Kılıçdaroğlu'nun CHP'ye Genel Başkan seçilmeden bir hafta önce bütün gazetecileri toplayıp "Sözüm net, kurultayda aday olmayacağım" dediğini yazdım ya...
Hop oturup hop kalktılar...
İnternet medyasındaki kriptolar hemen harekete geçti.
Anlaşıldı ki...
2010 yılı gündeme gelmesin, CHP 33. Olağan Kurultayı unutulsun istiyorlarmış...
Anne babalara, gençlere Baykal'ın gidişini, Kılıçdaroğlu'nun gelişini anlatın, deyince asapları bozuldu.
***
Madem öyle...
2010'dan hemen sonra CHP'de değişen ana temaya da bakalım...
Değişen neydi?
İddia edildiği gibi CHP'nin laiklik ilkesinin veya anlamını çok daha erken tarihlerde kaybetmiş halkçılık ve devletçilik ilkelerinin ele alınışı mı?
Geçin bunları?
AB'ye, Avrupa'ya, Batı'ya ve dış politikaya bakışta oluşan farka bakın asıl...
***
Hatırlıyor musunuz?
Baykal, o dönemde
"AB paketi" denilen hukuk düzenlemelerine dahi karşı çıkmış ve her konu açıldığında, "Bu tanım ve uygulamalar Türkiye'ye yakışmıyor" demişti.
Baykal'a göre "AB'nin bizden istedikleri ucu açık taleplerdi, milli güvenliğimizi tehdit ediyor"du.
AB'nin Türkiye'ye "tam üyelik garantisi vermeyişini" ilişkilerimizin geleceği açısından şüpheli buluyordu.
Üstelik 2005 yılındaki
"Ege'ye ve Kıbrıs'a dokundurtmayız" açıklaması
Brüksel ve Berlin'in tadını fena kaçırmıştı.
Sonra kaset operasyonu geldi...
Bir tür CHP'ye darbeydi; CHP seçmeninin dönüşümü için düğmeye öyle basıldı.
Başka yorumlar hikâyedir...
***
Unutmayın!
Kılıçdaroğlu, 2010 yılında Genel Başkan olduktan hemen sonra "Hadi gereğini yapın, AB'ye girelim" demeye başlamıştır.
2010-15 arasındaki bütün konuşmalarında yüceltilmiş bir "Batı uygarlığı" ve sürekli horlanan Rusya/Avrasya vurguları vardır, açın görürsünüz.
Sanki o zamandan bugünün Ukrayna hesaplaşmasına hazırlanmış gibidir...
Kılıçdaroğlu'yla, zamanında Hillary ile "çak" yapmış masa ortakları arasındaki derin bağı da ancak böyle anlayabilirsiniz.
Yani...
Avrupa yüzünü hangi yöne çevirirse, o yöne bakan bugünün muhalif cephesinin temeli 2010 yılında atılmıştır.
***
AYNA
Ne söyleyeyim diye düşünmek, niçin söyledim diye pişman olmaktan çok daha iyidir. ŞİRAZLI SADİ