Bu nasıl bir aymazlıktır!
Böyle çocukça hayallerle politika yapılır mı?
Tarih'in "tekrar"ı konusunu böyle mi anladınız yahu!
İmamoğlu'nun siyasal yolculuğu Erdoğan'ınkini andırırsa, güçlü biçimde iktidar olacağına inananlar ne kadar çokmuş meğer...
Koca koca adamlar sosyal medyada böyle şeylerden söz ediyor.
Şiir okuduğu için içeri giren adam ile "yolsuzluk" iddiasını bir mi tutuyorsunuz?
Ama daha önemlisi şudur: Yolun benzerliğine değil, kişilere bakacaksınız.
Bir de onu destekleyenlerin karakterine...
Benzerlik yoksa, ki zerre yok!
O zaman işinize bakın; gençleri de kışkırtmayın!
***
Muhalif olmak
"günü gününe uymayan budalalıklar" silsilesine
mahkûm edilmek gibi bir şey olup çıktı.
Zaten geniş halk kesimlerinin geçim sıkıntısı çektiği bir ülkede ekonominin iyice bozulmasını hedeflemek ve bunu "acil eylem" planı olarak ilan etmek nasıl bir şey, adını siz koyun!
Sonra da bu saçmalıklarını uzaktan izleyip (senin için de) üzülen emeklilere, işçilere, küçük esnafa "geri zekâlılar" muamelesi yapacaksın ha!
Üzerine bir de sermaye sınıfına karşı "güceniklik" eklendi.
Eh, Gezi'de sermaye sınıfı tarafından yağlanıp ballanmışlardı, malum.
Şimdi bu desteği açıktan bulamayınca, sinirleniyorlar.
Onları kışkırtan dışarısını da görmezden gelmemeli tabii; aba altından
"piyasaları mahvederiz" sopası sallanıyor.
Hem bir grup müteahhidin sıkıntılı alacak verecek işlerine alkış tutup hem de bu tavırlara girmek çok acıklı, çok gülünç...
Bir kez daha anlaşılıyor ki...
Bizim en ciddi politika sorunumuz, nitelikli muhalefetin yokluğudur.
Radikal eleştiriyi çöp bidonunda ateş yakmak sanan gençlerin arkasına saklanan bir ana muhalefet partisi tablosu felakettir.
***
Gazze için hiçbir protesto ve boykot eylemine katılmamış; şık caddelerindeki malum kafelerde inadına keyif yapmış tipler şimdi boykot listeleri yapıp bu markaları lanetliyorlar.
Niye?
Çünkü İmamoğlu için kampanyalarında destek görmemişler...
Onlara diyeceğim şu...
Sorulsa, okumuş çocuklarsınız...
Ama...
Ne dünyayı biliyorsunuz ne de kendinizi!
***
NOT DEFTERİ
Farkına varamadığımız her şey, bizim en büyük hatamız olmaya mahkûmdu. (JOHN STEINBECK / Fareler ve İnsanlar)