Bilimi din gibi görmenin ve göstermenin görebildiğim kadarıyla birkaç sebebi var. Biri kör kütük cehalet. Bazıları var. Bilim felsefesine ve tarihine dair tek bir fikri yok. Kulaktan dolma birkaç ezberle konuşuyor. Bilim gibi sihirli olduğunu düşündüğü bir kavramı kullandığında söylediklerinin meşruiyet kazanacağını düşünecek kadar da kurnaz. Dört yıl okul okuduğu için özgüvenli. Sosyal medya hesabı da varsa artık bilmediği bir konu olamaz. O ne söylüyorsa bilimseldir. Zaten "bilim de hakikattir." Onun dışındaki herkes özellikle de "hükümet yalakaları" ciddi bir sapkınlık içindedir. "Dincidir." Falan filan... Siz bildiniz o hikâyeyi.
Hadi bunların bir kısmı çoluk çocuk... Diğer bir kısmı da cüretkarlığını cehaletinden alan bir kalabalık diyelim. Ama meselenin aslı o değil. Bu bilimcilik dinive bilimselcilik oyunuTürkiye tarihinin en kritikmeselelerinden birive toplumsal bölünmüşlüğünkaynaklarındandır. Aslında bilimcilik yapanlarınçoğu bilimi övmenindeğil dine ve dindarlarasövmenin peşinde. Bunuaçıktan yapmak siyaseten işinegelmediği için böylesi zıtlıklarüzerinden gitmek Türkiye'deeski bir alışkanlık. Dinle bilimarasında var olmayan bir karşıtlıkkurulur. Sonra aydınlanmacıbir dille bilim güzellemesiyapılır ki, dine dair olan zayıfgörünsün.
Aydınlanmacılık fikri bu ülkeye erken Cumhuriyet tarihi boyunca ham bir mantıksal pozitivizmle birleşerek ve üstüne biraz da Batılı kültür sosu eklenerek sunuldu. Her zaman olduğu gibi toplumun değerleri göz ardı edildi. Ve iteleyerek dönüştürülmeye çalışıldı. Bu uğurda yapılması gerekenlerden biri de dinin toplum üzerindeki etkisini sınırlandırmaktı. Bu nedenle bilimcilik sanki yeni bir din gibi sunuldu. Aslına bakarsanız ülkededoğru düzgün bilimfalan yapıldığı yoktu. Adıvardı. İbadeteaçılmıştı. Amakendi yoktu. Çünkü bilim öyle çağırınca gelen bir malzeme değildir. Çok ciddi altyapı gerektirir. Geniş ekonomik kaynakların üzerinde nesiller boyu üretim yapan üniversiteler ve araştırma merkezleri gerektirir. Ama asıl hedef bu olmadığından işin sadece tellallığı yapıldı bu ülkede. Köy enstitülerinde,öğretmen okullarında, eğitimfakültelerinde bir grupinsanın zihni bu tür bilimalgısıyla dolduruldu veortalığa saçıldı. Bu insanlarınbirçoğu bilim dediğinizşeyi gerçekten böyle öğrendi. Yapacak bir şey yok. Siyasibir dizaynın içinde kendisineverilen ham bilimselcilikformatını üzerindenatması kolay değil. Kimokuyacak şimdi Viyana çevresini,Popper'ı, Kuhn'u, RoyBashar'ı falan? Kim anlayacakgerçek bilimsel arayışın nedemek olduğunu? Gerek yok. Bildiği ezberler ona yeter. Nasıl olsa bir siyasi projenin ürünü olduğunun farkında değil.
İşte bu siyasi proje bu ülkede tutmadı. Toplumu dönüştüremedi. Ama maalesef ülkeyi karpuz gibi ortasından ikiye böldü. Bu nedenle bilim tartışması bir türlü doğru düzgün yapılamıyor. Çünkü bilim kavramının kendisi iğfal edilmiş. Ama işte bilim tartışması tam da bu yüzden önemli. Konuşulsun ki, dogmatik kafalar şoke olsun. İnançlarını sorgulasın. Bu bile bilimsel anlamda bir kazançtır. Ve belki bir gün siyasal bir kazanca da dönüşür ve ülkedeki tarihi ve üretilmiş kutuplaşma son bulur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.