Bugüne kadar anlamazdan geldiysek...
Artık anlayalım.
Fransa'da sanki bir laboratuvar çalışması yapılıyor.
Güçlü ulus devlet yapısına rağmen
sosyal depremlere açık nüfusu bunu mümkün kılıyor.
***
Liseliler, Sarı Yelekliler, Emekliler derken...
Şimdi de çoğunluğu Müslümanlar oluşan varoşların ayaklanması...
Bütün bunlar ne için peki?
Niye bir güç Fransa'yı sallayıp duruyor?
***
Bizden bazıları hala "
dikkat edin, etnik gruplar çıkartıyor olayları" falan
diyor; bazıları kolonyalizmin vebalinden
dem vuruyor...
Yahu seni "etnik grup" diye laf geveleyecek kadar steril kılan eğitimi hangi Türk okulunda aldın?
Kolonyalizme gelince...
Elbette Batı'da bugün de olup biten her şeyde kolonyalizmin payı var.
Ama bu kez durum farklı;
üstelik neoliberalizmin iktisadi enkazını ve bitmek tükenmek bilmeyen göçlerin demografik etkisini unutulmamalı.
***
Şimdi yukarıdaki "Fransa niye yanıyor?" sorusunun kısa cevabını vereyim...
Anglosaksonlar...
Ukrayna savaşıyla Avrupa'nın nefesini kestiler...
Şimdi pilot ülke Fransa'da...
"Ulus devlet"i tarih sahnesine çıkartan Fransa'da ulus devletin işini bitirecek iç kavganın tatbikatı yapılıyor.
Bu işin Belçika'sı, İskandinav ayağı ve elbette Balkanları var; hiç hafife almamalı...
***
Almanlar da tetikteler.
Dünden beri Alman sağının çenesi açıldı: "Bizdeki Müslümanların şiddetinin de tezgaha koyulmadığından emin olabilir miyiz" diye yazdı bir pislik...
Bir başka Alman politikacı sosyal medyada "Komşu Avrupa ülkesinde Müslümanlar iç savaş çıkartıyor, tetikte olmalıyız" diyor.
***
Yıllardır, olayları belirleyen iki ayrı güç diziminden bahsediyorum, bilirsiniz.
Birincisi, 20. Yüzyıl artığı hegemonlar arasındaki çatışma...
İkincisi, 21. Yüzyıl tasarımcısı küreselci oligarşi...
20. Yüzyılın bitmesi için ulus devletlerin iç savaşlar ve ekonomik dar boğazlarla iyice hırpalanması gerekiyor.
Olay budur, başka bir şey değil.
Anglosakson merkezli küreselci oligarşi şimdi yaktığı savaş ateşlerini ellerini ovuşturarak izliyor.
***
NOT DEFTERİ
İnsanlar bir şeyin neden olduğunu bilmek istemiyordu asla, salt ne olduğu yetiyordu onlara... İz bırakmadan unuttuğumuz, sonuca bağlanmamış binlerce sırla bir arada yaşıyorduk. ( JAVIER MARAIS / Karasevdalılar )