Şu türküyü de ne dinlerim, ne de severim...
Ama ister misiniz, önümüzdeki günlerde yine dilimize pelesenk olsun!
"
Zeytinyağlı yiyemem aman
Basma da fistan giyemem aman
Senin gibi cahile
Ben efendim diyemem aman."
***
Son günlerde marketlerde zeytinyağı rafları arasında dolaşıp yeni fiyatlara baktınız mı?
Sızma, erken hasat vesaire sanmayın sakın;
riviera tipi yağlar bile uçmuş.
Ünlü bir firma (üstelik pet şişedeki) 2 litrelik yağını ucuz diye öne çıkarmış: 410 lira.
Butik yağlardan hiç bahis açmıyorum, moral bozar.
Tabii bütün bu yağlar geçen ekim, kasım aylarının ürünü malum...
Yani yeni hasatla fiyatların ne olacağını kimse bilmiyor.
İtalya ve İspanya'da bu yıl rekolte düşük olacakmış ya, zeytinyağı ihracatçılarımız el ovuşturuyor.
Şirketlerin ve marketlerin pişkinliği de akıl alır gibi değil.
Alışmak zor bu hıza...
Zaten iktisadın sosyal psikoloji boyutunu hep unutuyoruz...
***
O münasebetsiz türküyü
1954 yılında Muzaffer Sarısözen'in derlediği söylenir.
Tam da
ABD'nin Marshall yardımının birçok ülkenin ve bizim de (ekonomik
kalkınma paketi kisvesi altında) tüketim
kalıplarımızı değiştirmeye başladığı
yıllar...
İlk
margarin fabrikasının kurulduğu dönem...
İddia odur ki, aynı dönemde teşviklerle zeytinlikler sökülmüş, yerlerine başka şeyler ekilmiş.
Çocuktum, bu tarihten on yıl sonrasını hatırlıyorum;
annemin ABD'nin gözdesi mısırözü yağıyla "zeytinyağlı yemek" yapmaya çalıştığı zamanları...
Babam imambayıldıyı çok seviyor, biz çocuklar barbunya fasulyesinin âşığıyız...
Sonunda babam Darıca yakınlarında küçük bir zeytinlik buldu; hafta sonları gidip bir ailenin kendi kullanımından arta kalan yağları almaya başladık.
Ama uzun yıllar dönemin medyasından
"Zeytinyağı kanser yapar" yalanını dinledik...
Bu işler o kadar da acımasızdır!
***
Geçmişe dönecek hâlimiz yok!
Zaten rekor sayıda zeytin ağacımız var artık...
Fakat bu gidişle halkın zihin dünyasında "ihracatçı" diye yeni bir kötü adam tipi oluşacak.
Şurası kesin...
İhracat ve ticaret politikamızda halkın çıkarlarını gözeten reformlara ihtiyaç var.
***
NOT DEFTERİ
Hepsi de bu kadar kafasızca yazılar yazan ve üstelik söyleyecek hiçbir şeyi olmayan bir adamın nasıl böyle ünlü olabileceğine şaşırdılar. (THOMAS BERNHARD / Eski Ustalar)