Ortada barış falan yok. Bir anlaşma zaten yok. Trump ve Netanyahu kişisel şovlarını yapıyor. Zaten işgal altındaki topraklarda Filistin varlığını azaltmak ve İsrail'in meşruiyetini artırmaya çalışmaktan öte bir iş değil. Tam da bu yüzden kavramları çarpıtarak kullanıyorlar. "Yüzyılın barışanlaşması" diyorlar.
İyi de kiminle anlaştınız?
Anlaştığınız aktörlerin bundan haberi var mı? Sisi gibi bir darbecinin örtülü desteğini almak Körfez'deki konuyla alakası olmayan birkaç devletçiğin desteğini almak yetiyor mu bunun bir anlaşma olarak sunulmasına.
Tabii ki hayır.
Zaten bunu Trump da Netanyahu da biliyor. Konunun birkaç boyutu var. Her ikisi de iç siyasette ciddi krizleryaşıyor. Kendilerini rahatlatmakuğruna bu tür işlere girdikleri çok açık.
Trump bu zamana kadar ne zaman başı sıkışsa İsrail'e alan açan açıklamalar yaptı. Ve bu sayede birçok beladan kurtuldu. Davalar kapatıldı. Gündem değiştirildi. Şimdi de"azil" sürecinde benzer bir iş yaparakİsrail lobisinin desteğini alıyor. Filistinumurunda değil. Çünkü Filistinlilerdenkazanabileceği bir şey yok. Aksine Filistinlilere haksızlık yapmanın bir maliyeti de yok. Aynı şekilde yolsuzluk soruşturmalarıylaboğuşan Netanyahu da seçimehazırlık yapıyor. Kendisine bu sahteanlaşmadan kahramanlık payesi çıkartacak.
Bu deklarasyonun İslam dünyası nezdinde hiçbir anlamı yok. Tabii ki kabul edilemez.
Müslümanlar Kudüs ve Batı Şeria'dan hiçbir şartta vazgeçmeyecektir. Anlaşma yok hükmündedir. Fakat asıl önemli olan kısmı burasıdeğil. İsrail bu adımları tek bir gündeatmadı. Yüzyıl boyunca her şey inceince örüldü. Önce işgal ediyor sonrabelli bir süre bekliyor ve bir süre sonrada meşruiyet kazandırma gayretine girişiyor.
1967'den bu yana bu topraklar zaten işgal altında. Şimdi "barış" safsatasıyla bunu resmi hale getirmenin peşinde. Trump'ın bunu kabul etmesi, Filistinliler kabul etmedikçe, uluslararası hukuk açısından hiçbir anlam ifade etmez. Ama zaten konu hukuk değil.
İslam dünyasının zayıflığı. Bu durum devam ettikçe İsrail de yayılmacı siyasetine devam edecek.
Müslümanlara düşen görev önceliklerini hiç aklından çıkarmamak. Hep söylendiği gibi "Kudüs kırmızı çizgimizdir." İşgal altında olabilir. Duygularımızı gömüp onlarca yıllık planlar yaparak Kudüs'ü özgürleştirmenin yollarını aramazsak maalesef bu işgal daha çok sürer. Arap dünyasının haliortada. Birçok ülkede kuklalar iktidaragetirildi. İsrail de bu işi fırsata çeviriyor. Sanırım belki de yüzyıldır çözümünanahtarı burada. Bu kuklalardan kurtulmadanümitli olmak kolay değil. Amabir gün değişecektir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.