Zihnimizle oynanıyor...
Nasıl mı?
Hiç öyle aklınıza gizemli, karanlık yöntemler gelmesin...
Çok basit bir yolla oluyor bu...
Hem iç, hem dış gündem her gün; bazen gün içinde defalarca değişiyor.
***
Hiçbir konu üzerinde bir günden fazla duramaz olduk...
Bazılarını en fazla birkaç saat konuşabiliyoruz...
Yalan dolan, yamuk, çarpık bir yığın haber...
Birden patlayıp birden sönen heyecanlar...
Yelkenleri şişiren ama bizi hiçbir yere götürmeyen
dedikodu rüzgârları...
***
Bunların kendiliğinden olduğuna da inanmıyorum artık...
Sosyal medya vantilatörlerinin düğmeleri kimlerin elindeyse, harıl harıl çalışıyorlar...
Sonuç?
Sersemleşme ve baş dönmesi...
Yüksek nabız ama hissetmeyi giderek unutan kalp...
En beteri de...
Dünyaya ve birbirimize karşı büyüyen güvensizlik...
***
Durmalıyız...
Bu korkunç hızın...
Bu sersemleştirici mekanizmanın içinden çıkıp durmayı becerebilmeliyiz...
KAPI GİBİ SAĞLAM ve değişmez gündemlerimiz olmalı ve onlara sadık kalmalıyız.
Akıp duran haberlerin bozuk para gibi harcayamayacağı ilgilerimiz olmalı...
Dikkatimizi bir noktaya, bir konuya, bir meseleye...
Mesela İsrail'in soykırımına mı odakladık...
Hiçbir yavşak gündem maddesi dikkatimizi çalmamalı ve çalmasına izin vermemeliyiz.
Veya ülkemizde
"adalet meselesi" ciğerimizi mi yakıyor?
O zaman ciğerimize saygı duyalım; o konu üzerinde ısrarla duralım...
***
Sanırım sosyal medya çağında...
İnsan gibi insan kalmanın ilk adımı "doğru gündem"e bağlı kalmak olacak...
"Ne yapacaksın, gündem akıyor abi" diyene aldırmayın; sele kapılmanın âlemi yok!
Sağlam duralım!
***
CESARET KONUSU MU?
"Büyük bir savaş çıkmaz, kimse cesaret edemez buna!"
Bu ve buna benzer ifadelere rastlıyorum.
Çıkmaz inşallah, çıkmasın!
Mesele cesaret olsaydı, bu arkadaşlar haklı sayılırlardı...
Lakin kapitalist finans sistemi savaşa ihtiyaç duyduğunda korkunun ecele faydası olmuyor.
İki büyük dünya savaşı bunun örneğidir...
Birçok başbakan ve devlet başkanı, birçok dışişleri bakanı, sınırların aşıldığı ilk gün gelen "savaş başladı" haberlerine prim vermemiş, son ana kadar inanmamışlardı.
"Kimse cesaret edemez" lafıyla kastedilen "kimse"lere aldırmayın!
Esas aktörler onlar değil...