Bizi gaza getirmeyi seviyorlar...
"Afrika'da hürriyet rüzgârları esmeye başladı" diye seviniyoruz.
Fransız sömürgeciliğine tokat atılıyor olması elbette hoşumuza gidiyor.
Öyle mi acaba?
Olaylar
"sömürgeciliğin tadilatı"ndan öteye bir anlam taşıyor mu
acaba?
Sömürgeci güçlerin yeniden mevzilenmek üzere küçük tatbikatlarını mı izliyoruz?
***
Net söyleyeyim...
ABD, Çin ve Rusya'nın istihbarat ve paralı asker operasyonlarına...
Hele hele
üç beş askerin "pörsümüş" yöneticileri devirmesine, sömürgeciliğe karşı kalkışma havası vermek
çocukluktur.
Olayların bağımsızlıkla falan ilgisi yoktur.
Keşke öyle olsaydı?
Ama
biz bunların şahını 60'larda, 70'lerde gördük...
Öyle üç beş asker değil, halklar ayaklanıp bağımsızlığını ilan etmişti.
Bağımsız, bağlantısız Afrika manzarasını coşkuyla izlemiştik.
Sonra ne olduğunu da gördük, görüyoruz...
Bağımsızlık dediğiniz, ansiklopedilerde geçerli...
Mesela şöyle yazıyorlar Nijer maddesinde: "Batı Afrika'nın yüzölçümü bakımından en büyük ülkesi Nijer, 1960 yılında bağımsızlığını kazandı."
İnanalım mı?
Başkentinin en ünlü bulvarının adının Uranyum Bulvarı olduğu çok yoksul bir ülke gerçekten bağımsız kalabilir mi?
***
En son darbe gariban Gabon'da yapıldı.
Batı ajansları "Afrika'da darbe salgını sürüyor" diye başlık attılar.
Devrik Cumhurbaşkanı Ali Bongo ve ülkesini iliklerini kadar sömüren Bongo ailesi, iktidardan tamamıyla süpürülecek mi?
Ama dikkat edin!
Fransa'da savcılar zaten Bongo ailesinin pisliklerini ortaya dökmeye başlamışlardı.
Değerli Büyükelçi Ömer Faruk Doğan'ın "Sahra Afrika'sında İki Ayrı Darbe, İki Farklı Tutum" başlıklı makalesinde belirttiği gibi...
Olup bitenlerin "mevcut modern sömürü düzeninin, yeni bir yüz ve yeni bir yaklaşımla devamlığına yönelik olduğunun çok iyi ayırt edilebilmesi" gerekiyor.
Gazları, coşkuları, kolaycı tezleri bir yana bırakıp izleyelim.
Çok geçmez, bu darbelerin de sökükleri ortaya dökülür.
***
NOT DEFTERİ
Bir hayatı olduğunun çok da farkında değildi. Hayat için ne yapması gerektiğini bilmiyor, hayat zaten onu yaptı zannediyordu. Kendisini onun içinde duracak, beğendiklerinin yanına varacak zannediyordu. (ŞULE GÜRBÜZ / Kıyamet Emeklisi-1)