleneksel Çin tıbbının vazgeçilmez şifası: Beyninizi zıpkın gibi yapıyor!
- TSE 161 sözleşmeli personel alımı yapacak: Çeşitli pozisyonlarda kadrolar açıldı | Alım yapılan iller
- PTT’de KPSS şartsız personel alımı başladı! 3 kadro için ilan yayınlandı
- La Nina nedir, ne demek? La Nina kışı nasıl olur, özellikleri neler?
- Sosyal medyaya yaş sınırı mı geldi, ne zaman gelecek? Sosyal medya kullanımı kaç yaş altına yasak olacak?
- Beşiktaş-Maccabi Tel Aviv maçı bugün saat kaçta? 28 Kasım UEFA Avrupa Ligi BJK-Maccabi Tel Aviv mücadelesi hangi kanalda?
- Yüzde 40 şartını tamamlayana şipşak emeklilik! 1 Ekim 2008 sonrası 3600-4400-1800 günle...
- Hava Durumu Raporu 28 Kasım | Bugün hava nasıl olacak? MGM haritayı yayınladı: İstanbul, Artvin, Ankara, İzmir...
- Zihin oyunları: Sadece zekiler bu gizli hataları görebiliyor! Hatayı 5 saniyede bulabilir misin?
- Yumurta gerçekten kolesterolü artırır m? Yeni araştırma sonuçları ne diyor?
- TOKİ Arnavutköy Kura Çekimi: Sosyal Konut Projesinde Hak Sahipleri Belirleniyor! TOKİ kura sonuçları sorgulama ekranı
- Her gün avokado tüketmenin 10 faydası!