"
21 Temmuz 1939, Cuma.
Bugün bütün Avrupa' da güneş var, parlak bir temmuz güneşi.
Paris'te, Berlin'de, Roma'da, her yerde güneş ışığının peşinde insanlar...
Almanya'da bulunan yüzlerce açık yüzme havuzu, suni gölet ve nehir kenarları güneşe hasret kalabalıkların hücumuna uğruyor.
Bugün Hamburg'da Nasyonal Sosyalist
'Sevincin Gücü Birliği'nin toplantısı var. Açılış konuşmasında 'Biz halkın mutluluğunu istiyoruz' deniyor; güçlü ve güzel bir halka vurgu yapılıyor.
Bu teşkilatın düzenlediği şenliklere geçen yıl on milyon kişi katıldı. Binlerce teşkilat üyesi İtalya'ya gezmeye gitti.
Gelir düzeyi yüksek Alman vatandaşları için tropik bölgelere yolculuk imkânları da var, Cap Arcona gemisi ile 141 O Reichsmark karşılığında otuz beş günlük Güney Amerika yolculuğu yapabiliyorsunuz."
***
Werner Biermann'ın
"1939 Yazı" adlı kitabından yukarıdaki satırlar...
Düşünün...
Sadece bir buçuk ay sonra büyük savaşın gongları çalacak: 1 Eylül'de
Polonya radyosundaki anons kaçınılmaz
gerçeği yüzlere vuracak: "Alman orduları
sınırlarımızdan içeri girmeye başladı."
Öyledir...
Savaş sahnesi yavaş yavaş düzenlenir, detaylar çok önceden planlanmaya başlanır; hileli anlaşmalar, ileri diplomatik hamleler, tuhaf geri çekilişler derken...
Kanlı ve zalim oyun
"birdenbire" başlayıverir.
***
Yine temmuza dönelim mi?
Almanlar açısından tek üzüntü turistlerin azlığı...
Beş buçuk milyon yabancı turist, üç buçuk milyona düşmüş.
Fransız Rivierası'nda ise bir değişiklik yok, plajlar, pansiyonlar dolu.
Ekmeğini turizmden yiyenler de âlem insanlar...
1939 Temmuz'unda uluslararası bir kongre düzenleyip 1940 yılını planlıyorlar.
Buldukları slogan da çarpıcı:
"La joie de vivre." (Yaşam sevinci.)
Sonbahar geldiğinde bu sloganla süslenmiş afişlere bakıp bakıp ağlayacaklar...
***
Yaklaşmakta olan karşısında insanoğlunun kayıtsızlığı ibretliktir, ayrı konu...
Bugün neden bu konuya değindim, derseniz...
Eh, Ukrayna'nın NATO'ya girişi konuşuluyor, Medvedev çıkıp "Üçüncü Dünya Savaşı yaklaşıyor" diyor.
Ben de insanım tabii.
Dönüp geçmişe bakmaktan kendimi alamıyorum.
Ve biliyorum, sıradan insanların hayatları bazen daha çok şey anlatır.
***
NOT DEFTERİ
İnsan geçmişini unutabilir. Ama bu, geçmişinizin etkisinden kurtulabileceğiniz anlamına gelmez... (F. BEIGBEDER / Bir Fransız Romanı)