Rusya ve Esed rejimi sınırımıza dayanmış. Yeni bir mülteci akını kapımızda bekliyor. Belki de sıcak bir çatışmanın eşiğindeyiz. Herkes kendince çeşitli öneriler üretiyor. Ama ülkemizdeki muhalefetin ipe sapa gelir tek bir teklifi yok.
Ülkeyi yönetmeye aday partilerin bu halde olması basit bir muhalefet sorunu değil. Muhalefet her zaman hükümetin ayağının kaymasını bekleyebilir. Ama bu ülke çıkarları hilafına olursa ortada ciddi bir sorun var demektir. Maalesef muhalefetin bu tür tavırlarına sık sık rastlıyoruz. Ama bu son İdlib meselesinde söylediklerine bakacak olursanız muhalefetin hali içler acısı.
Kılıçdaroğlu bir açıklama yayınladı. Başlığı tam bir utanç abidesi. "Saray Rejimine5 maddelik öneri" demiş. Türkiye'ye değil. Saray rejimine... Çünkü maalesef Kılıçdaroğlu'nun düşmanı Esed Rejimi değil, Erdoğan. Bunu bir kenara bırakalım. Önerilere bakalım. Madde 1: Tüm diplomatik ve askeri adımlar atılmalıymış. Hadi canım! Ciddi olamazsınız. Ama sorarlar adama. Atılmadık hangi adım kaldı diye. Ama lütfen şunu da söyleyin. Adımları ne tarafa atalım? Madde 2: Gerekirse yeni bir ateşkes hattı belirlenmeliymiş. O da gerekirse. Hangi şartlar altında gerekir? Ona dair tek bir ipucu yok. O hattı nasıl tutacak? Onu da bilmiyoruz. Madde 3: Bölgesel ve uluslararası planda diplomatik çabalar artırılmalıymış. Aslında madde 1'in tekrarı ama bu diplomatik çabaların nasıl artırılacağı, uluslararası camianın buna gönlünün olup olmadığı, zaten bu çabaların en üst seviyede olduğu Kılıçdaroğlu'nun umrunda bile değil. Madde 4: Mülteciler konusunda Türkiye yalnız bırakılmamalıymış. Rusya, BM ve AB'nin sorumluluğunda bir güvenli bölge kurulmalıymış. Normalde "Saray Rejimine" akıl veriyordu ama yazar burada kendini tutamamış bunlara da seslenmiş. Evet, zaten Rusya, BM ve AB de bu çağrıyı bekliyordu. Hemen söyleyelim gelsinler. Kapımızın dibinde Rusya ve PKK ile uğraştığımız yetmez gibi bir de çekiç güç kurulsun. Madde 5: Muhalif gruplar silah bırakmalıymış. Keşke muhalif gruplar bu çağrıyı duysaydı. Silahı bıraksaydı. Hepsi öldürülür, ortada sorun falan da kalmazdı. Rusya ile aramızdaki son bariyer de ortadan kalktığından Ruslarla öpüşür, barışırdık. Sonrası Allah'a emanet. Şu önerilerin içindeciddiye alınabilir tek birlaf yok. Zaten beklediğimiz deyok. Ama yine de insan bakmadanedemiyor. Bakıncada ülkemiz adına üzülmemekmümkün değil. Sınırımızdabüyük bir tehdit var amamuhalefetin hali budur. Esed'le görüşme fikrinden vazgeçmişler ama daha anlamadıkları tonlarca hikâye var. Aslında soru basit. Lafıeğip bükmenin yeri yok. Pes mi? Devam mı? Yapes edip tüm askerlerimiziçeker ve kapımıza dayananbir milyon mülteciyimecburen kabul ederiz. Sonra Rusya, Rejim, PYD,HTŞ ve diğerlerinin İdlibüzerinden Türkiye'ye tacizlerinekatlanırız. Ya daİdlib'i sonuna kadar zorlarız. Rusya ve rejime oldubitti yapamayacağını gösteririz. Buna rağmen İdlib düşse bile uzun bir mücadelede karşı tarafın canını yakarız ki, kapasitesi düşsün, daha fazla saldırganlık yapamasın. Mesele bu kadar basit. Muhalefet söylesin hele, duyalım. Ne diyor? Boş konuşmayı bir kenara bırakalım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.