"
Vallahi ben kafayı koydum mu uyurum" diyenlere şaşırmışımdır. Her günün sonundan güzel yorgunluklarla yatağa seriliyorsan, tamam! Ama şu yaşadığımız dünya, azıcık olsun uykumuzu kaçırmıyorsa, hani... Neyse sustum!
***
Uykusuzluk bedene zarar, beyne zarar. Ama bazı uykusuzluklar var ki, ruha ilaç...
Tadı acıdır bu ilacın, biliyorum. Fakat yavaş yavaş zihni açar, yalanları kovalar, vicdanı onarır.
***
Uyku güzeldir. Lakin bakıyorum da,
uykusuzluğu bilmeyenler uykunun güzelliğinden habersizler.
***
Polonyalı şair Stanislav Lec'in sözleri geliyor aklıma:
"Bu gece rüyamda gerçekliği gördüm. Uyandığımdaki halim ne rahatlamaydı ama..."
***
Modern sosyal hayat
"iyi insan" olmanın yollarını tıkıyor. Çünkü müthiş
egosantrik bireylerin bir arada
yalandan geçinip gitmelerinden ibaret....
Geriye ne kalıyor?
İyi insanlar değiliz artık ama iyiliğe inanıyoruz. Bir efsaneye inanır gibi...
***
Bireycilik dedik...
Gelip dayandığımız yere bak! Engel tanımayan narsisizm.
Kolektif olanın sıcaklığı dedik, toplum dedik...
Gelip dayandığımız yere bak! Kafasız kalabalık...
***
Bazı tipler var...
Kimden, nasıl öğrendilerse artık, sıradan biri sayılacağım, bir köşede unutulacağım korkusuyla tuhaf hallere giriyorlar.
Haklarında kötü sözler söylendiğinde bile mutlu oluyorlar.
Neden?
Çünkü şuna inanmışlar:
"Konuşuluyorum, öyleyse varım."
***
Endişe, korku ve hırs, hiç geçinemediğimiz ama bir türlü kopamadığımız kardeşlerimiz.
Neşe ve huzur mu? Onlar platonik aşklarımız...
***
Onu dinlerken, düşünüyorum...
Ne çok konuşuyor?
Zamanı susturmak için mi? Sanırım.
Her şeyi açıklamaya çalışıyor? Unutmak için mi? Belki...
Umarsız çabalar bunlar...
***
Ta ne zaman yazmıştım, "
ses kayıt cihazlarımız var ama bana sorsanız asıl ihtiyacımız koku kayıt cihazı" diye...
Kabukları mis gibi kokan limonlar buldum dün. Buzdolabına koyduktan sonra kalmayacak o koku...
Oysa
aşı boyalı bir duvarın öte yanından sokağa uzanan limon ağaçlarını hatırlatıyor bu koku bana...
Eski güzel zamanlarımı hani...
Haydi ama! Koku kayıt cihazlarımız ne zaman icat edilecek?