İdlib'deki gerilim her haliyle bir müzakere süreci. Tırmandırmaya dayalı bu sertleşmenin sonunda İdlib'in kaderi büyük oranda belirlenecek. Fakat mesele sadece İdlib'le de sınırlı değil. İdlib Suriye iç savaşınınson çekişme alanlarından birisi. Aslında İdlib'le beraberTürkiye'nin Rusya ile yürüttüğüuzun müzakere sürecininde sonuna gelinmiş oldu. Bu nedenle iki taraf da çok tedirgin. Hem bu zamana kadar yapılıp edilenleri boşa çıkarmamak hem de önümüzdeki döneme sağlam bir zeminde girmek için İdlib'de yaşanacaklar belirleyici bir özelliğe sahip. Suriye iç savaşının askeri evresi başka bir kriz çıkmazsa kapanmasa bile büyük bir durgunluğa girebilir. Taraflar durumun farkında. İnce bir çizgininüzerinde ve uçurumun kenarındayürüyoruz. Fakat günümüzün bir özelliği olsagerek mesele toplumsal zeminde ciddi bir karmaşayaneden oluyor. Karşılıklı restleşmelerinzirvesine çıkılmışken sosyal medya başta olmaküzere birçok alanda yalan yanlış birçok bilgi veyorum kafaların karışmasına neden oluyor.
Sahadan bildirdiği iddiasındaki kimliği belirsiz hesaplar veya iştahlı gazeteciler hepimizi bilgi bombardımanına tutuyor. Bunda garipsenecek bir taraf yok. Fakat sonrasında maalesef tartışmalar hiç de gerçekle ilintisi olmayan yönlere savruluyor. Kimisi histerik ifadelerle derhal İdlib'den çekilmeyi savunur hale geliyor. Kimisi de Rusya'ya savaş açmaktan bahsediyor.
En tehlikeli işlerden biri bu tür sıcak zamanlarda toplumun basit bilgi kırıntıları üzerinden genel kanaat oluşturmasıdır. Bahsettiğim şey toplumun konudan uzak durması ve susturulması değil. Toplumdan soyutlanmış bir dış politika elitizmini savunmuyorum. Ancak işin nereye gittiğinin kestirilmesi güç olduğundan böylesi ortamlarda resmi makamların yapacağı açıklamalara daha fazla yer verilmesi gerekir. Türkiye'nin dış politika tercihleriiçinden geçmekte olduğumuz dönemnedeniyle oldukça karmaşık bir resmiifade ediyor. Böylesi kaygan zeminlerdedevletlerin dış politika tercih, yöntem vearaçlarına dair kurumsallaşmış işleyiş bulmakkolay değildir. Hangi çizginin kırmızı çizgiolduğu, hangi konunun stratejik öneme sahipolduğu, hangi araçların daha kullanılışlı olduğuve hangi askeri yöntemlerin neye hizmet amacıylakullanılacağı gibi konular birer alışkanlık halinegelemiyor.
Maalesef ülkemizde PYD'nin ulusal güvenliğimiz açısından sorun olmadığını söyleyenler çıktı. Rusya ve ABD arasında yürütülen diplomatik manevraların gayet doğal ve başarılı bir yöntem olduğu anlaşılmış bile değil. Suriye'deki iç savaşın Türkiye için ne ifade ettiği bile bazı kesimlerce sürekli çarpıtmaya uğratılıyor.
Böylesi bir ortam içinde kafaların karmakarışık olması hiç de şaşırtıcı değil. Bu tartışmalar sağlıklı bir zemine oturana kadar da olan olmuş biten bitmiş olacak. O nedenle gözlemcilereiki tavsiyem var. Az biraz sakin olunve 2016 Ağustos'undan bu yana başarıylayürüyen Suriye stratejisinin temel parametrelerinianlamaya çalışın.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.