HINCAL ULUÇ

Bir “Kuyu”nun başında birleşmek!..

Tam on gün sürdü, 50 metrelik daracık bir kuyuya düşen minik kangal köpeğinin kurtarılması.. Mekân Beykoz.. İlk mahalleli farkına varmış. Hemen itfaiye.. Olmamış.. Büyükşehir İtfaiye.. Haber duyulunca başta AFAD, AKUT, ne kadar Sivil Toplum Kurtarma Ekibi varsa koşmuş. Bir gurup genç hocalarıyla kuyu başına gelince, kurtarmak için bir robotik kol icat etmişler, bulabildikleri basit malzeme ile.. Enerji Bakanımız, sevgili eski patronum Berat Albayrak'a kadar uzamış olay. Kömür madenlerinde kalanları kurtarmak üzere kurulan özel ekip seferber olmuş. Onlar da kuyu başına gelmişler.
Zamana karşı bir yarış.. Çünkü yavrunun kaldığı yer de, kuyunun çapı da daracık ve köpek tam da hızla büyüme günlerinde.. Vücudu genişlerse, her an sıkışıp ölebilir. Bu yüzden kuyuya yiyecek ve su, veteriner nezaretinde, ölmeyecek kadar indiriliyor.
İşte bu 10 gün, her yandan, her yönden bölünmeye çalışılan Türk milletini nasıl birleştirdi onu gördüm ben.. Beni en çok duygulandıran o oldu..
Bir minik köpek yavrusu, nerdeyse paramparça insanları yeniden millet yaptı..
O 10 gün boyunca çocuklar geceleri erkenden yatmaya direndiler.. "Kurtuluş haberi"ni alıp öyle yatağa girmek istiyorlardı. Babalar anneler, dedeler, nineler ikide birde haber kanallarını zaplayıp mutlu haber var mı diye bakıyorlardı. Gençlerin ellerinden akıllı telefonları düşmüyor, durmadan internet sitelerine girip küçük köpek yavrusunun son haberlerini tarıyorlardı.
Hemen herkes, hemen her yolu deniyordu, o küçük köpek yavrusundan haber almak için.. Hemen herkes kurtarmak için elinden geleni yaparken..
Hemen herkes..
Hemen herkes ya..
Fenerlisi, Cimbomlusu Kartal'ı ile her türlü bölünmüş spor camiası.. Türk'ü, Rum'u, Ermeni, Yahudi, Gürcü, Çerkes, Çingene'si, Kürdü ile her türlü etnik guruptan olanı.. Müslüman'ı, Hıristiyan'ı, dinlisi, dinsizi ile her türden inançlısı.. Sünni'si, Şii'si, Hanefi, Selefi, Alevi'si ile her mezheplisi.. Daha dün okul kapılarındaki kavgaları polisin biber gazı ile durdurulabilen karşıt görüşlü üniversite öğrencileri.. Daha önemlisi, en önemlisi "Evet" ve "Hayır" diye nerdeyse birbirlerinin gırtlağına sarılacak hale gelenler dahil, hemen herkes, tüm düşüncelerini, taraflarını bir kenara bırakıp o küçük köpek yavrusunu koydular yüreklerine, beyinlerine..
Bir küçük köpek yavrusu "Demek istenirse oluyormuş" dedirtti, içten dıştan her yol kullanılarak bölünmeye çalışılan ulusuma..
Hepimize, insan, bu ulusun insanı olduğumuzu hatırlattı..
Felaket tellallarının "Ne olacak halimiz" soruları ile yıpranan, yıkılanlara yeniden "UMUT" verdi..
"Demek ki oluyormuş" dedirtti.
Teşekkürler Küçük Köpek sana!.

-----------------------------------------------

Tebessüm

Araştırmalar ülkesi Amerika'dan son haber.. Bilmem ne üniversitesi sonuçları açıklamış.. Ailede en büyük çocuklar, en küçüklerden zeki oluyorlarmış. (Kemal dikkat).
Komedyen Jimmy Fallon 'Üniversiteye sordum" dedi.. "Ya ortancalar!."
Cevap!.. "Onlar umurumuzda değil.."
Fallon'un bu şakası beni 70 yıl öncesine götürdü. Yazın köydeyiz.. Manyas, Çavuşköy.. İlkokul öğrencisi ben salondan çıkarken, babam içeri giriyordu.. Babam bakmış, köşede babaannem ağlıyor.. "Vay rezil ufaklık, ne yaptı da annemi ağlattı" diye öfke ile sormuş.. "Ne yaptı sana anne?."
Babaannemin cevabı yıllarca ailede anlatıldı..
"Yanıma oturdu.. 'Babaanne' dedi.. 'Öcal ağbim en büyük, prens muamelesi görüyor. Kemal en küçük diye elden ele geziyor. Serpil tek kız.. Prenses tabii.. Benim hiçbir sıfatım yok!.."

-----------------------------------------------

Ah habercilik!.

