Seçimlerden bu yana dış politika gündeminde benim hiç sevmediğim bir tartışma yapılıyor. Türkiye, Batı'ya mı dönüyor? Önce karşılıklı nezaket açıklamaları, sonra Vilnius'taki NATO Zirvesi ve bu zirve sonrası İsveç ile F-16 gibi başlıklar üzerinde uzlaşma olacağına dair görüntü üzerinden Türkiye'nin dış politika bağlamında Batı'ya döndüğü yorumları var.
İster Doğu olsun ister Batı, bu yorumları anlamakta hep zorlandım. Ne demek Batı'ya yönelmek? Ne demek Doğu'ya yönelmek? Bence en sığ tartışmalardan biri. Ve uzun zamandır bu tür okumaların ne Türk dış politikasını ne de genel anlamda dünya siyasetini anlamak için doğru kategoriler olmadığını hep söylememize rağmen konuyu buraya çekecek birkaç uydumakıllı muhakkak bulunuyor.
Bu çok belirgin bir sığlığın yansımasıdırancak. Basit alışkanlıklarüzerinden yapılan değerlendirmeler...Ama öyle sadece soğuk savaş alışkanlıklarıda değil. Genel bir alışkanlık.Kafa konforundan kaynaklanıyor.Ve sadece Türkiye'ye has bir durum dadeğil. Dikkat ederseniz Biden yönetimide benzer kavramlar kullanıyor."Kurallara dayalı düzen" dediklerişey biraz da budur. Dünyayı kendikafalarına göre demokrasiler vedemokrasi olmayanlar gibi bölüyor.
Ancak bu kategoriler de eskinin alışkanlıkları. Ve aslında Arap Baharı sürecinde bizzat ABD'nin kendi elleriyle tarihe gömüldü. ABD demokratikleşme süreçlerinde rol oynamayacağını gösterdi. Uzun ve sancılı bir sürecin ardından herkes bu yeni düzene ayak uydurmaya çalışıyor. Dolayısıyla Biden'ın koymaya çalıştığı bu kategoriler gerçekliğe tekabül etmiyor. Bir nevi eskigünleri canlandırmaya çalışan birmakyajdan ibaret.
Türk dış politikası için de aslında ne Doğu ne Batı kaldı. Türkiye uzun süredir kendi başının çaresine bakan,bu nedenle de her türlü aktörlemüzakere ve mücadele edebilen bir ülke haline dönüştü. Bu süreç esnasında da klasik müttefikleriyle gerilimler yaşadı. Seçimin ardından Türkiye'deki hükümetin ve bu yaklaşımın devrilmeyeceği ortaya çıktı. O nedenle de bir tür normalleşme süreci başladı.
Türkiye, Batı'ya verdiği sıcak mesajlar kadar Doğu'ya da veriyor. Hatta Doğu'da sadece mesaj vermenin ötesine geçti. Birçok ülkeyle yakınlaşma yaşanıyor. İşin açıkçası Batı ile henüz o kadar mesafe katedilemedi. Zira Batılıülkelerin birçoğu ABD güdümünde. Ve ABD henüz tam olarak bu gerçekliği tanıyacak hâle gelmedi. O nedenle de Türkiye'nin özelde ABD, genelde Batı ilişkileri iyi niyet beyanları ve uzlaşma çabalarında asılıp kalıyor. Uzlaşma tek taraflı olmaz. Dahası uluslararası sistemin böylesine dağınık olduğu dönemlerde uzun ömürlü de olmaz. Bugün Batılı bir ülkeyle uzlaşırsınız, yarın Batılı bir ülkeyle ciddi krizler yaşayabilirsiniz.
O nedenle "Türkiye nereye yöneliyor?"gibi genellemelerin çok anlamıyok. Türkiye benim anladığım kadarıylasorun istemiyor. Bölgesinde siyasive ticari ilişkilerini güçlendirmek istiyor.Güvenlik sıkıntılarını hafifletmiş olduğuiçin herkesle normalleşme arayışınagirebilir. Ama bunlardan uzun erimlive duygusal sonuçlar çıkarmanın biranlamı yok.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.