"Her zamanki yaşamımızı sürdürüyoruz...
Sabahları çalışıyorum. Sonra hemen hemen her gün sizinle görüşüp sohbet ediyoruz. Akşam yemeğini birlikte yiyoruz.
Ardından size biraz kitap okuyorum. Hiç sıkılmıyorsunuz.
Biraz çene çalıyoruz, size buraya gelmeden önce Kafkasya'daki hayatımdan söz ediyorum.
Siz de hatıralarınızı anlatıyorsunuz; babamı, annemi...
Bizim için çok değerli olan ve artık yaşamayan o insanları birer birer anıyoruz.
Ağlıyorsunuz, ben de ağlıyorum. Gözyaşlarımız tatlı tatlı akıyor.
Hiç tanıdığımız yok şimdilerde.
Kimse dedikodu yapmak için bize gelip rahatsız etmiyor."
***
Bu satırlar,
dev yazar Lev Tolstoy'un halası Tatyana Aleksandrovna'ya yazdığı bir mektuptan...
Henüz
23 yaşında o sırada.
Okurken içim cız ediyor...
Kaldı mı böyle sohbet mutlulukları artık?
Hatıraları tatlı gözyaşlarıyla her akşam elden geçiren akrabalar var mıdır?
Rahmetli ninemle uzun sohbetlerim geliyor aklıma...
İlkokul çağımdan üniversite çağımın sonuna kadar süren dönem...
Sırf ninemle yarım saat olsun konuşayım diye Göztepe'den banliyö trenine binip Pendik'e, Maltepe'ye teyzeme gidişlerim...
***
Mektubunda halasına eşsiz güzellikte şeyler söylerken gelecek hayalleri de kurmuş Tolstoy...
"Evliyim, karım sevimli ve sevecen, beni sevdiği kadar sizi de seviyor, size büyükanne diyen çocuklarımız var. Büyük evimizin üst katında oturuyorsunuz.
Ev babamın zamanında nasılsa, yine öyle...
Beni Rusya İmparatoru yapsalar, Peru'yu bana verseler, bir melek dile benden ne dilersen dese,
yalnızca bu rüyamın gerçekleşmesini dilerdim."
Hep huzursuz...
Hep deli dolu...
Hayatı boyunca
"iç"ine doğru derviş, "dış"ına doğru devrimci olacak bir adamın 23 yaş rüyası bu işte!
***
Tolstoy'u bırakıp kendimize bakalım mı?
Her şey nasıl rüzgâr gibi gelip geçiyor ve yaşananlar gitgide nasıl cılızlaşıyor, değil mi?
Yenilik manyaklığımız ilişkilerimizi de sığlaştırıyor.
Yazdıklarımı okuyan gençler varsa, derdimi tam anlayamayabilirler ve haklıdırlar.
Giden gitti çünkü...
***
Şu sıralar
Lev Tolstoy'un hayatına yeniden göz gezdiriyorum da...
Bu ayrıntı gibi görünen anekdotu sizlere de aktarayım dedim; çünkü içinde çok şey saklı...
Düşünsenize...
Ailenin ihtiyarlarıyla sohbet eden ve gelecekte de onlarla birlikte yaşamayı hayal eden gençler...
Şimdi
nasıl uzak geliyor benim yaşımdakilere bile!