Sevgili Kanat Atkaya, Türkiye'de gençlerin yüzde 70'inin gelecekten mutlu ve umutlu olduğunu söyleyen ankete itiraz ediyor..
"Gene anketlere göre, kitap okumayan, müzik satın almayan, sinemaya, tiyatroya, konsere gitmeyen genç nasıl mutlu olur" diye soruyor..
Bir!. Nasıl mutlu olduklarını biliyorsun Kanat.. Ellerine yapışık telefonlara dokunmalarını bir hafta yasakla, gör bakalım, intihar düzeyinde depresyona giriyorlar mı, girmiyorlar mı?.
İkincisi.. Gençler meyve yemeyi seviyorlarmış diye "Tiyatro yerine kiraz diye onlarla dalga geçen sen kendin bu yıl, kaç konsere, kaç tiyatroya gittin ve yazdın da, bu gençleri özendirdin?.
Senin en çok satan gazetende bunu yapan tek yazar var mı?.
PR'cı davetleri ile Evliya Çelebi olmaktan başı dönenler, bu gençlere yön verecek kaç kültür, sanat olayı yazdılar, hele bi de bakalım!. 2017 yılı için bir liste maillesene bana.. "Bak neler neler yaptık, atlamışsın" desene..
----------------------------------------
Sanatın güzel gecesinden eleştiriler!..
Donizetti Klasik Müzik Ödülleri'nden söz ediyorum. İki inançlı adam sayesinde doğan ve yaşatılıp geleneksel hale getirilen Donizetti Gecesinden..
Biri Serhan Bali'ydi. Bu ülkede en popüler dergiler bile minnacık tirajlarla yaşamaya çalışırken, Klasik Müzik gibi bir konuyla ilgili dergi çıkarmak, nasıl bir inanç ve idealdir.. Üstelik böyle bir derginin reklam alma şansı da pek yoktur!.
İkincisi Ahmet Misbah Demircan!. Beyoğlu Belediye Başkanı. Böyle bir geceye ev sahibi gibi sponsor olmak, yıllarca?. Söyler misiniz kaç oy getirir?.
Ama her şey para, her şey oy için yapılmaz.. Hele de sanat!.
Bu iki adamı alkışladım önceki gün.. O güzel günü, sayfamın yarısını ayırarak anlattım.
Şimdi o güzel günün, gelecekte "En Güzel" olması için eleştirilerim var. Onları sıralayacağım..
***
Önce Ahmet Misbah Demircan kardeşime..
Sevgili Başkan,
O gece bir şey, başından sonuna beni rahatsız etti.
Ben kokteyllerden hoşlanmam.. O saatte gelmedim. Ödül töreni başlamak üzereyken binaya girdim. Beni hemen gönüllüler karşıladılar.. Getirdiler, en ön sıraya, sizin yanınıza oturttular. Yerime otururken gördüm ki, Meriç Sümen hemen arkamda..
Ben en önde, Meriç Sümen, Türk Kültürünün, sanatının gelmiş geçmiş en büyük devlerinden, daha Türk Balesi Madam Ninette de Valois kurulurken olağanüstü doğuşu ile dünyayı büyüleyen, o efsane Bolşoy Balesi'nde baş rol dans eden ilk Türk değil, ilk "Yabancı" balerin olan, Meriç Sümen benim arkamda oturursa, ben nasıl sıkılmam, utanmam?.
Meriç Sümen bu ülkenin bir anıtı!. Ben kimim yahu?..
Meriçler, Leylalar, Yıldızlar olmasaydı ben "Ben" olur muydum?. Olabilir miydim?.
Bunu yıllar önce de yazmıştım. Afife Ödülleri'nde beni alıp en öne oturttular. Az sonra Yıldız Hanım girdi, salona.. Önümden geçirip, arkaya götürdüler, merdivenlerden tırmandırdılar ve onuncu sıraya oturttular.. "Yer yarılsa da, yerin dibine girsem" demiştim o gece de..
Şimdi böylesi geceleri organize eden herkese söylüyorum.. Bir sanat gecesinde, protokolün bir numaralı yeri "Sanatçı"nın olmalıdır.
Önce o gecenin değerini katılımları ile katlayan sanatçılar.. Anıtlarımız.. Sonra o gece ödül alacaklar.. Ondan sonrası, onlardan sonra..
Oscar gecelerini hatırlayın.. Ön sıralarda sinema sanatçılarından başkasını gördüğünüzü hatırlıyor musunuz?.
İkincisi Sevgili Başkan,
Koç Müzesi böylesi bir gece için iyi bir seçim değil. Bir defa akustiği yok.. İkincisi, üç saat süren gece için oturacağınız rahat koltuklar yok. Yan yana dizilmiş kiralık sandalyelerle bu iş olmaz. Salonun yarısı sona doğru kaçtı. Niye?. Baş sebep o eğri büğrü sandalyelere tıkış tıkış doldurulmuş insanlar sıkıldılar, ağrılar içinde kaldılar.. Sağımdaki ve solumdakiyle kucak kucağaydım nerdeyse. Yanımdaki kalktı da, bir buçuk sandalyede rahatladım biraz..
Klasik müzikte hele, izleyici yaş ortalaması, orta yaşı geçer. O zaman onu üç saat en rahat şekilde oturtacaksın. O da Koç Müzesi'nde olmaz.
Nerde olur?.
Senin eserin sayılır!.. Grand Pera Kültür Merkezi'ndeki o harika Emek salonunda.. Beyoğlu'nun, yani İstanbul'un göbeğinde. Ulaşım kolay.. Kulisler geniş.. İstediğin kokteyli ver.. Salonda yerleşim de, akustik de mükemmel..
