Şaşkınlıkla izliyoruz, değil mi?
Ne dediklerini bilmiyorlar; çıldırmış gibiler;
hatta tv kanallarına
bakarsanız,
bazı yorumcularının
sadece anlamsız
sesler çıkarttıklarını işitirsiniz.
Tanıdıklarınıza bakın...
Kılıçdaroğlu'nun yüzde 60 oy alacağını bekleyen akrabalarınız da vardır, bilirsiniz.
Daha önemlisi şu ki...
Bu tayfanın neredeyse tamamı Erdoğan'ın bu kez dişe dokunur bir oy alamayacağını sanıyordu...
Yani
hayal kurarken "delirmişlerdi" zaten; şimdi delilikleriyle yüzleşmek istemiyorlar.
***
Hem tek tek bireylerin, hem de geniş bir sosyal kesimin üzerini örtüp
güneş geçirmeyen yoğun ve gri bir "hayal kırıklığı" bulutu...
İtiraf edelim ki, yalnız onların değil, bizim de dünyamızı karartıyor bu durum.
Çünkü öfkeliler...
Çünkü daha yakın zamanda etrafa saçtıkları
gülücüklerin yerini tükürür gibi bakmalar aldı...
Kurdukları hayallerin saçmalığıyla hesaplaşmamak için...
Dünyadan ve bu toplumdan habersizliklerini kabul etmeye yanaşmadıkları için...
Önlerine çıkanın kalbini kırıyorlar.
***
Peki ne olacak?
İçlerinden bir bölümü hemen
yaz tatiline girecek...
Ve hep olduğu gibi, "vur patlasın çal oynasın"ın sarhoşluğuyla yaşadıklarını, yaşattıklarını unutacaklar...
Buna imkanları var;
aslında durmadan şikayet ettikleri 20 yıl boyunca hazlarına haz kattılar...
Şimdi de depremzedelere hakaret edecek, "Erdoğan'a oy verenler ölsün" diyecek kadar alçalıp kararmış ruhlarını Ege'nin, Akdeniz'in sularıyla yıkamaya çalışacaklar...
Olan bu kez fena gaza getirdikleri orta ve orta alt sınıftan gençlere oldu...
***
Sosyal psikoloji alanındaki "hayal kırıklığı" üzerine araştırmalar sonuçları iki ana yola ayırıyor...
Birincisi...
Pişmanlık. ( Kötü tercihin vurgulanışı, suçu birkaç sosyal figürün üzerine atma ve hızla krizi fırsata çevirme çabası. ) İkincisi...
Ağır depresyon. ( Güçsüzlük, sosyal bitkinlik, "kahrolma" hali ve dışa kapanma.) Bakalım hangisi daha belirgin olacak?
Lakin şu nokta açık...
Bu ruh halinin politik etkileri sarsıcı olacak.
Muhalefetin mevcut kompozisyonunu 28 Mayıs'tan sonra sürdürmesine artık meftunu oldukları "büyükelçiler" bile izin vermez.
***
NOT DEFTERİ
Sen her şeyi küçük görüyorsun, dünyadaki her şeyi... Ama en çok da kendini küçük görüyorsun. ( THOMAS BERNHARD / Beton )