Aslı Aydıntaşbaş ile AK Partili profesörü can ciğer kuzu sarması yapan, Ezgi Mola'ları, Candan Erçetin'leri el üstünde tutan çizgi: Pandemi politikası... Hani insan merak ediyor: Delta varyantı falan derken, süreç İzmir, Rusya, gamma varyantları diye devam edecekse, iş nereye varacak acaba? Virüsün "derin" politikası bu muydu yoksa?.. Milli ittifaklar yerine global birlik, beraberlik tabloları... Bu arada "sade insan" ne mi yapıyor? Elbette önlemlere olabildiğince riayet ediyor ama zihni sorularla dolu ve şaşkın bir halde olup bitenleri izliyor.
***
Kâbil bombalarının ardından bütün ajanslarda aynı kelime... Kulak okşaması gerekirken kulak
tırmalayan bir kelime... Bir zamanlar
İslam coğrafyasında adı işitilince yüzleri
aydınlatırken şimdi
bütün dünyaya
"kara bir leke" olarak
aktarılan kelime...
Bir isim... Bir
yer... HORASAN...
Bir medeniyet
merkeziydi. İlim,
tasavvuf, astronomi,
eğitim...
Ariflerin yuvasıydı...
Horasan'ın kelime anlamı "güneşin
yükseldiği yer", malum. Gerçekten
de öyleydi... Horasanlı
İbrahim b. Edhem'i, Bayezid-i Bistami'yi ve Horasan okulunun yolunu izleyen Sadreddin Konevi'yi, Mevlânâ Celaleddin Rumi'yi ve diğerlerini düşünün, ne dediğimi anlayacaksınız...
Aradan çağlar geçti ama hiç değilse hafıza
yerli yerindeydi.
Şimdi sanki tarihin tamamı kapatılıyor. Melun bir el, bir büyük silgi çağları aşan hafızayı da siliyor. Coğrafya çölleştiriliyor
ve geriye "DEAŞ-Horasan Örgütü" diye
bir karanlık kalıyor...
***
Küresel ısınmaymış... Tamam, konuşalım. Lakin, "Ayyy şekerim, karbon ayak izimize dikkat etmeliyiz, organik deterjan kullanmalıyız, çünkü küresel ısınma çok ciddi bir şey" diye konuşup sonra Range Rover'ına atlayıp Bebek'e gezmeye giden tipleri ve onların global versiyonlarını ciddiye almam imkânsız... Konunun meraklısına
Lacivert dergisinin Eylül sayısında çıkacak söyleşimi tavsiye ediyorum.
***
Pandemi başladığından beri söyleyip duruyorum:
Pandemi bir buldozer... Devletleri yıkacak, güçsüz, global yönetime mecbur bırakacak bir buldozer. Ama
inşa çalışması "iklim mücadelesi" temelinde başlayacak.
***
Necip Fazıl, 2. Dünya Savaşı eşiğindeki yazılarında zihni dikkatini ne güzel tarif ediyor:
"Gaipten haber verme sanatı değil, göz sahasında körler gibi dolaşmama gayreti..."