Savaşların yeni yüzünü artık hepimiz biliyoruz. Adına her ne derseniz deyin bu savaş türünün temel özelliği vekiller üzerinden karşı tarafı yıpratmak. İdlib'de yaşadıklarımız bunun en canlı örneklerinden biri. Türk askerleri şehit edildiğiandanitibaren Türk toplumunun üzerineçok korkunç algıoperasyonları başlatıldı. Şehit sayısının bilinçli biçimde abartılmasından başlayın da Türkiye'nin İdlib'den çekilmek zorunda kalacağına kadar haberler belli merkezler tarafından üretildi. Hemen hava sahası tartışmaları başlatıldı. Konu dönüp dolaşıp S-400, Patriot, F-35 meselesine getirildi. Bunlar hiç tartışmasız psikolojik operasyondu.
Biz bu tür operasyonlarla ilk defa karşılaşmıyoruz. Bu toplum üzerinde denenmedik oyun kalmadı. Allah'tan bu konuda toplum olarak bir noktaya kadar geldik. Ancak uzun yıllardır toplum üzerine yapılan bu baskı o kadar yoğun hale geldi ve o kadar birikti ki, toplumsal bir yorgunluk olduğu söylenebilir. Dahası bu algı yönetimcileriöylesine örgütlendi ve öylesineprofesyonelleşti ki her türlü yalanhaber ve kafa karıştırma işlemihızla yayılabiliyor.
Yine de tüm bu süreçlerin içinden çıkmayı bir şekilde becerebiliyoruz. Devlet bu sefer alınması gereken tedbirleri hızla aldığı ve özellikle Esad rejimine sert bir biçimde vurduğu için toplumsal olarak güven hızla kazanıldı. Ama Türkiye düşmanları durmak bilmiyor. Sahada Esad güçlerini ensert haliyle vururken bile toplumakorku ve endişe pompalamayadevam eden asker eskileri,Türkiye'yi ahlaki olarak suçlamaktankaçınmayan gazeteci kılıklıkumpas tetikçileri hatta bunlarınyurtdışındaki uzantıları moral bozmakiçin her şeyi yapıyor. Neymiş? Türkiye'nin hava operasyonları taktik olarak başarılıymış ama stratejik sonuç üretmezmiş. Neymiş? Biz bu operasyonları sadece Amerikan ekipmanları sayesinde yapıyormuşuz. Neymiş? Rusya izin vermeseymiş bunları yapamazmışız.
Bunlar sanki teknik analiz gibi sunuluyor. Bir de asker, uzman, gazeteci sıfatı üzerinden yapılıyor. Her seferinde söylediklerinin bir anlamı olmadığı ortaya çıkmasına rağmen aynı tipler her seferinde tekrar ortaya dökülüyor.
Çünkü bedel ödemediklerini biliyorlar. Bahsettiğim hukuki bir bedel değil. Sırtlarını ülkedeki siyasi kutuplaşmaya dayayıp her türlü sahtekarlığı yapıyorlar. Bir de bunlara tek laf ettiğinizde "insanları neden hainlikle suçluyorsunuz" tepkisiyle karşılaşıyoruz. Ne olacaktı? Tek merkezden yönetilen ve FETÖ'cülerin açık desteğini alan bu adamların yaptığı işler yanına kâr mı kalsın.
İşte bu nedenle diyorum ki eğer bu toplumsal ve siyasi direnci kuvvetli tutmak istiyorsak bu tiplerin afişe edilmesi gerekir. Savaş durumundayız. Dünyanın hiçbir yerinde bu tür davranışlar hoş görülmez. Ve toplumsal tepkiye maruz kalır. Savaşta toplumsal direnci kırmak için uğraşan bu tiplere hak ettiği dilden konuşmak lazım. Bunların yaptıklarına sessiz kalmakda ihanettir. Bu fitneylemücadele etmek sahadaki askerlerimizekarşı sorumluluğumuzdur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.