Temsili demokrasi böyledir...
İyidir, hoştur, "
iyi ki var"dır ama "
sade vatandaş" için bu kadardır, daha doğrusu
"
buraya" kadardır!
Lidere güveniriz, siyaset kadrosuna umut bağlarız ve sandığa gider seçimimizi yaparız.
Sonrası hepimizden önce seçtiklerimizin yüküdür. ..
Kolay değildir o ağır heybeyi sırtlamak.
Niyetler ve sonuçlar her seferinde çakışacak diye de bir şey yoktur.
Uzaktan bakıp atıp tutunlar hep yanılmıştır, yine yanılırlar.
Siyaset sahnesi hem engebeli, hem de cilvelidir.
Bazen heybenin içinden Davutoğlu gibiler çıkar, bazen Çavuşoğlu'lar...
Şimdi bize düşen dua etmek...
Yeni Bakanlar Kurulumuz hayırlı olsun, Allah hepsine kuvvet versin!
***
Gelin şimdi kısa süreliğine hayata dönelim...
Ama hangi hayata?
Paranın pulun, faizin kurun, güvenlik politikalarının ve gelecek beklentisinin olabildiği kadarıyla uzağında kalanına...
Becerebildiğimiz kadarıyla...
Neden?
Hani yeni moda bir tabir var ya, onu kullanarak söyleyeyim: "
Çünkü iyi geliyor, gerginliği anında bitiriyor."
***
Cumartesi gecesi biz dostlar arasında öyle yaptık.
Önce hararetli bir merakla Bakanların açıklanmasını bekledik.
Dışarıya sızan isimlerin doğru olduğunu biliyorduk ama içimizin sürprizleri seven yanı da kıpır kıpırdı.
Sonra tek tek isimler açıklandı.
Derken...
Galiba Özhaseki'nin adı açıklandıktan sonra ya da belki başka bir
bakanın belli oluşunun
ardından...
Ne oldu, ne bitti anlaşılmadan konu değişiverdi.
Sohbete hayat geldi.
***
İçimizden biri bahçedeki reçellik güllerin olgunlaşmasından söz etti.
Diğerimiz hemen gül reçeli tarifine geçti.
Ardından dağ çileğine geliverdik birdenbire.
Hani miniciktirler, toplaması zahmetlidir de kokusu ve tadı muhteşemdir.
Ceviz ve incir reçellerinden konuştuk; kelimelerin büyüsü işte! Hem dimağımız hem de damağımız kelimeler yoluyla tatlandı; zihnimizden içeri bahar havası giriverdi.
Hatta Tirmit mantarına kadar geldi laf...
Hatta çocukken boş gazoz şişelerinin içine bastığımız gelinciklerle yapılan şuruplardan bile bahsettik.
Nasıl olsa hafta içinde güncel siyasi gelişmelerin boyunduruğundan kaçamayacaktık ama bu sohbet bize "biz"i hatırlattı, güzeldi.
***
NOT DEFTERİ
Burası eski dünya. Vakitler ilerlemiş, toprak demlenmiş, gökyüzü eskimekte. Bugünler yarın olmuş, gelenler gitmiş, gidenler de dönmemiş, baş başa kalmış hayat ile insan. (YASİN ONAT / Noktadan Sonrası)