Ah gazetecilik!.
10 gün boyu milletin en büyük merakı haline gelen Küçük Köpek olayı, bu ülkede, Haber TV'ciliğinin de, gazeteciliğin de nerde olduğunu gösterdi..
Yahu Beykoz..
Hepsinin merkezinin olduğu İstanbul yani. Otobüsle gitsen bedava.. Herkesin cebinde anında canlı yayın yapan telefonlar var.. Yani, masrafı ben bile cebimden karşılarım..
Olmayan ne?.
"Fark yaratmak, gazetecilik yapmak arzusu ve hırsı.."
Yahu bir kanal, tek bir kanal, bir telefon, bir muhabirle canlı yayın yapsa ordan, 10 gün, 24 saat.. Efsane olurdu.. Neler neler çıkardı, o kuyunun başına gelen insanlardan, kurtarma ekiplerinden, çabalardan..
İlle de 24 saat canlı yayında kalman şart değil.. Programın neyse onu yap.. Ama o lanet, o an para etmez, "Son Dakika/ Sıcak Gelişme"lerin var ya.. İşte tam zamanı..
"Kuyunun başında yeni bir şeyler oluyor" desin, ekranda spiker.. Kessin o bitmez tükenmez, beleş diye vakit dolduran aptal açık oturumları.. Girsin Kuyubaşı canlı yayınına.. Görsün bakalım, millet başka haber kanalına bakıyor mu?.
Ben gazetecilik dehası mıyım, bu kadar basit bir şeyi düşünüyorum, diye.. Çocuklar düşünür. Yeter ki, "Ben bu olayda nasıl fark yaratırım" diyen bir "Gazeteci" olsun!.
Kuyu başına gelenlerden her gün ne resimler, ne haberler, ne fotoğraflar yayınlardı gazeteler.. Biri "Millet bugünlerde en çok neyi merak ediyor" diye düşünse.. Mesela en arka sayfayı her gün buna ayırsa..
Ve de..
Ve de..
Köpeğin kurtarıldığı gün, ajanslardan Rusya'dan bir haber geçtiler..
Buyrun!..
"Annesinin terk ettiği minik bebeğin hayatını bir sokak köpeği kurtardı.."
Üzerinde ince elbiseler olan 2 yaşındaki bebeği annesi sıfırın altı 21 derecede sokağa bırakmış. Çocuk o halde ve o havada iki gün yaşamış.. Nasıl?. Bir sokak köpeği gelmiş yanına uzanmış, kendi vücut sıcaklığı ile bebeği ısıtıp donmasını engellemiş.
Yavru köpeği kurtarmak için seferber olan insanlar ve insan yavrusunu yaşatan köpeğin mutlu sonu ayni gün.. İkisi yan yana nasıl manşet olurdu!.
Eğer gazetecilik ruhuna hâlâ sahip olabilseydik?.

-----------------------------------------------

Tahliye ve haciz!.

Sevgili kardeşim Cengiz Semercioğlu, bana sözünü tuttu, Şamdan'ın sahibi Mehmet Tuna ile konuştu ve onun dediklerini de yazdı ve bunu yapan ilk gazeteci oldu. Teşekkürler.. Çünkü o ana kadar tüm haberler, ortalarda hiç görünmeyen ve "Yardıma koşan kadın" imajına gölge düşürmek istemeyen Seda Sayan'dan değil, onun avukatının medya bültenlerinden yapılıyor, hastanede yaşam savaşı veren Mehmet Tuna, Şehnaz Tuna cephesine kimse "Ya siz ne diyorsunuz" diye sormuyordu.
Özay Şendir kardeşim de bu tek taraflı yayın yapan medyadan bilgilenip yazanlar arasındaydı.
Ama Cengiz'in de, Özay'ın da hâlâ bilmedikleri, öğrenemedikleri bir şey var..
Şamdan "Tahliye" edilmedi. Seda Sayan'ın açtığı tahliye davası bitmedi.. Elde bir "Kesinleşmiş Tahliye Kararı" yok.
Varsa, avukat hanım bana fotokopisini göndersin, özür dileyeyim.
Yapılan "Kira borçlarını sebep gösterip (Ki Mehmet Tuna da borcu inkâr etmiyor zaten) icra yoluyla konan haciz..
Avukat hanım icraya gidip "Haciz kararı" çıkardı ve Mehmet yoğun bakımda yatarken, icra memurlarıyla kapıya kamyon dayanıp, (Kapıyı nasıl açtılar bilmiyorum) içerde ne varsa, Mehmet'in bana söylediğine göre mutfaktaki kepçelere kadar toplayıp götürdüler. Şamdan'da ne yemek yapacak mutfak, ne de salonda servis yapılacak masa sandalye kaldı. Şamdan o yüzden kapandı.

-----------------------------------------------

Sevdiğim Laflar

"Gerçeğe ancak tek yoldan gidilir, ama ondan uzaklaştıran binlerce yol vardır."
La Bruyere

-----------------------------------------------

Özür ve teşekkür THY!..

Sabah erkenden Evin Hocam (İlyasoğlu) aradı.. "Kabahat aslında bende" dedi.. "THY, bu sezon yeniden sponsorluğa döndü, sana haber veremedim."
Önemli değil.. Önemli olan, çok sevdiğim, gurur duyduğum THY'nin yeniden bu çok anlamlı sponsorluğa dönmesi..
Vazgeçildiği zaman ne kadar uğraşmıştık, dostlarımla birlikte. Başaramadık, o zaman...
Yeni yönetim yeniden destek kararı almış.
Evin Hocam, "Gerisi belli değil, ama üç ilkbahar konserimiz tamam" demişti.
Meğer o "Tamam" lafı THY sayesindeymiş..
Teşekkürlerim, özürlerimle beraber, THY!
Hiç bu kadar mutlu özür dilememiştim!.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.