Böyle bir harika yer dururken Başkan, başka bir yerde yapmayı nasıl düşünürsün?.
8. Donizetti Ödülleri, Grand Pera Emek'te yapılmalı mutlak!.
----------------------------------------
Ah Ayşem Ah!..
Futbolu değil, nerdeyse gün aşırı değiştirdiği sevgilileri ile magazin sayfalarına manşet olan, haftalardır, Barcelona'da forma giyemeyen ve taraftarın "Bu yıl gönderin" anketinde baş sırayı alan Arda'yı ben dahil eleştiriyoruz ya.. Bunların sebebinin özel yaşam olduğunu anlatıyoruz ya, Ayşem kafa tutmuş dün.
"Futbolunu eleştirin, özel yaşamından size ne" diyor..
Bize her şey Ayşe!.. Bize her şey.. Çünkü Arda bu ülkenin maddi, manevi bir değeri.. Bu değer kendisini yok etmeye başlarsa eleştirir, kurtarmaya çalışırız. Medyanın görevi bu..
Arda eğer, sosyal medyayı kullanıp bir takım genç kızlara o yoldan ulaşıyorsa, onu da eleştiririz..
Hukuk, sadece yasalar değildir, Ayşe.. Hukuk, yasalar, kurallar, gelenekler ve görenekler bütünüdür. Gazeteye gelip bikini mayo ile bilgisayarın önüne oturmanı yasaklayan bir yasa var mı?. Yok!. Ama hadi üç gün üstü üste hem de gel öyle bakalım, neler oluyor?.
Biz Arda'yı eleştiriyoruz. Hakkımız.. Sen de savun.. O da senin hakkın!..
Ama "Size ne" dersen Ayşe, haddini aşarsın!.
Çünkü, bize "Her şey!."
----------------------------------------
..Ve Sevgili Serhan Bali..
Şimdi gelelim Donizetti Ödülleri'nin yaratıcı ve yaşatıcısı, idealist meslektaşım Serhan Bali'ye..
O gece çeşitli dallarda ödüller dağıtılıyor.. O ödülleri alanlar da performans sergiliyorlar. İzleyici üç saatten fazla süren gecede klasik müzik dinliyor..
Öyle olması da gerek. Tamam..
Peki ama salonu dolduranların en az yarısı Klasik Müzik dinleyicisi değil. Onlar ödül alanların yakınları, dostları, arkadaşları.. En az dörtte biri belki de hayatında ilk kez klasik müzik dinliyordur o gece..
Ödül alanlar günler evvelden belli.. Hepsini toplarsın.. Onlara dersin ki..
"Sevgili arkadaşlar, karşınızda 'La Scala Akademisi'nin jürisi yok.. Onlara sanatınızın gücünü kanıtlamak için en zor eserler çalmak zorunda değilsiniz.. Bu gece sizler ödül alırken, onların içinden bir, tek bir kişiye 'Yahu bu klasik müzik öyle anlaşılmaz, ulaşılmaz şey değilmiş. Bak nasıl keyifle izledim. Bundan böyle klasik müzik konserlerine gideyim' dedirtirseniz, bu da bizim ödülümüz olur. Lütfen ödül aldıktan sonra seslendireceğiniz parçaları, Light Klasik Müzik'ten seçin. Popüler, ritmik parçaları tercih edin.."
Hatırla.. Aydın Karlıbel "Atabarı üzerine çeşitlemeler" çaldığı zaman salon nasıl ayağa kalktı, nasıl kıyamet koptu.. Hem de gecenin yarısına gelmişken salon nasıl "Bis" istedi!.
Teker teker konuşup, çalacaklarını öğrenecek, gerekirse onları ikna edip, o anlaması, dinlemesi zor parçaların, hem de klasik müziği tanımayan bir topluluğa çalınmasını önleyeceksin.
..Ve en önemlisi..
Ödül sırasını, kafandaki protokole göre değil, seslendirilecek eserlere göre yapacaksın. Konser programı yapar gibi..
Açılışta seyirciyi avcunun içine alacaksın.
Kim yapar bunu.. Barış İçin Müzik Vakfı'nın gencecik orkestrası ve Vivaldi'nin dünyanın her yerinde izleyeni hemen yakalayan İlkbahar'ı..
Senin sıranda onlara sıra en son geldi. Salonun yarısından fazlası boşalmışken..
En Büyük Ödülü kim alıyor?.
Muammer Sun?. Ne yapmış Muammer Sun, ömür boyu?. Şarkılarımızı, türkülerimizi çok seslendirmiş, besteci olarak.. O ödül salonun tümünün önünde, gene en başta verilir ve bir koro, ya da bir solist, Sun'un bir türküsünü söyler.. Bak bakalım salona o zaman..
Muammer Ağbi ödülünü boş sandalyeler önünde aldı, Serhan!.
..Ve son bir not!.
Andante Ödülleri, bale sanatını da içerirdi. Son yıllarda çıkarıldı.. Balecilerimiz için en büyük değil, tek teşvikti senin ödüllerin Serhan.. Onları öksüz bırakma, seneye onlara da dağıtmaya başla yeniden. Dağıtacağını da sezon başında açıkla..
----------------------------------------
Tebessüm
- Bir ampulü değiştirmek için kaç avukat lazımdır?.
- Kaçına gücünüz yeter?
----------------------------------------
Sevdiğim Laflar
"Kılıcın kını kemirdiği gibi, ruh da göğsü yıpratır."
Lord Byron